Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" (ÇEDES) projesiyle imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocalarının okullarda "manevi danışman" olarak okullarda görevlendirilmesine tepki gösteren Eğitim Sen Artvin Şubesi Halitpaşa Meydanı’nda, ÇEDES Projesine karşı 'Laik eğitim, laik yaşam ve eşit yurttaşlık' talebiyle bugün basın açıklaması yaptı.

Siyasi İktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın Eğitim sisteminin ve toplumsal yaşamın bütün alanlarını dini kural ve değerler doğrultusunda yeniden biçimlendirmek istediğini belirten Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş “Laik eğitime ve laik yaşama açıkça meydan okuyan adımlar atmayı sürdürmektedir” dedi.

Eğitim Sen ÇEDES’e hayır dedi (2)

Yıllar içinde eğitimi dinleştirme süreci adım adım ilerlediğini belirten Gümüş, “Bugüne kadar eğitim alanında Millî Eğitim Bakanlığı ile başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmış, okullar dini dernek ve cemaatlerin temel faaliyet alanları halinde getirilmiştir. Laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar her geçen gün artmaktadır” ifadelerini kullandı.

Gümüş yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;

“Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/Gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapılmakta ve çeşitli kararlar alınmaktadır.

Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, laik-bilimsel eğitim anlayışına ve pedagoji bilimine aykırı bir içerikte hazırlanmıştır. ÇEDES ile vaiz, imam hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin, İlahiyat Fakültesi mezunlarının eğitim kurumu olan okullarda ‘manevi danışman’ olarak görev yapmalarının önü açılmış, başta İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere, çeşitli illerde görevlendirmeler yapılmıştır. 

Manevi danışmanlarla öğrencilerin okul dışında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kamplarında buluşmaları, okullardaki koordinatör öğretmen ve Gülen cemaatinin “abla ve ağabeyleri” gibi koordinatör öğrencilerle dini telkinler yapan “değerler eğitimi” çalışmalarına katılmaları hedeflenmektedir. ÇEDES projesi üzerinden öğrencilerin dinci tarikat ve cemaatlerin kucağına itilmesine seyirci kalmamız mümkün değildir.

ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi iktidarın, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda “tek din, tek mezhep” yaklaşımıyla hareket ederek okullarda öğrencilere belli bir dinin ve mezhebin etrafında şekillenen ‘manevi değerleri’ aktarmak istemesi kabul edilemez.

Laiklik ilkesi ve laik eğitim, toplumdaki farklı inanç, farklı mezhep, farklı kimlik, farklı cinsiyet ve cinsel kimlikler ile inananlar ve inanmayanların bir arada barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir.

LAİK EĞİTİM YAŞAMSALDIR!

Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiştir. Bu konuda mesai saatlerinin okul ders planlarının Cuma namazı saatlerine göre düzenlenmek istenmesi, karma eğitim ilkesinin ihlal edilmesi, kız okullarının açılmak istenmesi ve benzeri girişimler kabul edilemez.

Afet Farkındalık Eğitimi Verildi Afet Farkındalık Eğitimi Verildi

Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmaz. Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatmadır.

Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, işyerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırıdır.

Türkiye’de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir.

LAİK EĞİTİM, LAİK YAŞAM VE EŞİT YURTTAŞLIK İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM!

Bugün laikliği savunmak, otoriterleşme karşısında gerçek demokrasiyi, tek tipleştirme karşısında özgürlüğü, ayrımcı ve ayrıştırıcı politikalar karşısında eşit yurttaşlık hakkını savunabilmenin en temel zemini ve aracıdır.

Laik olmayan bir eğitim sisteminin demokratik ve bilimsel olması, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesine hizmet etmesi, bireylerin inançlarını hiçbir baskı altında kalmadan gerçek anlamda özgürce yaşaması mümkün değildir. Gerçek demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin genişlemesinin tek yolu “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve Eşit Yurttaşlık” mücadelesini güçlendirmekten geçmektedir.

Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesini istemiyoruz. Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizin, velilerimizin ve demokratik kamuoyununortak ve güçlü bir tutum alması önemlidir.

Okullarımızın dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi birlikte mücadeleye davet ediyoruz.

Eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerekirken ÇEDES gibi projelerle çocuklarımızı ayrıştırmak isteyenlere karşı mücadelemiz kesintisiz olarak sürecektir. 

Tekraren vurguluyoruz. Laiklik yaşamsaldır. Laikliği bugüne kadar hep savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz. Vazgeçmiyoruz, buradayız!

Hiçbir rasyonalitesi olmayan akıl dışı ekonomik politikalar her geçen gün boğazımızı bir önceki günden daha fazla sıkmakta. Akaryakıt zamlarından temel tüketim maddelerine değin her gün her saat yaşanan zam furyası yoksul halkı daha da yoksullaştırmakta, bir avuç zengini, bir avuç kaymak tabakayı ise daha da zenginleştirmektedir. Bu zamlarla yaşayabilmek de, aldığımız ücretlerle bu kaosa direnebilmek de mümkün değildir!

Sesimin ulaştığı herkesin dikkat kesilmesini istiyorum. Biz eğitimciyiz vebu yıl velilerimizin cebinden çıkan eğitim harcamalarına çok kısaca değinmek istiyorum. Yaşadığımız bu kentte, Artvinimiz’de 2022 yılında bir ilkokul öğrenci velisinin yeni dönem harcaması ortalama 500 TL iken bugün bu rakam 900 TL ye ulaşmış durumda. Yine bir ortaokul öğrenci velisi daha geçen yıl ortalama 800 TL harcarken bu yıl 1350 TL harcamak zorunda. Daha bitmedi, lisede çocuğu olan velilerimiz, ortalama harcamanız 1 yıl içinde 900 TL den 1460 TL’ye çıktı! Durumun vehameti budur!

Değerli dostlar, üstelik bu ortalama harcamada bahsettiğimiz ürünler sadece kırtasiye malzemeleri, defterler, boyalar, çanta ve kalem kutularını içermektedir. Daha birçok harcama gerçekleştiren siz velilerimizin, halkımızın takdirine ve vicdanına sunuyoruz.”

Ali Eray ÇELİK

Editör: Haber Masası