Giydikleri siyah kıyafetler ve taktıkları mor kurdelelerle sessiz bir şekilde okul bahçesinde toplanan öğrenciler, ellerinde taşıdıkları pankartlarla kadın cinayetlerine karşı tepkilerini dile getirdi.

Öğrenciler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve kadınlara yönelik şiddete dikkat çekmek için, taşıdıkları mesajlarla toplumun her kesimine önemli bir çağrı yaptı. “Kadınları geride bırakan bir toplum geride kalmaya mahkumdur” ve “Sıradaki bensem anneme sarıl, bu şehri yak” gibi güçlü ve çarpıcı dövizlerle gençler, kadınların her gün karşı karşıya kaldığı tehlikelere dikkat çekti. Pankartlardaki bu cümleler, hem kadınlara yönelik şiddetin boyutlarını gözler önüne serdi hem de toplumun sessiz kalmasının doğurduğu sonuçları hatırlattı.

Özellikle, öğrencilerin ellerinde tuttukları tamamen siyah ve yazısız döviz, son dönemde yaşanan kadın cinayetlerine, taciz ve şiddet olaylarına karşı artık söylenecek bir söz kalmadığını simgeledi. Sessizlikleriyle bile toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlayan bu gençler, kadın cinayetleri karşısında yaşanan çaresizliği ve acıyı somut bir şekilde ifade etti.

Öğrencilerin, siyah giyinerek ve mor kurdele takarak kadın cinayetlerine karşı birlik olduklarını göstermesi, şiddet ve taciz olaylarına karşı duyarlılığın sadece yetişkinlerin değil, genç nesillerin de omuzlarında olduğunu kanıtladı.

“Sıradaki bensem anneme sarıl, bu şehri yak” pankartı, toplumsal bir travmayı yansıtan güçlü bir mesaj olarak öne çıktı. Bu slogan, kadınların şiddet ve cinayet tehdidi altında yaşamaya devam etmesinin doğurduğu korkuyu ve çaresizliği yansıtıyordu. Aynı zamanda gençlerin, geleceğe dair endişelerini ve bu şiddet sarmalından kurtulmak için duyulan acil değişim ihtiyacını da ortaya koydu.

Öğrencilerin kullandığı bir diğer döviz olan “Kadınları geride bırakan bir toplum geride kalmaya mahkumdur” ise, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derin izlerini taşıyan bir mesaj olarak dikkat çekti. Bu sözler, kadınların toplumdaki yerinin geriye itilmesinin, bir toplumun gelişimini nasıl duraklatacağını hatırlatan önemli bir vurgu oldu. Gençler, bu sloganla kadınların eşitlik mücadelesine destek verirken, kadınlara yönelik şiddetin toplumun tamamını etkileyen bir sorun olduğunu gözler önüne serdi.

Kadın Cinayetleri Politiktir, Yaşamak İstiyoruz! Kadın Cinayetleri Politiktir, Yaşamak İstiyoruz!

Protesto sırasında herhangi bir konuşma yapılmaması ve öğrencilerin tamamen sessiz kalması, son dönemde yaşanan olaylara karşı duyulan derin kederi ve öfkeyi simgeledi. Özellikle gençlerin böylesine sessiz ama bir o kadar güçlü bir eylem düzenlemesi, toplumsal farkındalığı artırma açısından büyük bir anlam taşıdı.

Artvin Anadolu Lisesi öğrencilerinin bu anlamlı protestosu, kadınların karşı karşıya kaldığı şiddetin sona ermesi için toplumsal bilinci artırma ve harekete geçme çağrısı olarak yankı buldu. Öğrencilerin sessiz ama bir o kadar etkili olan bu tepkisi, sadece Artvin'de değil, tüm Türkiye'de gençlerin toplumsal olaylara duyarsız kalmadığını ve değişim için seslerini yükseltmeye hazır olduklarını gösterdi.

Eylem, sadece bir protesto değil, aynı zamanda kadın cinayetlerine karşı toplumsal tepkinin yetersiz kalmasına karşı güçlü bir eleştiri niteliği taşıyordu. Öğrencilerin sessiz duruşu, kadınların yaşadığı acıların ve toplumun bu acılara duyarsız kalmasının yaratacağı sonuçlara dair önemli bir uyarı olarak değerlendirildi.

Artvin Anadolu Lisesi öğrencilerinin bu anlamlı eylemi, kadın cinayetlerine karşı sessiz çığlıkların giderek büyüdüğünü ve toplumun her kesiminin bu konuda sorumluluk alması gerektiğini bir kez daha hatırlattı.

Editör: ALİ ERAY ÇELİK