Özel olarak yapılan, altı düz, iki ucu sivri, dar gövdeli, ortası şişkin ve uzunca biçimli, Artvin’e özgü kayıklara halk "karakayık" diyordu. Bu kayıklar ile Artvin’den Batum’a kadar yük ve yolcu taşınıyordu. Artvin-Batum arasında çalışan kayıklar, Çoruh’a aşağı yüklü olarak gidiyor, Batum yakınlarındaki -bugün Batum’a bağlı olan- Kabandibi adlı mevkide yükü boşaltıp yolcuları indirdikten sonra, nehrin akışına ters istikamette, Çoruh'a yukarı boş olarak tekrar Artvin’e dönüyordu.
Kayıklar, daha çok Artvin merkeze bağlı Zeytinlik (Sirya) ve Oruçlu (Orcuk) köyleri önünden ya da Borçka-Muratlı’dan (Maradit) hareket ediyor ve Çoruh'a aşağı Kabandibi’ne kadar gidiyordu. Yaklaşık 5 ton kadar yük alabilen kayıklar üç personel ile idare ediliyordu. Kayıklarla daha çok Zeytinlik, Oruçlu, Ortaköy (Berta) ve çevre köylerde üretilen üzüm, zeytin, kiraz, hurma gibi yaş meyveler: "küme" denen cevizli sucuk olmak üzere, Borçka'da üretilen seramik ürünleri, tomruk, ev eşyası vs. her türlü yük ve ticari mal taşıyordu, Batum'a ticaret yapılıyordu.
Artvin Merkez ilçesine bağlı Zeytinlik (Sirya) köyü, Borçka ilçesine bağlı Muratlı (Maradit) kasabası ve Borçka'nın Çavuşlu (Kataphiya) köyü halkının bir kısmı kayıkçılık yapıyor ve geçimlerini bununla sağlıyordu. Kayığı idare eden kişilere "Reis" deniyordu. Zeytinlik köylü reisler ünlü kayıkçılardı. İvane Caiani de Borçkalı kayıkçıların "Çoruh vadisinde birinci sınıf kayıkçı kabul edildiklerini" ve bu meslekten de çok iyi para kazandıkları yazıyor. Kayıkçılardan en ünlüleri Zeytinlik köylü Yusuf Reis (Sönmez) ve Borçkalı Bango İsmail Reis. Bunlardan başka adları tespit edilen Zeytinlik köylü kayıkçılar şunlardı: Ahmet Koca, Mustafa Koca, Recep Yağcı, Sabit Şimşir, Süleyman Öztürk ve Süleyman Yelkenci.
Reisler, Çoruh'un Nehri üzerinde Kıvrıla kıvrıla, hızla akıp giden Çoruh Nehri’nde kayalara çarpmadan, bin bir manevrayla yol almak kolay olmadığı gibi, Batum'dan Artvin'e dönüş ise son derece zahmetliydi. Kayıklar, akıntıya karşı, nehre yukarı çekilerek getiriliyordu. Yaz aylarında Çoruh'un suyu azalınca kayıkların kayalara çarpıp devrilme tehlikesi vardı ve sıkça görülürdü.
Karakayıklar ile ilgili açıklamalarda bulunan Artvin İl Kültür ve Turizm Müdürü Yunus Emre Aytekin öğrendikleri bilgilere göre 220 karakayık olduğunu ama kayıp olduğunu belirterek Artvin Çoruh Üniversitesi ile karakayığın bir prototipini yaparak suya indirmek istediklerini söyledi.
Karakayıkların üretilmesi takdirde Artvin turizmine önemli katkı sağlayacağını belirten Aytekin şu ifadeleri kullandı;
“Bunu makalesini ilk biz yazdık bu bilgilerin hepsi aslında bizim makalelerimizden geliyor. Ben araştırmalara katıldığım zaman 16-17 yaşlarındaydım. Biz o zaman 4 tane reis bulmuştuk, kayıkları kullananlara reis diyorlar. Tarihsel olarak ilk defa Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde rastlıyoruz biz bu kayıklara. 16-17 yüzyıllara kadar biliyoruz daha öncesini bilemiyoruz tarihi kayıtlarda yok. O tarihlerden neredeyse 940'lara kadar gelmiş hatta İsmet İnönü Artvin'e geldiği zaman Artvin Borçka arasını ceviz tomruğu yüklü bir kayıkla geçmiş. Kayığın hikâyesi çok enteresan Çoruh Nehri’nin eski halini hatırlarsınız barajlardan önce debisi çok yüksek içine bir kamyon ya da tır düşse alıp sürükleyebilecek bir güçteydi.
Yusufeli demir kent’te bir durağı var ama çok fazla kullanılmıyor sonrasında sirya tarafında bir durak vardı ama esas durak Kaledibinde bir iskelesi var sonrasında Borçka Muratlı’dan Batum'a kadar giden bir yapı var. Kaledibinden batum'a kadar 90 kilometrelik bir suyolundan bahsediyoruz. 5 kişilik mürettebatla gidiyorlar ve bu mürettebat yelkenli, giderken akış yönüne doğru gidiyorlar batum'a doğru reisin elinde bir de mızrak gibi 4-5 metre uzunluğunda bir sopa var, giderken kenarlara çarpmamak için kayığı suyun içinde tutmak için bir çaba sarf ediyor. Buradan giderken 2,5 ile 4 saat arasında batum'a gidiyor. Bunlar 5 ton yük taşıyabiliyor, 50 kişi taşıyabiliyor. Dönüşü çok enteresan 5 kişilik mürettebatı ikisi veya üçü kendilerine halat bağlıyorlar suyun tersine suyun kenarından kayığı çekerek geri getiriyorlar ve iki buçuk saatlik yol belki de 2 güne geri dönülüyor. Bu tamamen bize ait bir kayık, biz araştırma yaparken reislere falan da sormuştu 3 tane kayık varmış biz çalışma yapmadan 10 yıl öncesine kadar 90'lı yıllarda. İnceleme yapmak için götürmüşler bir daha hiç gelmemiş, hiç kayık bulamadık ama Kayığın nasıl yapıldığını biliyoruz çünkü bilgileri var. Muratlı tarafındaki ustalar reisler onları anlatıyordu daha çok Çoruh etrafında olan karakavak dedikleri bir ağaçta yapıyorlarmış ve kara kayık diyorlarmış buna. 12-14 metre uzunluğunda, bir buçuk metre genişliğinde, yelkenli ve tamamen bölgemize ait mühendislikle Çoruh üzerinde yıllarca hem ticari olarak hem yolcu taşıması açısından kullanılmış bir kayık. Bu konuda tekerlek icat edilmiş olsa bile tekerleğin bizim bölgemize gelmesi çok geç, yol yok dolayısıyla bizim insanlarımız bu şekilde çözüm bulmuşlar. Eğer bu kayığı yapabilirsek şimdi üniversite ile birlikte birkaç ahşap kayık ustası ile birlikte onu yeniden en azından bir tane prototip olarak yapıp suya indirmek istiyoruz. İleride bunu gerçekleştirebilirsek hikâyesi ile beraber önümüzde 400-500 yıllık bir hikâye var belki de bu Çoruh nehri üzerinde oluşan göllerde gezileri biz kendi kayıklarımız ile yapmış oluruz. Değişik bir mühendislik, Çoruh üzerinde yolculuk yapmışlar, yük taşımışlar. Bu hikâyeyi eğer canlandırabilirsek çok güzel olacak mevcutta şu an 2 tane iskelemiz var Kaledibi ve İbrikli bu iskeleler üzerinde gelecekte arttırılabilirsek, yatırımcı olursa çünkü tarihi bilgilerden öğrendiğimiz kadarıyla 220 tane kayık varmış yük taşımacılığı yapan Çoruh Nehri üzerinde. Dolayısıyla bu hem turizm potansiyeli oluşturacak hem de tamamen bize ait bir şey hem de belki bunun sporunu gerçekleştirebiliriz yelkenli de bir yapısı var bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor."
Ali Eray ÇELİK