ARTVİN

Uluslararası Kafkasya Su ve Enerji Sempozyumu Düzenlendi

Artvin Çoruh Üniversitesi (AÇÜ) ev sahipliğinde düzenlenen, iki gün boyunca su ve enerji alanında önemli konuları ele alacak olan “Uluslararası Kafkasya Su ve Enerji Sempozyumu” başladı.

Abone Ol

Türkiye'nin Kafkasya sınırında, suyun enerjiye dönüştürüldüğü büyük yatırımlara ev sahipliği yapan Artvin'de düzenlenen sempozyumda, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen su ve enerji politikalarının geliştirilmesine katkı sağlamak hedefleniyor.

Etkinlik kapsamında, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen su ve enerji politikalarının geliştirilmesine katkı sağlamak üzere Kafkasya ve çevresindeki ülkelerde su ve enerji kaynaklarının mevcut durumu ile faydalanma süreçlerindeki muhtemel problemlerin tespiti ve çözüm önerileri konusunda bilgi ve deneyim paylaşımına dayalı uluslararası bir istişare zemininin oluşturulması amaçlanıyor.

Sempozyumun açılışında konuşan Artvin Valisi Turan Ergün, yaşamın devamlılığı için suyun sınırlı ve stratejik bir kaynak olduğunu belirtti. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin temiz su kaynaklarına erişimi azaltarak sürdürülebilir yaşamı her geçen gün daha fazla tehdit ettiğini kaydeden Ergün, suyun yenilenebilir enerji üretiminde de çok büyük bir öneme sahip olduğunu aktardı.

Çevre dostu, temiz, sürdürülebilir ve yenilenebilir kaynakların başında dünya çapında çağdaş bir enerji kaynağı olarak kabul edilen hidrolik enerjinin geldiğini ifade eden Ergün, Artvin'in sahip olduğu coğrafya ve su kaynakları ile Türkiye'nin önemli havzaları arasında yer aldığını söyledi.

Sempozyumun davetli konuşmacılarından TESAB (Türkiye Elektrik Sanayi Birliği) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Taşdemir, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmasında, TESAB’ın su ve enerji temasında yürüttüğü faaliyetler hakkında bilgi verdi.

Sunumunda TESAB’ın organizasyon yapısı, faaliyet alanı gibi konularda bilgiler veren Taşdemir, “Enerjide dijital dönüşüm, enerji verimliliği ve ülkemizin enerji görümü” gibi konulara değindi.

Suyun ve enerjinin, insan hayatı, ekonomik büyüme ve devletlerin hayatiyetlerini idame ettirme bakımlarından temel kaynaklar olduğunu vurgulayan AÇÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, dünya nüfusunun arttıkça, her iki kaynağa olan talebin de her zamankinden daha fazla arttığının altını çizdi.

Bilgin, “Birleşmiş Milletler, sürdürülebilir su ve enerjinin erişilebilirliğini, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden ilk ikisi olarak kabul eder ve her ikisi de birbirine bağımlıdır. Yine Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, 2030 yılına kadar dünya nüfusu en az %35 daha fazla yiyeceğe, %40 daha fazla suya ve %50 daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacaktır. Bugün itibariyle 768 milyon insan temiz su kaynaklarına erişemiyor, 2,5 milyar insan sanitasyona sahip değil ve 1,3 milyar insan elektriğe erişememektedir.” dedi.

2050 yılına kadar enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 60 kadar daha fazla artmış olacağını ifade eden Bilgin, “Bu açıdan bakıldığında, İster insanlar tarafından tüketilen ve kullanılan su olsun, ister gıda üretimine veya ürünlerin imalatına giren su olsun, ister güç üretmek için gereken su olsun, iki şey açıktır: Suyun enerjiye ihtiyacı vardır ve enerjinin de suya ihtiyacı vardır. Bu durum su-enerji bağı olarak adlandırılmaktadır ve insan hayatının desteklenmesinde bu bağ kritik öneme sahiptir. Bu karşılıklı bağımlılığın önümüzdeki yıllarda yükselmesi bekleniyor. Her kaynak, ekonomik ve nüfus artışının yanı sıra iklim değişikliği nedeniyle birçok bölgede artan talep ve artan kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Bunun hem enerji hem de suya erişilebilirliğin sağlanması açısından önemli etkileri vardır.” şeklinde konuştu.

Enerjinin, ekonomik kalkınmada temel bir faktör olarak kabul edildiğini kaydeden Bilgin, “Tarihsel veriler, enerjinin mevcudiyeti ile ekonomik faaliyet arasında güçlü bir ilişki olduğunu kanıtlamaktadır. Ancak Son 30 yıla bakıldığında dünyanın; gerek çevresel bozulma ve gerekse de iklim krizleri nedeniyle pek çok sosyo-ekonomik, sağlık ve çevre sorunlarıyla gittikçe artan oranda karşı karşıya kaldığı aşikârdır. Bugün karşı karşıya kaldığımız bu sorunlara çözümler üretmek, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için elzem hale gelmiştir. Bu durum ise uzun vadeli bilimsel çalışmalara, projelere ve yeşil enerji ve kalkınmaya olan acil ihtiyacı ortaya koymaktadır.” ifadelerini kullandı.

Artvin’in ise; zengin su kaynakları yanında, akarsularının yoğun ve yükseltinin fazla olduğu, derin ve uzun vadileriyle ve bol yağışı ile hem su yönetimi hem de hidroenerji bakımından Türkiye'de kayda değer potansiyele sahip bir coğrafya içerisinde yer aldığını belirtti.

Rektör Bilgin, konuşmasını devamında şu ifadeleri kullandı:

“Çoruh Nehri'nin 410 km'lik kısmı Ülkemiz sınırları içerisinde iken, 21 km'lik kısmı da Gürcistan sınırları içerisinde bulunmaktadır. Türkiye'nin geleceği için çok önemli projeler demetini oluşturan "ÇORUH VADİSİ" ana kolu üzerinde, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından 1962 yılında başlatılan etüt çalışmaları çerçevesinde, 10 adet Baraj ve yan kollar üzerinde 17 adet Baraj ve Nehir tipi H.E.S. Tesisleri olmak üzere toplam 27 adet tesis yapılması planlanmıştır. Bunlardan en önemlisi olan Yusufeli Barajı 22 Kasım 2022 tarihi itibariyle su tutmaya başlamıştır. Bu baraj; 2,13 milyar m3 rezervuar depolama hacmi ile Çoruh Havzası Projeleri içerisindeki en yüksek depolama hacmine sahip barajdır. Bu hacim Çoruh Nehri'nin yıllık debisinin yaklaşık %30'una karşılık gelmektedir. Baraj mevcut haliyle kendi sınıfında Türkiye'nin en yüksek ve dünyanın 5. Büyük barajıdır. Çoruh Havzasında yapılması planlanan 27 adet tesisten yılda 12,0 Milyar KWh yıllık enerji üretimi gerçekleştirilecektir. Bu Türkiye' de üretilen toplam enerjinin % 7' sine Hidroelektrik enerjinin ise % 27' sine tekabül etmektedir. Hidrolik enerji, yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde teknolojik gelişim açısından en ileri düzeyde olan enerji kaynağıdır. Suyun potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye dönüştürülmesiyle elde edilen bu enerji türü, Türkiye'de yenilenebilir enerji üretiminde en büyük paya sahiptir.”

Artvin Çoruh Üniversitesi’nin bir su, barajlar ve enerji şehri olan Artvin'in mevcut hidro-enerji potansiyelinin korunması, arttırılması ve güvenlik ve sürdürülebilirliğine yönelik çalışmalar yapmayı kendine misyon edindiğini bir dizi akademik faaliyet ve araştırmaları başlattığını belirtti.

Bilgin, “Bu çerçevede telif eserler ve projeler yürütmenin yanı sıra sempozyum ve panel gibi etkinliklere de ağırlık vermektedir. 23-24 Aralık 2022'de düzenlediğimiz Hasan Zuhuri Sarıkaya Su Yönetimi Barajlar ve Enerji' sempozyumundan sonra bugünkü sempozyumla bu alanda ikincisini de düzenlemiş olmaktayız. Böylece Su ve Enerji sempozyum serisini, 2 yılda bir düzenlenmesi kaydıyla geleneksel hale de getirmiş olduk. Bu vesile ile şunu da belirtmek isterim ki Artvin Çoruh Üniversitesi vizyon ve misyonu kapsamındaki bir diğer ana faaliyet alanımız ise, İhtisas sahamız olan Arıcılık ve Tıbbi ve Aromatik Bitkiler alanında tarımsal ve endüstriyel değeri yüksek organik ürünler üreterek bölgesel kalkınmaya destek olmaktır. Bu çerçevede 100 civarında prototip ürünlerimiz Çoruh vital ve Livane Care markaları altında üretilmiş olup piyasa araştırması neticesine göre bunların seri üretimlerinin yakında yapılması planlanmaktadır.” dedi.

Sempozyum koordinatörlerinden Prof. Dr. Atakan Öztürk, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmasında, Türkiye ve yurtdışından 17 farklı kurumdan 60'ın üzerinde araştırmacı ve sektör temsilcisinin toplam 37 bildiri gönderdiğini ifade etti.

Öztürk, su ve enerji politikaları, suların verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları, iklim değişikliği bağlamında su ve enerji arasındaki etkileşim, su ve enerji yönetimine bütünleşik yaklaşımlar gibi geniş bir yelpazedeki konuları kapsayan 35 bildirinin iki gün sürecek sempozyumda sunumlarının yapılacağını aktardı.