20.Hopa Kültür Sanat ve Deniz Festivali kapsamında CHP Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş ve İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Dr. Buğra Gökce eşliğinde “Nasıl bir yerel yönetim?” başlıklı söyleşi gerçekleşti.
Hopa halkının yoğun katılım gösterdiği söyleşinin moderatörlüğünü Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan üstlendi.
CHP Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek, konuşmasının başında “toplumda çok güçlü bir değişim iradesi var” diyerek 31 Mart yerel seçimlerinde yapılan stratejilerden ve adaylık sürecinden bahsetti.
31 Mart yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğinin başarı hikayelerini topluma aktardıklarını kaydeden Zeybek, başkan adaylık süreçlerinde “Kim daha iyi yönetebilir?” sorusu ile ilgilendiğini aktardı.
Zeybek, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi; “Toplumda çok güçlü bir değişim iradesi var. Bu aşağıdan gelen bir irade, bu iradeyi de ilk söyleyen hepimizin bildiği gibi 29 Mayıs İstanbul’un Kurtuluş etkinliklerinde Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu çok başarılı bir belediye başkanı ve toplumun kılcal damarları ile bağlantısı çok güçlü bir siyasetçi. Gelişmeleri yakından takip ediyor. Yerel yönetimlerde etki edecek önemli kararlar alacağımız aday belirleme kampanya süreci oldu. Burada bizim itinayla araştırıp bulduğumuz, almak için büyük mücadeleler verdiğimin Murgul ve Pazar gibi, elimizde olmayanları kazanmak ve olanları da korumak gibi stratejiler kurduk. Stratejimizin ana unsuru Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğini başarı hikayelerini topluma anlatmaktan geçiyor. Kampanya sloganımız “İşimiz, gücümüz Türkiye”. O nedenle CHP belediyeciliğinin başarılı hikayelerinin örneklerine yenisini koymamız gerekiyordu.
2019 yılında dokuz bin civarında belediye başkanlık ve meclis üyesi müracatı almıştı genel merkez. 2024 yılına geldiğimizde verdiğimiz mesajların toplumda karşılık bulması ile aday sayımız yirmi beş bine ulaştı. Aslında bizim açımızdan bu seçime giderken en önemli işaret fişeklerinden biri buydu. Şuna yürekten inanıyorum ben kimin belediye başkanı olacağından çok şu soruyu sordum hep kim daha iyi yönetebilir? Tıpkı solumda ve sağımda olan büyük şehir kökenli bürokrat, kiminle seçimi kazanabiliriz? Tıpkı karşımdaki belediye başkanları gibi. Alacağımız seçimlerde nasıl daha iyi yönetebileceğimiz konusunda da birikimine ve deneyime güvendiğimiz genç insanlara güvenmek vardı. On olan kadın belediye başkan sayımızı otuz sekize, bir olan kadın büyük şehir belediye başkan sayımızı üçe çıkardık.”
“Yerel Yönetimlerde İletişim”
Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, mahalle buluşmalarına önem verdiklerini halk ile iletişim kurmanın yerel yönetimler için önemli olduğuna değindi. Kurumsallıktan yana olan bir belediye olduklarını vurgulayan Dedetaş, “Üsküdar’da biz kampanya sırasında mahalle buluşmalarını yapmamız gerektiğini anladık. Çünkü, yerel yönetimlerin birincil aslında çözmesi gereken konu iletişim diye düşünüyorum. Yerelin bir beklentisi var süreçlere katılımcı olmak istiyor. Dolayısı ile mahalle toplantısı oradan çıktı. Pek çok esnaftan ve komşudan çıkan şey ‘biz duyulmuyoruz, dinlenmiyoruz’ bu sebeple bize ulaşma ihtiyaçları var. Yerel yönetimin hepsinden farklı olduğunu gördük özellikle yönettiğimizi insanlara bize ulaşma gibi beklentileri var. Zamanla da yarışıyoruz, devir belediyesi değiliz 30-35 yıl boyunca sosyal demokrat anlayışı olan belediye devraldık. Biz kurumsallıktan yanayız. Sürekliliği esas koyan anlayışımız var” şeklinde konuştu.
İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Dr. Buğra Gökce, planlama ajansının önemine vurgu yaparak “İstanbul Planlama ajansı esasında son 25 yıldır yaşadığımız plansızlığa, planlama aklını bilimi reddetmeye karşı yapılmış en büyük son dönemin adımı. Bizim meslek alanımız bu iktidar döneminde sistematik olarak suiistimal edildi. Bazı kavramların içi boşaltılarak bazı kavramlar istismar edilerek kent alanı rant alanı olarak görülüp nasıl pazarlanabilir diye özel olarak uygulanmış bir dönemden geçiyoruz. O dönemde yeşil alanlara imara açıldı, 15 temmuz darbe girişimi sonrası askeri alanların rezerv alan ilan edilmesine dair düzenleme yapıldı ve gerekçesinden aykırı olarak deprem, afet gibi kendi içerisinde dönüşemeyen dezavantajlı bölgelerin mülkiyet problemini çözmek için kamu mülkiyetlerin kullanılmasıydı. Dolayısı ile çok fazla alan suiistimal edildi” ifadelerine yer verdi.