Gençlik Merkezi’nde düzenlenen program, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilavetinin okunması ile devam etti.
AGD Artvin Şube Başkanı Mahmut Sami Koçak, yaptığı konuşmada, İsrail-Filistin işgaline değinerek, “Bugün yeryüzünde Siyonist ve Emperyalist güçler İslam ülkelerinde ve mazlum coğrafyalarda zulümlerine devam etmektedir. Zulmün ve terörün tüm yüzlerini gördüğümüz zamanlardan geçmekteyiz. İslam âlemi ve mazlum coğrafyalar her gün ağır bedeller ödemeye ve acılar çekmeye devam ediyor. İlk kıblegahımız Mescid-i Aksa, kutsal toprağımız Kudüs, Filistin; Gazze uluslararası camiada meşruiyeti bulunan ve devlet olarak tanınan, fakat gerçekte bir terör örgütü olan İsrail’in saldırılarıyla işgal ve mezalim altındadır.” dedi.
Kudüs Müslümanların en çetin imtihanı olduğuna vurgu yapan Koçak, “Tüm kalbimizle inanıyoruz ki Kudüs Müslümanların en çetin imtihanıdır. Mescid-i Aksa’nın işgal altına olması sadece Filistinlilerin bir meselesi değildir. Kudüs’ün işgal altına olması Araplarla İsrail arasında bir mesele değildir. Mescid-i Aksa da, Kudüs de, Filistin toprakları da tüm ümmetin meselesidir.” diye konuştu.
Kudüs’ün İslam için önemini anlatan sinevizyon gösteriminin yapıldığı ve öğrencilerin şiir ve ilahi okuduğu programda, Eğitimci Şuurlu Öğretmenler Derneği(ÖĞ-DER) İl Başkanı Ahmet Bolat, Mekke’nin Fethi ve Kudüs konulu konferans verdi.
Bolat, konuşmasında şunları kaydetti: “Bugün, Emperyalist güçler hem kendi ülkelerinde hem de sömürdükleri birçok ülkede insanları farklı şekillerde uyutup uyuşturarak kitleleri duyarsızlaştırmakta ve hakikati örtmeye çalışmaktadır. Dünyanın birçok yerinde insanlar savaşların ve çatışmaların gölgesinde yaşam mücadelesi verirken, küresel emperyalizm eğlence sektörünün renkli ışıklarıyla geniş kitlelerin gözlerini boyayan kirli oyunlar oynamaktadır. Bu kitlesel göz boyama enstrümanlarından biri de hazırlıkları günler öncesinden başlayan yılbaşı gecesi eğlenceleridir. Biz yılbaşı eğlencesi adı altında tüm dünya halklarına çirkinliklerin ve kötülüklerin dayatılmasına karşı tavır almanın gerekliliğine, doğruluğuna inanıyor ve dünyanın bir kısmında insanlar açlıkla ve zulümle mücadele ederken bir kısmında ise vicdanları karartacak boyutlara ulaşan sömürüye dayanan, ahlaki değerlerden yoksun tutum ve davranışları, paylaşımın, kardeşliğin, merhametin yok sayıldığı, Rabbimizin çizdiği sınırların aşıldığı bu eğlence anlayışını toptan reddediyoruz.
Türkiye’nin dört bir yanında yaptığımız bu programlar, inşallah, Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Keşmir’de, Yemen’de, Suriye’de, Arakan’da İslam coğrafyasında gerçekleştirilen, sömürülerden, işgallerden, çatışmalardan, savaşlardan ötürü sıkıntı çeken tüm dünya mazlumları ile ilgili duyarlılığın artmasına vesile olacaktır. İslam dini dili, dini, ırkı ne olursa olsun bütün insanlığa huzuru ve barışı getirebilecek yegâne nizamdır. İslam haricindeki her nizamın insanlığa verebileceği kaostur, kandır, gözyaşıdır.
İslam’ın fetihleri de, insanlık tarihi boyunca dünyaya huzur ve barış taşıyarak bir nizam oluşturmuştur.
Fetih nedir? Fetih açmak demektir. Kapıları, kilitleri, kilitli kalpleri açmak demektir. Fetih, kalplerin ve kapıların tevhide açılmasıdır. Fetih, bütün sahte ilahlara “la ilahe” demektir. Fetih, kula kullağa hayır diyerek zalim diktatörlere, zulüm getiren ideolojilere “hayır” diyerek yürekleri âlemlerin rabbiyle buluşturmaktır. Fetih izzet ve şerefle bütün insanları tanıştırma mücahedesidir. Bu kutlu gayede karşısına çıkanlarla en güzel şekilde mücahede etmektir.
Allah’ın bir ismi de Fettah’tır. O, mazluma yardım elini uzatan, kullarının her türlü güçlük ve sıkıntılarını gideren ve kolaylaştırandır. Fettah, Hakk’a yönelen insanların kalbini imana açan, bütün zorlukları ortadan kaldıran, her işinde üstün gelen, kudretiyle kullarına fetihler nasip eden, fethin kapılarını Müslümanlara açan demektir.
İster insanı hakikatle buluşturan yüreklerin fethi olsun ister zalimlerin yıkılarak fitnenin bertaraf edilmesi olsun, cihadsız fetih olmaz. Yeryüzü bize emanettir ve dünyanın her yeri ile ilgili nihai söz hakkı Müslümanlarındır. Müslümanlara bu yetkiyi, iradeyi ve gücü âlemlerin rabbinden alıyoruz. Allah, Al-i İmran suresi 110. Ayet-i Kerimede şöyle buyurmuştur; “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız.” Allah hepimize Allah yolunda koşmayı ve Allah yolunda koşarken ölmeyi nasip etsin. Bizi batıl davaların peşinden sürüklemesin. Fetih işgal değildir. İşgal; sömürmek, talan etmek, köleleştirmek, tahakküm etmek, zenginlik kaynaklarına hâkim olmak için yapılır, fethin gayesi ise; imar etmektir, zulmün önüne geçmektir, zayıfların mallarını ve haklarını teminat altına almaktır. Fetihle işgal arasındaki farkı görmek için yakın tarihte Bosna’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Irak’ta, Eritre’de, Moro’da yaşananlara, halen Filistin’de, Keşmir’de, Doğu Türkistan’da yaşananlara bakmak yeterli olacaktır.
Bakınız 7 Ekim’den beri yaklaşık dört aydır Siyonist Yahudiler Kudüs’te katliam yapmaktadır. İşgal budur. İşgal çoluk çocuk yaşlı kadın demeden katletmek demektir. İşgal demek Siyonizm demektir. Oysa Kudüs bizler için anadır, atadır, yardır, hasrettir. İlk kıbledir, Miraçtır Kudüs. Elinde sapan olan çocukların, dilinde tek bir sözün “Allah’u Ekber!” nidalarının yankılandığı yerdir.
Şimdi Kudüs Ömerler bekliyor, Selahaddinler bekliyor, Sultan Yavuzlar bekliyor. Yarım asırdır tutsak olan Kudüs’ü özgür kılacak yiğitler bekliyor.
Kudüs bizim onurumuzdur. Çünkü Müslümanların ilk kıblesidir. İsra ve Miraç mucizesi gerçekleştiği yerdir. Kâbe’den sonra Allah’ın cc yeryüzündeki ikinci beytidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlere namaz kıldırmıştır. Allah’ın Rasulü buyurdu ki; “Mescid-i Aksa’da kılınan bir namaz herhangi bir yerde kılınan ‘bin namaz’ hükmündedir.” Kudüs halkı her geçen gün işgalci Siyonist İsrail tarafından bilinçli bir şekilde yoksullaştırılmaktadır. Kudüs’ün İslami kimliği yok edilerek yahudileştirilmek istenmektedir. Kudüs’te her gün insan hakları ayaklar altına alınmakta, dünyanın gözü önünde her gün sokak ortasında yargısız infaz yapılmaktadır. Kudüs, ne zaman Müslümanlar tarafından yönetilse dünyaya huzur hâkim olmuştur. Şunu unutmamamız gerekir ki Kudüs kurtulursa Dünya kurtulur. Vaktiyle bir marangoz Mescid-i Aksa için minber yapmış. Herkes sormuş ‘bunu yaptın ama orası işgal altında kim götürecek’ diye. O da şöyle demiş ‘Benim elimden gelen minber yapmaktı, bende yaptım. Selahaddin’i Eyyubi’nin yaşı o sıralar çok küçüktü. Bu konuşmaya şahit olunca ben koyacağım bu minberi der. O Selahaddin büyür, Kudüs’ü fetheder, o minberi koyar.”
Hikmet BAŞAR