Taş, konuşmasında 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarıyla başlayan ve daha sonra çatışmalı sürece dönen dönemi hatırlatarak, “Hatırlayın 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi dediler ki ya dört yüz vekil ya da kaos. 400 vekil alamadılar, 7 Haziran'da iktidar çoğunluğunu ele geçiremediler ve 7 Haziran'dan sonra Kürt sorununa yeniden çatışmalı bir sürece girdik; barikat, savaşlar derken bombalar, katliamlar” ifadelerini kullandı.
Taş, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “1 Kasım'dan milletin iradesini değiştirdiler. Bunu bir yere not olarak yazalım ve bugünkü rejimi o katliamlar üzerine inşa ettiler; bunu da asla unutmayalım. Gerçekten bugünkü rejimin inşası bu katliamların üzerinden gerçekleşti, bunu bilmeliyiz. Şimdi biz geride kalanlar olarak ne yapmalıyız? Giden arkadaşlarımızın anısına hürmeten: bugün Türkiye her an dibe doğru gidiyor. Bu katliamların içerisinden başkanlık rejimini 2017'de hile ile, hurda ile geçirdiler; biliyorsunuz ve Türkiye 2018'den bu yana “başkanlık rejimi” denilen ucube bir sistemle yönetiliyor. Türkiye dibe doğru gidiyor; Türkiye yönetilemiyor. Türkiye çok boyutlu bir kriz yaşıyor: baskı, zorbalık kalmış başını gidiyor. O süreçte HDP’ye savaş ilan eden iktidar, şimdiki süreçte HDP'yi yanına alarak Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve muhalefete siyasi savaş başlatmış durumda. Bu savaşın esas amacı, iktidarı korumak; iktidarlarını kalıcı kılmak.
Bu rejimi göndermemiz gerekiyor; bu tek adam rejimini göndermemiz gerekiyor. Bugün geride kalanlar olarak, giden arkadaşlarımıza vereceğimiz en önemli miras bu rejimi değiştirmektir; bu iktidarı tarihe havale etmektir. Türkiye'nin bu rejimde geleceği yoktur; bu rejimde başınız beladan belaya giriyor. Enflasyon, işsizlik, yoksuzluk, adaletsizlik, vicdansızlık, ahlaksızlık ne derseniz diyin: bütün kötülüklerin kaynağı bu rejimdir. Bu rejimi değiştirmeliyiz. Nasıl değiştireceğiz? İşte bir arada, birleşik haliyle, birleşik halk muhalefet hareketiyle hep beraber; yan yana, omuz omuza bunlara gereken dersi vereceğiz. Bombalıyorlar, katlediyorlar, içeri atıyorlar, hapse atıyorlar, yasaklıyorlar; her şeyi yapıyorlar ama Türkiye toplumunu ve bizleri teslim alamıyorlar, susturamıyorlar. Teslim olmayacağız, susmayacağız, geri adım atmayacağız. Bilsinler ki bu topluluk, bu toplulukların arkasındaki tarih; teslim olmayanların tarihinin, teslim olmayanlarıdır: Mustafa Suphi'nin, Deniz Gezmişlerin, Mahir Çayanların, İbrahim Kaypakkaya'ların tarihsel mirasına dayanıyoruz. Biz asla teslim olmadık ve asla bunlara eğilmeyeceğiz; bu siyasal İslamcı rejimi tarihe havale edeceğiz. Buna yürekten inanın.”
