İlçenin doğal yaşam alanlarının tahribatına karşı tepkilerin arttığı bir dönemde, Pilarget Doğa ve Yaşam Derneği öncülüğünde düzenlenen buluşmada çevre savunucuları bir araya geldi. “Pilarget’te yaşamı savunuyoruz” başlığıyla gerçekleşen etkinliğe çok sayıda Arhavili katıldı. Katılımcılar, bölgede mevcut ve planlanan HES projeleri, maden aramaları ve kafes balıkçılığına karşı tepkilerini dile getirirken, ekosistemin yok edilmesine karşı yaşam alanlarına sahip çıkacaklarını ifade ettiler.
Pilarget Doğa ve Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Neriman Şeşen Gerdan, yaptığı konuşmada, “Bu güzel coğrafyayı altına, madene, HES’lere boğmak istemiyoruz. Pilarget’in, Balıklı’nın üstü altından da önemlidir. Bizim için yaşam alanlarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız” dedi.
Katılımcılardan iş insanı Şadi Özcan ise bölgede yıllardır verilen çevre mücadelesinin önemine değinerek, Arhavi’nin komşu ilçelere kıyasla daha fazla çevresel baskıyla karşı karşıya bırakıldığını söyledi.
Özcan, “Şimdi öyle bir hâle geldik ki, ülkenin durumu ortada. Pilarget Doğa ve Yaşam Derneği neden kuruldu? Çünkü burada HES projeleri için mücadele etmek gerekiyordu ve başarıyla mücadele ettiler. Komşumuz olan Hopa’da ve Fındıklı’da hiçbir HES projesi yapılmazken, bizim Arhavi’de ne yazık ki HES projeleri devam ediyor. Aynı zamanda Fındıklı’da ve Hopa’da kafes balıkçılığı yok; ama bizde yapılmak isteniyor. Eğer bu bölgede kafes balıkçılığı yapılırsa, derelerimizdeki kırmızı benekli balıklarımız ne yazık ki kalmayacak” diye konuştu. Özcan ayrıca, geçmişte verilen siyasi sözlerin tutulmadığını hatırlatarak, “Bir siyasi temsilcimiz ne dedi? ‘Arhavi’de HES, Arhavili yürü. Arhavi’de maden, Arhavili yürü. Ayakkabılarınız aşınacak. Arhavi’de HES ve maden olmayacak’ demedi mi? Peki bu maden ve HES ihalesini ben mi yaptım? Bu ihaleyi iptal et, ben de seni alkışlayayım” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Etkinlikte söz alan Arhavi Çevre Platformu Gönüllüsü Fatih Onur, doğayı savunmanın yaşamı savunmakla eşdeğer olduğunu vurgulayarak, “Pilarget Doğa ve Yaşam Derneği olarak doğayı korumaya çalışıyoruz, bu doğru. Ancak önceliğimiz yaşamı korumak. Çünkü madenler, HES’ler, kafes balıkçılığı, taş ocakları ve dere ıslahı suyumuzu, toprağımızı ve havamızı kirletecek, bize yaşam alanı bırakmayacak” dedi.
Etkinliğe katılan isimlerden biri de eski Cumhuriyet Halk Partisi Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu oldu. Çorbacıoğlu, verdiği mücadelenin hukuk ve mahkeme süreçleriyle sınırlı kalamayacağını dile getirerek, “Ben bu mücadeleyi verirken söylediğim bir söz vardı: Arkadaşlar, hukuk ve mahkeme yoluyla mücadeleyi bir yere kadar taşırız. Ancak asıl mücadele, göğüs göğüse verilen mücadeledir” ifadelerini kullandı.
Etkinliğin önemli konuşmacılarından Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise doğanın korunmasının gelecek kuşaklara karşı bir borç olduğunu belirterek, sermaye sahiplerinin baskısının farklı bir boyut taşıdığını söyledi. Kurdoğlu, “Atalarımızdan bize miras kalanı, biz de bizden sonraki kuşaklara aynı güzellik ve zenginliğiyle devredebilmeliyiz. Bu ülke işgal edilemedi; yedi düvele karşı savaştı ve kazandı. Şimdi de yine yedi düvele karşı mücadele edeceğiz. Ancak ne yazık ki bunu yasalar aracılığıyla ve borçlandırılarak yapıyorlar. Bu durumu lehimize çevirmek eskisinden daha zor. Çünkü para sahiplerinin düşmanlığı diğer düşmanlıklara benzemez. Başta madenler olmak üzere HES’lerle, ormanlarla ve büyük enerji projeleriyle bütün zenginliklerimizi teslim almaya çalışıyorlar. Ancak ülkemiz bu uygulamalara karşı mücadele ediyor ve küçük de olsa köylerimiz, kasabalarımız direnç gösteriyor. Arhavi de bu direnişlerin merkezlerinden biridir” dedi.
Etkinlikte söz alan bir diğer isim, Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu oldu. Çervatoğlu, konuşmasında Cumhuriyet’in sunduğu kazanımlara dikkat çekerek, yasaların artık halk için değil sermaye için çıkarıldığını söyledi. “Ben siyaset yapacağım, evet, siyasetsiz yaşama şansımız yok. Ama kabahatin çoğu bizde arkadaşlar. Bu ülkeyi emperyalizme karşı savaşıp kurtaran atalarımıza ihanet ediyoruz. O zaman ihanet etmeyeceğiz. Hepimizin çayı var, değil mi? Bakın, Cumhuriyet o kadar güzel bir armağan etmiş ki, hepimizin az da olsa çayı var. Çaydan gelen gelir çocuğunuza gidiyor, değil mi? Bu Cumhuriyet hepimize gelir verdi. Şimdi bir avuç çıkarcı, sadece bu coğrafyada değil, tüm ülkemizde, sadece o bir avuç çıkarcı değil, bir de onun işbirlikçileri var. Ve ben onlara vatan haini diyorum. Yasalar çıkaracaklar ama uzun zamandır bizim için yasa çıkarılmıyor. Cumhuriyetin ilk döneminden sonra yasalar halk için değil, bir avuç sermaye için çıkarılıyor” dedi.
Çervatoğlu, sözlerini birlik ve mücadele çağrısıyla sürdürerek, “Farklılıklarımız olabilir. Ben solcuyum, Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanıyım ve bir sosyalistim. Ama Kanada’dan bir firma gelip benim topraklarımda, benim çay gelirimi elimden alacak ve beni bu topraklardan sürgün etmiş olacak. Hani vatanımız? Ben sadece kendi kızımı korumak için yapacaksam, vatanıma ihanet etmiş olurum. İşte o zaman elimizi vicdanımıza koyacağız. Her türlü farklılığımıza rağmen bir tek bu Pilarget’ten akan deremiz, Pilarget’in çayı ve hepimizin hanesine giren ve paylaştığımız bir artı değer var. İşte hep beraber bu topraklarda, bu toprakları kim sahipleniyorsa ve horonda hep beraber oynuyorsak, horona girildikçe horon genişliyor. Horonun düzenini bozan, horon oynamayan atılır horondan. Ve biz de birlik olmak zorundayız. Horonun düzenini bozanı dışlamamız lazım. Ve bu siyasetse, bunu yapmamız lazım. Onlar bilimi değil, dini de değil... Dini siyasallaştırıp yeşili seviyorlar ama doların yeşilini. Amerika’ya bağlı, emperyalizme bağlılar. Bizden bu toprakları almak istiyorlar. İşte biz uyanık olacağız ve bütün farklılıklarımıza rağmen asla ve asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Pilarget’te gerçekleşen buluşma, Arhavi’de uzun süredir devam eden çevre mücadelelerinin bir parçası olarak kayda geçti. Katılımcılar, ortak mesajlarında “yaşam alanlarına sahip çıkmak için yılmadan mücadele edeceklerini” vurguladı.