SOL Parti, 23 Temmuz Çarşamba günü saat 13.00’te Şavşat Otogarı’nda toplanacak olan yurttaşlar, burada bir araya geldikten sonra Şavşat Meydanı’na yürüyerek mitingi gerçekleştirecek. Mitingin çağrısını yapan SOL Parti Şavşat İlçe Başkanı Ebabekir Keskin, “Geçmişimizin izindeyiz, geleceğimizin peşindeyiz” diyerek tüm Artvin halkını dayanışmaya ve mücadeleye davet etti.
Keskin, 1979’da yaşanan olaylara ilişkin yaptığı açıklamada, “Devletin kayıtlarında bu katliam olmayabilir. Ama bizim kayıtlarımızda Şavşat Katliamı var. Onun gereğini yerine getireceğiz, hep beraber bu işin üstesinden geleceğiz. Bugün Türkiye’ye bakın, 23 Temmuz 1979 Katliamı’nın neden yapıldığını anlarız. O dönemlerde Şavşat da dahil Türkiye’nin her yerinde insanlık, dayanışma, sevgi, eşitlik, özgürlük, bilim, sanat, kültür, devrim, aydınlanma filizleniyordu. Ondan korktukları için Şavşat’ı kana buladılar” sözleriyle olayın tarihsel bağlamını vurguladı. Keskin, bu katliamın yalnızca yerel bir acı olmadığını, aynı zamanda Türkiye’deki ilerici ve özgürlükçü hareketlere yönelik sistematik bir saldırının parçası olduğunu söyledi.
Konuşmasında çevre mücadelesinin sınıf mücadelesiyle iç içe olduğunu belirten Keskin, “21’inci yüzyılın devrimciliği insanın insanı sömürüsü kadar doğayı sömürüsüne karşı çıkmak manasına da gelir. Yani hem insanın, hem doğanın sömürüsüne karşı çıkacağız. Çünkü sol ve sosyalizm sadece insanın, emeğin özgürleşmesi fikri değildir. Sol ve sosyalizm aynı zamanda doğanın özgürleşmesi fikridir” dedi.
Şavşat’ta 46 yıl önce yaşananların siyasi bir tercih olduğunu ve ilerici bir damarın bastırılması amacıyla hayata geçirildiğini vurgulayan Keskin, “Bu aslında bir toplumsal gelişmenin engellenmesi için yapıldı. Bunu cunta başkanı şahıs da kabul etmişti. 1980’de bir gazetecinin cunta generaline sorduğu, ‘‘Niçin bu aşamaya gelinmesini beklediniz’’ sorusunda verdiği yanıt ‘Olgunlaşmasını bekledik’ oldu. Yani bu siyasal cinayetlerle, provokasyonlarla bu süreci olgunlaştırdılar. Türkiye’nin o günün koşulları içerisinde ilerici, aydınlanmacı damarın güçlü olması, bu fikirlerin toplumsallaşması nedeniyle Şavşat seçildi” dedi.
SOL Parti Şavşat İlçe Başkanı Ebabekir Keskin, konuşmasında güncel gelişmelere de değinerek, tek adam rejiminin doğaya ve emeğe yönelik saldırılarını da sert sözlerle eleştirdi. “Tek adam rejimi; halka karşı bir avuç yağmacının ve talancının çıkarlarının savunucusudur” diyen Keskin, maden ve enerji şirketlerine sınırsız yetkiler ve muafiyetler tanıyan yasayı bir “yağma manifestosu” olarak nitelendirdi. Sermaye gruplarının isteklerinin Saray için emir sayıldığını belirten Keskin, bu taleplerin devlet eliyle yasalaştırılmaya çalışıldığını söyledi.
Yapılacak olan düzenlemeyle birlikte ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinin askıya alınması, MAPEG’in şirket vekili gibi çalışarak bütün izin ve onay süreçlerini yürütmesi ve kamu kurumlarının yalnızca birer tasdik makamı haline getirilmesi gibi uygulamalarla, doğa ve yaşam alanlarının sermayeye teslim edilmek istendiğini vurgulayan Keskin, bu uygulamaların halkın katılımını, şeffaflığı ve denetimi ortadan kaldırmayı amaçladığını söyledi. ÇED muafiyetiyle birlikte sarayın “süper yetkili” kurulu tarafından kapalı kapılar ardında onaylanacak projelerin milli menfaat ve kamu yararı kılıfına sokularak dayatıldığını belirten Keskin, bu yaklaşımın yalnızca doğaya değil, aynı zamanda Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu ifade etti.
Zeytinliklerin taşınması ya da sökülmesiyle, ormanların iki yıl süreyle bedelsiz madencilere tahsisiyle, mera alanlarının enerji projelerine açılmasıyla yaşam alanlarının tehdit altında olduğunu belirten Keskin, Akbelen’deki zeytinliklerin termik santraller uğruna kamulaştırılmak istendiğini ve bunun açıkça bir doğa kıyımı anlamına geldiğini söyledi. “Zeytinlikler katledilecek! Akbelen’deki zeytinlikler termik santrallere kömür olacak” diyen Keskin, bu yasa ile kamu yararının ve bilimsel aklın tamamen devre dışı bırakılacağını ifade etti.
Keskin, tüm bu düzenlemelerin ve dayatmaların “tek adamın iki dudağı arasından çıkan” kararlara dönüştüğünü belirterek, buna karşı birleşik halk muhalefetinin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. “Bilimsellikten uzak, tek adamın ve yandaşlarının yaşam alanları üzerindeki hakimiyetini mutlak kılan, kamu yararını hiçe sayarak doğayı sermayenin eline bırakan bu değişikliklerden vazgeçilmelidir. Tek adamın iki dudağı arasından çıkan projelere karşı birleşik halk muhalefetini yükselterek bu yıkım projelerine izin vermeyeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.