Sendikal hakların anayasal güvence altında olduğunu vurgulayan sendika, yapılan soruşturmanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek tepki gösterdi. Açıklamada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Eğitim Sen’e yönelik başlatılan soruşturmanın hukuksuz olduğu ifade edilirken, yetkisiz bir makam tarafından açılan bu soruşturmanın sendikal hakları ihlal ettiği belirtildi. Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin ev hapsine mahkûm edilmesi, sendikal faaliyetlerin baskı altına alınmaya çalışıldığına dair bir kanıt olarak değerlendirildi.
Eğitim Sen’in açıklamasında, üniversite öğrencilerinin boykot kararına da yer verildi. Geçtiğimiz hafta yargı eliyle gerçekleştirilen siyasal operasyon sonrasında üniversite öğrencilerinin boykot kararı aldığını hatırlatan sendika, bu kararın yalnızca adalet talebiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda ülkede giderek artan baskı ortamına karşı bir tepki niteliği taşıdığını vurguladı. Üniversitelerin sadece eğitim görülen yerler değil, aynı zamanda özgürlüğün ve geleceğin inşa edildiği mücadele alanları olduğu belirtilerek, öğrencilerin aldığı kararın iktidarın baskı politikalarına karşı geniş bir toplumsal tepkinin yansıması olduğu ifade edildi.
Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu, 24 Mart 2025 tarihinde yaptığı toplantıda, öğrencilerin anayasal haklarını kullanmalarını destekleme kararı aldı. Öğrencilerin demokratik taleplerine sahip çıkmanın sendikal bir zorunluluk olduğu vurgulanan açıklamada, öğretim elemanı üyelerinin de bu süreçte öğrencilerin haklarını savunmak adına bir günlük "hizmet üretmeme" kararı aldığı belirtildi. Ancak bu dayanışmanın siyasi iktidar tarafından hedef alındığı ve Eğitim Sen’e yönelik suçlamalarla sendikal faaliyetlerin engellenmek istendiği ifade edildi.
Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Sendikal haklarımız uluslararası sözleşmeler ve anayasa ile güvence altındadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri ve Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi uluslararası belgeler, sendikal haklarımızı açıkça tanımaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu bu sözleşmelere göre kamu emekçilerinin iş bırakma hakkı vardır. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Eğitim Sen’in bu hakkı kullanmasını suç olarak göstermeye çalışmaktadır. Bu soruşturma açıkça hukuksuzdur ve sendikal haklarımızı tehdit etmektedir,” dedi.
Eğitim Sen açıklamasında, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in devlet televizyonunda yaptığı açıklamalara da değinildi. Sendika, Bakan Tekin’in sendikal hakları hiçe sayan açıklamalar yaptığını belirterek, “Bakan Tekin, yıllardır ayaklar altına almaktan çekinmediği insan haklarına dair bizlere ders vermeye kalkıyor. Ancak bizim mücadelemiz, 100 yılı aşkın bir geçmişe sahip. Bakan Tekin’in Encümen-i Muallimin’den, TÖS ve TÖB-DER’den gelen eğitim emekçilerinin mücadelesinden haberi yok. Aldığı talimatlarla haddini aşarak bizlere yaptırım tehditleri savuruyor. Açıkça ifade ediyoruz ki, bu tehditler bizlere vız gelir! Sayın Bakan önce MESEM’lerde hayatını kaybeden çocukların hesabını versin!" ifadelerine yer verdi.
Eğitim Sen, açıklamasında, üniversite öğrencilerinin adalet taleplerinin suç olarak gösterilmeye çalışıldığını belirterek, siyasi iktidarın öğrencilerin taleplerine kulak tıkadığını ve destek veren herkesi kriminalize etmeye çalıştığını söyledi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Burada sorulması gereken soru nettir: Öğrencilerin adalet talebi mi suçtur, yoksa bu talebi bastırmaya çalışan baskı rejimi mi? Eğitim Sen’in desteği bir suça ortaklık değil, üniversitelerden yükselen çığlığa kayıtsız kalmamaktır. Üniversite gençliği ve öğretim elemanları yalnız değildir!"
Eğitim Sen, açıklamasının sonunda mücadeleye devam edeceklerini vurgulayarak, “Baskı, tehdit, şiddet ve sömürüye karşı birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız! Sadece kendi haklarımız için değil; çocukların, öğrencilerin ve toplumun geleceği için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. İnsan, toplum ve doğa yararına üniversite istiyoruz! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” ifadelerine yer verdi.