Sol Feminist Hareket Artvin Temsilcisi Özlem Akyürek, “ÇEDES’le hedefte olan yaşamlarımız ve haklarımızdır” başlığı ile yayınladığı yazılı basın açıklamasında eğitim kurumlarının gerici vakıflar tarafından kuşatılmasına karşı mücadele edeceklerini söyledi. Protokol ve işbirliği adı altında bütün eğitim kurumlarının sermayenin, tarikatların ve cemaatlerin kuşatması altına girdiğini belirten Akyürek, ÇEDES protokolünün gerici vakıflara açtığı alana dikkat çekti.
Akyürek açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Tek adam rejiminin seçimden sonra da attığı her adım siyasal İslam rejiminin inşadının hızlandırılacağını ve kadınların, kız çocuklarının yaşamlarının, haklarının hedef alınacağını göstermektedir. Protokoller ve iş birlikleri adı altında tüm eğitim kurumları ‘iş gücü piyasasının tarikatların, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuşatması altına girdi.
21 yıllık AKP iktidarı sürecinde protokoller ve iş birlikleri, eğitimin dinselleştirilmesi uygulamaları kapitalizmin ihtiyaçlarını ve sermaye sınıfının emperyalizme bağımlılığını görünmez kılmanın en temel aracı oldu. Protokoller, işbirlikleri eliyle tüm çocuklar istismara açık ve tehlike altında.
Eğitim alanında başta ÇEDES olmak üzere dini yapılarla, cemaatlerle, tarikatlarla imzalanan protokoller, manevi danışmanlığın yaygınlaştırılması, 4-6 yaş Kur’an kurslarının bir milyonu aşan bir sayıda yaygınlaştırılması, toplumsal cinsiyet eşitliğini kaldırmaya yönelik uygulamalar, karma eğitimin yürütülen Anayasa tartışmaları ile yıllardır mücadele ederek kazandığımız haklarımız ve yaşamlarımız hedeftedir.
Seçim sonrası yukarıdan aşağıya daha da hızlanacak siyasal İslam rejimi inşasının en açık göstergelerinden biri ise ÇEDES protokolüdür.
‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) protokolü ise bugüne kadar imzalanan protokollerin daha da ötesine geçerek Diyanet’in, fiilen uzun süredir özerkleşmiş olan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün, dini yapıların, tarikatların eğitim ve toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan kuşatmasını kalıcı ve sürekli hale getiren bir protokoldür.
Protokoldeki manevi danışmanlık uygulamasıyla her geçen gün eğitim kurumlarında, üniversitelerde, yurtlarda, rehabilitasyon merkezlerinde, sağlık kurumlarında, sığınaklarda, sosyal hizmet kurumlarında vb. toplumsal yaşamın her alanında manevi danışmanlık hızla yaygınlaştırılmaktadır.
Kadınlarla, kız çocuklarına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, istismar vakalarında manevi danışmanlık dini telkinlerle yaşanılanı kabul etme, susma, ailenin korunması adı altında her koşulda evliliği devam ettirmeye zorlama ile bir baskı aygıtına dönüştürülmektedir.”
Ali Eray ÇELİK