Özgür Aksa Trabzon Platformu öncülüğünde 15 Temmuz Şehitleri ve Hürriyet Parkı'nda bir araya gelen katılımcılar, ellerinde Türk ve Filistin bayrakları ile sloganlar eşliğinde İsrail'i protesto etti.

Grup adına açıklama yapan Abdülkadir Turan, Gazze'de yıllardır süren abluka ve saldırıların, masum insanların hayatlarını, çocukların geleceğini ve insanlığın ortak onurunu yok ettiğini söyledi.

Ablukanın kırılması için denize açılan filoların, sivil inisiyatiflerin ve uluslararası dayanışmanın gösterdiği cesaretin herkesi derinden etkilediğini belirten Turan, bu cesaretin Gazze'nin kurtuluşuna dair umutları yeniden alevlendirdiğinin altını çizdi.

Küresel Sumud Filosu'nun, Gazze ablukasını kırma idealiyle gerçekleştirdiği onurlu adımın tüm dünyada yeniden umudu alevlendirdiğini vurgulayan Turan, şunları kaydetti:

Başkan Cihan’dan AHV'na Ziyaret
Başkan Cihan’dan AHV'na Ziyaret
İçeriği Görüntüle

'Ardından yola çıkan Özgürlük Filosu'na da en derin muhabbetlerimizi, selamlarımızı ve hürmetlerimizi iletiyor, onların onurlu yolculuklarını yürekten selamlıyoruz. Bu mücadele, insanlık onurunun sesi olarak tüm dünyaya direnişin ve dayanışmanın gücünü göstermektedir. Her ne kadar Sumud filosunda yer alan bazı vatandaşlarımız güvenli bir şekilde geri dönmüş olsa da katil İsrail'in hapishanelerinde haksız ve hukuksuz biçimde tutulan kardeşlerimiz hala özgürlüklerinden mahrumdur. Onların da bir an önce serbest bırakılmasını ve haklarının iade edilmesini talep ediyor, bu haklı mücadelede tüm dünyanın sesimizi duymasını istiyoruz.'

Turan, İsrail'in saldırgan uygulamaları sonucu yaşanan insani felaketin uluslararası hukukun, insani normların ve temel insan haklarının açık bir ihlali olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Türkiye için bu mesele sadece uzak bir konu değildir. Gazze, bizim vicdanımızdır. Bölgedeki dengeler, tarihi ve kültürel bağlar göz önüne alındığında Gazze'de yaşanacak bir çöküşün bölgesel güvenlik ve istikrar üzerinde yaratacağı etkiler küçümsenemez. Gazze'nin korunması yalnızca oradaki insanlara yönelik bir insani görev değil, bölgesel barış ve güvenliğin teminatıdır. Bizler, Türkiye'deki demokratik kurumlar, sivil toplum aktörleri, kanaat önderleri ve vatandaşlar olarak sorumluluğumuzu biliyoruz. Dua, yardım, lojistik destek, siyasi baskı, ekonomik tercihlerimizdeki boykot gibi herkesin yapabileceği bir katkı vardır. Bu katkılar birleştiğinde hükümetleri ve uluslararası kurumları daha etkili adımlar atmaya zorlayabiliriz.'

Kur'an-ı Kerim okunması ve dua edilmesinin ardından grup dağıldı.

Kaynak: AA