Artvin Valiliği’nin koordinesinde Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü binasındaki konferans salonunda yapılan toplantıya çok sayıda kamu kurumu temsilcisi, gönüllü vatandaşlar ve koruyucu aileler katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Nevim Öz, Artvin’de koruyucu aile sistemi kapsamında 15 çocuğun 11 ailenin yanında kaldığını söyledi. Öz, koruyucu aileliğin yalnızca bir çocuğa sıcak bir yuva sunmak değil, aynı zamanda bir toplumun geleceğine yapılan önemli bir yatırım olduğunu vurguladı.
“Koruyucu ailelik, bir çocuğun hayata tutunmasına vesile olmak, onun sevgiyi, güveni ve aidiyeti yaşamasını sağlamaktır” diyen Öz, bu görevin sadece bireysel değil toplumsal sonuçları da olduğunu belirtti. Öz, “Her bir katılımcımız, burada bulunarak bir çocuğun hayatına umut olma potansiyelini taşıyor. Artvin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü olarak, koruyucu aile sistemini desteklemek, süreçleri kolaylaştırmak ve gönüllü vatandaşlarımızın yanında olmak adına çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.” dedi.
Programda konuşan Artvin Valisi Turan Ergün’ün eşi Hülya Ergün ise koruyucu aile olmanın sadece bir çocuğa yuva sunmakla kalmadığını, aynı zamanda ona umut ve şefkat sunmak anlamına geldiğini ifade etti. Ergün, “Gönül Elçileri olarak bu iyilik hareketinin bir parçası olmaktan büyük onur duyuyoruz. Her çocuğun aile ortamında büyümeye hakkı var. Bazen bir yürek bir çocuğun hayatını tamamıyla değiştirebilir. Bu noktada koruyucu aile adayları bir umut ışığıdır. Gönül elçileri projesiyle hedefimiz daha çok aileye ulaşmak, daha çok çocuğa yuva sağlamak ve toplumun dayanışma ruhunu güçlendirmektir” dedi.
Programın en duygusal anları ise bir koruyucu ailenin deneyimlerini anlattığı bölümde yaşandı. Koruyucu anne olan Fatma Ok, katılımcılara kendi hikâyesini aktararak koruyucu aileliğin hayatındaki etkilerini paylaştı. “Bugün size biraz farklı bir koruyucu aile hikayesi anlatmak istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Ok, öz yeğenlerine koruyucu aile olduğunu belirtti. Ailesinde üç çocuğun desteğe, güvenli bir yuvaya ve sevgiye ihtiyaç duyduğunu öğrendiğinde hiç düşünmeden “Ben varım” dediğini ifade eden Ok, “Çünkü onların dünyası da benim dünyamdı. Onların gözyaşı benim iç sızım, gülüşleri ise umudumdu” dedi.
Yeğenleriyle zaten bir bağı olduğunu, ancak koruyucu aile süreciyle birlikte bu bağın bambaşka bir derinliğe ulaştığını anlatan Ok, “Sadece bir yakını değil, onların duygusal güvenliği, günlük ihtiyaçları, gelişimleriyle ilgilenen, onlara rehberlik eden bir koruyucu oldum. Onlara hem halalık yaptım hem anne oldum. Bu ikisini bir arada yürütmek kolay mıydı? Hayır. Ama her zorluğun sonunda onların huzurla uyuması, okuldan gülerek dönmesi, ‘Hala seni çok seviyorum’ demesi… her şeye değdi” ifadelerini kullandı.
Koruyucu aileliğin biyolojik bağların ötesinde bir bağlılık anlamına geldiğini belirten Fatma Ok, kendi hikâyesinde biyolojik bağ ile koruyucu yüreğin iç içe geçtiğini vurguladı. Sözlerini, “Bugün buraya gelirken bir düşünceyle geldim: ‘İyi ki cesaret etmişim.’ Çünkü o cesaret üç çocuğun geleceğini değiştirdi. Belki siz de bir yerlerde böyle bir cesaretin eşiğindesinizdir. Belki içinizden ‘Ben de yapabilir miyim?’ diye geçiriyorsunuzdur. Size gönülden söylüyorum: Evet, yapabilirsiniz. Kalpten bağ kurmaya istekliyseniz, bir çocuğun hayatında mucizelere vesile olabilirsiniz.” diyerek tamamladı.
Toplantı, Türkiye’de koruyucu aile hizmeti kapsamında yürütülen çalışmalara ilişkin yapılan sunumla devam etti. Programın sonunda katılımcıların soruları yanıtlanarak koruyucu aile süreci hakkında merak edilen konulara açıklık getirildi.
Koruyucu ailelik hakkında toplumda daha fazla farkındalık yaratmak ve daha çok çocuğun sevgi dolu bir yuvaya kavuşmasını sağlamak amacıyla düzenlenen bu anlamlı etkinlik, katılımcılarda derin izler bıraktı. Artvin’de koruyucu aile sayısının artırılması ve gönüllülük bilincinin güçlendirilmesi adına yapılan bu tür çalışmaların önümüzdeki dönemde artarak devam etmesi bekleniyor.
