Borçka Cankurtaran bölgesinde yaşam alanlarını savunmak isterken köylülere ateş açılması sonrasında hayatını kaybeden Reşit Kibar için yaşam nöbetleri başlatıldı.
Reşit Kibar’ın katledilişinin 2. Ayında Hopa parkında yaşam nöbeti tutan vatandaşlar polisler ile yaşanan arbedenin ardından Hopa sokaklarında yürüyüş gerçekleştirerek basın açıklaması düzenlediler.
Cankurtan'da Çifteköprü Kırsal Kalkınma Kooperatifi çağrısı ile Artvinliler "yaşam nöbeti" için Hopa Parkında toplandı. Cankurtaran'da yaşam nöbetine katılan Artvinliler, Artvin'in doğa ve yaşam alanlarını talana açan tüm ruhsat ve projelerin iptal edilmesi, Cankurtaran Orman alanının "Reşit Kibar Ormanı" ilan edilmesi, tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılması ve Reşit Kibar'ın ölümünden sorumlu olanların yargılanması çağrısında bulundu.
Hopa halkı adına basın açıklamasını okuyan Atakan Aslıbay, “3 Eylül tarihinde Cankurtaran'da maden arama çıkartma faaliyetlerinin zeminini hazırlamak için Mesire Alanı Projesi adı altında yapılmak istenen doğa katliamına karşı tepki gösteren arkadaşlarımıza ateş açılmış 2 arkadaşımız yaralanmış ve Reşit Kibar arkadaşımız aramızdan alınmıştır. Devamında yaşanan katliamın azmettiricileri yakalanıp adalet karşısına çıkarılacağına, yanı başında yaşanan katliama tepki gösteren Dursun Ali Koyuncu arkadaşlarımız yaşanan hukuksuzluğa tepki gösterdikleri için hala tutuklu” dedi.
Doğa ve yaşam savunucuları olarak Reşit Kibar'ın katledilişinin 2. ayında, bu saldırılara tepki göstermek, Reşit Kibar’ın katledilmesinin tüm sorumlularının hesap vermesini sağlamak, orman katliamlarını, doğanın yağmasına son vermek için bir araya geldiklerini söyleyen Aslıbay, “Bir maden şirketinin kar hırsının insan ölümüyle sonuçlandığı, esas sorumlular ve azmettiricilerin serbest bırakıldığı, arkadaşlarımızın tutuklandığı ve gözaltı işlemleriyle sistematik bir biçimde ifadeye çağrılarak suç organizasyonun üzerinin örtülmeye çalışıldığı bir sürece tüm bölge halkı olarak tanıklık etmekteyiz. Doğa ve yaşam savunucuları olarak Reşit Kibar'ın aramızdan alınışının 2. ayında, bu saldırılara tepki göstermek, Reşit Kibar’ın katledilmesinin tüm sorumlularının hesap vermesini sağlamak, orman katliamlarını, doğanın yağmasına son vermek için bir araya geldik.
Daha önce defalarca hatırlattık yine hatırlatalım. 3 Eylül tarihinde doğrudan tetiği çeken Muhammet Ustabaş tutuklanırken ruhsatlı tabancanın sahibi Fikret Merttürk adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bizler Reşit Kibar’ın katledilmesinin tek sorumlusunun sadece tetiği çeken değil, emri veren Fikret Merttürk ve yapı soy firması sahibi Yunus Merttürk olduğunu, suç duyurularımızı işleme koymayan yargı olduğunu, memleketin dört bir yanını maden sahasına çeviren iktidar ve temsilcileri olduğunu söyledik, Türkiye’nin dört bir yanında tüm sorumluların hesap vermesi için mücadele sözümüzü büyüttük. Ama ne oldu? Sorumluların hesap vermesi gerekirken , doğasını ve yaşamını savunan arkadaşlarımız, Dursun Ali, Mutlu ve Yıllar tutuklanmıştı. Dursun ali apar topar Kars Cezaevi'ne sürgün edildi. Verilen mücadelenin haklılığını bilenler bu tutuklamalarla, gözaltılarla, dedikodularla, tetikçi medya ile mücadele sürecini yavaşlatmayı, halka göz dağı vermeyi hedefliyor. Son zamanlarda sözde gazetecilik yaptığını iddia eden aslında mücadelemizi karalamak için her türlü gazetecilik ilkelerini çiğneyen menfaatçilere sesleniyoruz. Haklı mücadelemizin önündeki arkadaşlarımızı kirli haberlerinizle yıpratamazsınız” şeklinde konuştu.
“Bu mücadele yaşamlarımıza sahip çıkma mücadelesi”
Aslıbay, “Karadenizin büyük bölümünü maden sahası olarak gösterenler de bilsinler ki, bu dağlar, bu sular, bu ağaçlar bizim çocuklarımıza mirasımızdır!” diyerek açıklamalarına şu sözlerle devam etti; “Onlar bin türlü kurnazlıkla mücadelemizi yıpratmaya çalışıyorlar. Oysa bizler, ormanları, doğayı yaşamı savunmak suç değil biliyoruz. Reşit Kibar’ın katlinin sorumluların hesap verilmesini istemek suç değil biliyoruz. Bu talan ve yağmanın kimlerin çıkarını gözeterek, hangi amaçla yapıldığını çok iyi biliyoruz. Artvin'de Cerattepenin kalbini söken, İşkencedere vadisini talana açan, Akbelen'i yağmalayan, Heslerle, Jeslerle, derelerimizi kurutan, maden faaliyetleri ile sularımızı zehirleyip, yaşam alanlarımızla beraber yaşam hakkımızı da elimizden alan çetelerin ve yağmacıların karlarına kar katması için yapılan tüm bu saldırıların önü iktidar tarafından açılıyor, biliyoruz. Bu mücadele yaşamlarımıza sahip çıkma mücadelesi biliyoruz. Doğamızın ve kentlerimizin yağmalanmasının karşısında bize dayatılan ölüm düzeninin karşısında ağaçlarımızı, ormanlarımızı, doğamızı savunmak, mücadeleyi büyütmek dışında bir yolumuz yok biliyoruz. Bugün can kurtarana göz dikenler, yarın Arhavi'ye ve Cerattepe'de yeniden göz dikecek olanlardır. Bu saldırı hepimizin yaşam alanlarına saldırıdır. Karadenizin büyük bölümünü maden sahası olarak gösterenler de bilsinlerki, bu dağlar, bu sular, bu ağaçlar bizim çocuklarımıza mirasımızdır! Yaşam hakkımızı, çocuklarımızın geleceğini bir avuç sermayedara peşkeş çekmeyeceğiz! Ormanları, doğayı, yaşamı, kamuyu yağmalayanlar; Reşit Kibar’ın katlinin sorumluları da suçlarını biliyorlar.
Karadeniz’i ve memleketin dört bir yanını sermayeye peşkeş çekenler, Artvin’in ve memleketin dörtte üçünü maden sahasına çevirenler, doğamıza çöken sermeye şirketleri ve arkasını yasladıkları sermaye temsilcileri, sermaye iktidarı suçlarını biliyor. Halkın öfkesinden korkuyorlar. Onların karlarına kar katan bizim ölümümüze neden olan bu düzeni daim kılmak için gözaltılarla, tutuklamalarla saldırıyorlar. Mücadelemizi durduramayacaklar. Dün katilleri yargı tarafından cezasız bırakılan Metin Lokumcu hocamıza sözümüz, Reşit Kibar’a sözümüz olsun derelerimiz özgür akacak, tek bir ağacın kesilmesine izin vermeyeceğiz. Yine Dursun Ali’nin sözlerini tekrar ediyoruz; “Reşit abiler var olduğu sürece bu toprakları emperyalistlere, sermayedarlara, şirketlere teslim etmeleri o kadar kolay olmayacak. Hepimiz birer Reşit Kibar olmak zorundayız. Başka türlü bu ormanları koruyamayız. Hepimiz Metin Lokumcu olmak zorundayız. Başka türlü bu dereleri koruyamayız.” Ormanlarımızı, derelerimizi koruyacağız. Bu memleketin hiçbir yerinde eksilmeyecek, dünden daha güçlü ve daha kararlı bir şekilde doğamızı, yaşamlarımızı, emeğimizi yağmalayanların karşında duracağız. Buradan bir kez daha taleplerimizi ifade ediyoruz. Cankurtaran Orman Alanı, "Reşit Kibar Ormanı" ilan edilsin. Artvin'in doğa ve yaşam alanlarını talana açan tüm ruhsatlar iptal edilsin. Tutuklu arkadaşlarımız Dursun Ali Koyuncu serbest bırakılsın. Reşit Kibar'ın ölümünde sorumlu olanlar tutuklansın. Taleplerimizi örgütlemeye mücadelemiz büyütmeye devam edeceğiz.”
Yaşam nöbeti, Fındıklı Belediyesi kadın korosunun şarkıları eşliğinde sonlandı.