Modern çağın getirdiği en büyük sorunlardan biri hareketsiz yaşam tarzı. Masa başı işler, dijital ekranlar karşısında geçirilen uzun saatler ve ulaşımda teknolojik kolaylıklar, insanları fiziksel aktiviteden giderek uzaklaştırıyor. Bu noktada devreye giren düzenli egzersiz, hem beden hem zihin sağlığının korunmasında hayati bir rol üstleniyor. Egzersiz, sadece bir spor alışkanlığı değil, yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bir gereklilik haline geliyor.
Fizyoterapist Berkant Ketenci, düzenli egzersizin sağlık üzerindeki etkilerini anlatırken, “Egzersiz artık bir seçenek değil, ihtiyaç. Günde en az 30 dakika yapılan orta düzey bir fiziksel aktivite, kalp-damar sağlığından kemik yoğunluğuna, ruh halinden uyku düzenine kadar pek çok alanda olumlu sonuçlar doğuruyor,” diyor.
Düzenli egzersiz, öncelikle kalp ve damar sağlığını güçlendiriyor. Aerobik egzersizler, kalbin daha verimli çalışmasını sağlarken, kan dolaşımını artırarak damar sertliği ve kalp hastalıklarının önüne geçiyor. Aynı zamanda kilo kontrolü açısından da büyük önem taşıyor. Egzersiz, vücutta enerji tüketimini artırıyor, metabolizmayı hızlandırıyor ve yağ oranını azaltarak obezite gibi kronik hastalıkların riskini düşürüyor.
Berkant Ketenci, özellikle kas-iskelet sistemi açısından egzersizin önemine dikkat çekiyor: “Kemik yoğunluğu, yaş ilerledikçe azalma eğilimine girer. Direnç egzersizleri ve vücut ağırlığıyla yapılan çalışmalar, bu kaybı yavaşlatır. Ayrıca kas gücünü artırır, duruşu düzeltir ve günlük hareketleri daha konforlu hale getirir.” Egzersizin bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri de azımsanamayacak düzeyde. Aktif bireylerin enfeksiyonlara yakalanma oranı, hareketsiz bireylere göre çok daha düşüktür.
Zihinsel sağlık da fiziksel aktivitenin en çok dokunduğu alanlardan biri. Düzenli egzersiz endorfin hormonunun salgılanmasını artırır, bu da stresin azalmasına, kaygının hafiflemesine ve depresyon semptomlarının gerilemesine yardımcı olur. Ketenci, egzersizin sadece fiziksel değil, psikolojik bir ilaç gibi de düşünülmesi gerektiğini söylüyor: “Her gün dışarı çıkıp 30 dakikalık bir yürüyüş yapmak bile kişinin kendini daha canlı, daha motive ve daha huzurlu hissetmesini sağlar. Fiziksel aktivite, zihinsel iyilik halini artırır.”
Uyku sorunları yaşayan bireyler için de egzersiz adeta doğal bir çözüm. Gündüz yapılan egzersiz, gece daha kaliteli ve derin bir uykuya zemin hazırlar. Enerji seviyeleri de düzenli fiziksel aktiviteyle birlikte gözle görülür şekilde artar. Kaslar ve kalp daha verimli çalıştıkça, gün içerisinde yorgunluk hissi azalır, kişi kendini daha dinç ve enerjik hisseder.
Egzersiz aynı zamanda sosyal hayatı da olumlu etkiler. Açık havada yapılan sporlar, grup dersleri veya spor salonlarında kurulan ilişkiler, insanlara sosyalleşme fırsatı sunar. Bu da yalnızlık hissini azaltır ve genel yaşam doyumunu artırır. Uzun vadede ise egzersizin en büyük ödülü, uzun ve sağlıklı bir yaşamdır. Bilimsel araştırmalar, düzenli olarak egzersiz yapan bireylerin daha uzun yaşadığını ve yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde kronik hastalıklara daha az yakalandığını ortaya koyuyor.
Fizyoterapist Berkant Ketenci, egzersiz alışkanlığı kazanmak isteyen bireylerin mutlaka kendilerine uygun bir programla başlamaları gerektiğini vurguluyor: “Her bireyin sağlık durumu, yaşı ve yaşam tarzı farklı. Egzersiz de kişiye özel planlanmalı. Bu nedenle bir fizyoterapiste ya da doktora danışmak önemli. Özellikle bel, diz ya da omurga problemi yaşayan bireyler, yanlış hareketlerle sakatlanma riski taşıyabilir.”
Sonuç olarak düzenli egzersiz, insan sağlığı için bir lüks değil, bir ihtiyaç. Günümüzde birçok sağlık sorununun temelinde hareketsizlik yatıyor. Egzersizi günlük yaşamın bir parçası haline getirmek, sağlıklı ve dengeli bir hayatın temel yapı taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, dans ya da spor salonu… Hangi yol tercih edilirse edilsin, önemli olan hareket etmek ve bu alışkanlığı sürdürülebilir hale getirebilmek.