Romatizmal eklem ağrılarından kas gerilmelerine ve bel fıtıklarına dek kas iskelet sistemini etkileyen hemen her hastalığın iyileştirilmesinde sıcak veya soğuk uygulamalardan yararlanılmaktadır. Sıcak ve soğuk uygulamalar fizik tedavi ünitelerinde yapılabildiği gibi çoğu kez kişilerin evde kendi kendilerine de yapabileceği tedavilerdir. Genel kural olarak soğuk uygulama aniden olan (akut) yaralanma ve ağrılarda tedavi amaçlı kullanılır. Akut yaralanmalarda inflamasyon (bağışıklık sistemi aktivasyonu) ve ödem fazladır. Soğuk uygulama bunu azaltır. Sıcak uygulama ise genellikle uzun süredir devam eden (kronik) sorunlarda tercih edilir. Sıcak tedaviler kas ağrısı ve spazmını azaltır. Bazen aynı kişide hem sıcak hem soğuk uygulama dönüşümlü olarak veya farklı vücut bölgeleri için aynı anda kullanılabilmektedir.

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Fizyoterapist Berkant Ketenci, Birçok kas-iskelet sistemi probleminde uygulanan tedavilere destek amacıyla sıcak-soğuk uygulamalar kullanıldığını belirterek “Bu uygulamalar kliniklerde yapılabildiği gibi kişiler evlerinde de yapabilmektedir. Hangi durumlar için sıcak uygulamaların hangi durumlar için soğuk uygulamaların tercih edilmesi gerektiği tam olarak bilinmezse şikayetlerde artış elde edebiliriz” dedi.

Ketenci yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;

“Genel olarak akut durumlarda soğuk uygulamalar tercih edilirken, kronik durumlarda ise sıcak uygulamalar tercih edilmektedir. Akut durumlara, anlık travmaya bağlı ayak bileği burkulmasını örnek olarak verebiliriz, kronik durumlara ise 3-6 aydan daha uzun süren kas ağrılarını örnek olarak verebiliriz. 

“Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” “Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz”

Soğuk uygulamaların damarlar üzerinde büzüşmeye bağlı daraltıcı etkisi olduğu ve bu sayede ödem üzerinde azaltıcı etkisi olduğu bilinmektedir. Ayrıca yine soğuk uyaranların duysal sinirler üzerindeki iletiyi yavaşlatarak ağrının daha az hissedilmesine olanak sağladığı da bilinmektedir. Bu mekanizma sayesinde akut durumlar olarak bahsettiğimiz, sakatlık sonrası, ödem ve inflamasyonun yoğun yaşandığı ilk 72 saatlik dilimde soğuk uygulamaların tercih edilmesi şikayetlerde azalma göstermektedir. Soğuk uygulamaların, özellikle travma sonrası ilk 3 gün boyunca günde 3-4 kere, 10-12 dakikalık uygulamalar şeklinde önerilmektedir. Uygulama esnasında buz yanığı oluşturmamak için çıplak tene uygulama yapmamak, uygulama yapılacak bölgeyi nemli bir bez ile sarmak ve uzun süre uygulamalardan kaçınmak gerekir. 

Sıcak uygulamalar ise damarlar ve kaslar üzerinde gevşeme-genişleme yönünde bir etki göstermektedir. Uzun süreli kas ağrıları, kas spazmları, bir kaç günden fazla süren kas tutulmaları gibi durumlarda sıcak uygulamalar şikayetlerin azalması açısından daha etkili bulunmuştur. Sıcak uygulamalar ayrıca kan dolaşımını artırıcı etki sağlayıp travmatik bölgenin dolaşımını ve beslenmesi artırmaktadır. Soğuk uygulamalar gibi bir kaç gün boyunca gün içerisinde 3-4 kere 10-15 dakikalık yapılan uygulamalar şikayetleri azaltıcı bulunmuştur. Yine burada da yanık oluşturmamak için çıplak tene uygulama yapmaktan kaçınmak gerekmektedir. 

Bu bilgilere ek olarak bazı özel durumlarda bu tür uygulamalardan kaçınmak gerekmektedir. Örneğin kişinin sıcak veya soğuk uygulamalara karşı intoleransı olabilir bu tip durumlarda faydalı olacağını düşünerek bu uygulamalara yönelmemek gerekir. Ayrıca kalp-damar problemi olan bireylerde, tansiyon problemi olan bireylerde, damar tıkanıklığı ve pıhtı riski olan bireylerde, kanser olan bireylerde uygulamalar sakıncalı olabilmektedir. Bu tip özel durumu olan bireyler hekim ya da fizyoterapiste danışıp alınan karara göre bu uygulamalara başvurmalıdır. 

Detaylı bilgi ve değerlendirme için ofisimi ziyaret edebilirsiniz. Sağlıklı günlerdilerim.”

Ali Eray ÇELİK 

Editör: ALİ ERAY ÇELİK