Cankurtaran mevkiinde orman katliamını engellemeye çalışan halka yönelik silahlı saldırı ve bu saldırıdan sağ kurtulan Dursun Ali Koyuncu’nun tutuklanma süreci, hukuk devleti ilkelerine aykırılıklar nedeniyle tartışılmaya devam ediyor. Reşit Kibar’ın yaşamını yitirdiği saldırının ardından başlatılan hukuki süreç, Artvin Halkevi yöneticisi Dursun Ali Koyuncu’nun tutuklanmasıyla birlikte derinleşti.

Artvin Cankurtaran’da Reşit Kibar’ın öldürüldüğü saldırıdan sağ kurtulan ve 7 Eylül’de tutuklanan Artvin Halkevi yöneticisi Dursun Ali Koyuncu hakkında hazırlanan iddianame Hopa 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunarak reddedildi.

İnşaat Mühendisleri Odası’ndan Yapısal Sorunlar Semineri İnşaat Mühendisleri Odası’ndan Yapısal Sorunlar Semineri

Hopa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin iddianameyi reddetme gerekçeleri şöyle:

 İsnat edilen suçların yoğunluğu Borçka’da iken soruşturma ve yargılamada Borçka Savcılığı ve mahkemelerinin yetkili olması,

 İddianamede mağdur olarak Artvin Orman Bölge Müdürü Sinan Özkaya, Borçka Kaymakamı Hakan Contarlı, Borçka Orman İşletme Müdürü Hasan Bacıoğlu’nun isimlerine yer verilmesine rağmen kimlik bilgilerine yer verilmediği gibi şikayet ve beyanlarına da başvurulmaması,

İddianamedeki olay anlatımı ile suç ve sevk maddeleri arasında çelişki olması,

Dursun Ali Koyuncu hakkında Borçka Orman İşletme Müdürlüğü çalışanlarına yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçu işlediği iddiasıyla cezalandırma istenmiş olsa da atılı suçun mağdurlarının açık bir şekilde tespit edilmemesi,

İsnat edilen suçlardan birinin başka bir soruşturmanın da konusu olması sebebiyle mükerrer soruşturma oluşturması.

Mahkeme, Borçka’daki olaylarla ilgili soruşturma yetkisinin Borçka Savcılığı’na ait olduğunu belirtti ve dosyayı iade etti.

Savcılık, eksiklikleri gidermeye çalışarak iddianameyi yeniden düzenledi ve Hopa Sulh Ceza Hakimliği’ne sundu. Ancak bu süreçte, Koyuncu’nun tutukluluğunun devamını gerekçesiz bir şekilde talep etti. Sulh Ceza Hakimliği de itirazları reddederek, Koyuncu’nun tutukluluğunun sürmesine karar verdi. Halkevleri Hukuk Dairesi, bu durumu eleştirerek, “Savcılık ve mahkeme süreci baştan sona hukuka aykırı” ifadelerini kullandı. Hukukçular, 82 gündür süren tutuklamanın siyasi baskı amacıyla sürdürüldüğünü savundu.

Halkevleri Hukuk Dairesi, bu sürece dair yaptığı açıklamada “savcılık iddianamesi tıpkı soruşturma aşamasındaki işlemler gibi baştan sona hukuka aykırıdır” dedi. Mahkemenin iddianameyi iade etmesine neden olan hukuka aykırılık durumlarının, savcılığın Koyuncu tutukluyken 82 gün boyunca kendi görevini yapmamasından kaynaklandığı ifade edildi.

Devamında ise şunlar söylendi:

“Bu soruşturma hukuki bir soruşturma değildir. Yaşamlarını ve ormanlarını savunan Cankurtaranlıların, Karadenizlilerinin haklı ve meşru direnişinin yargı ile bastırılması çabasından ibarettir. Savcılık iddianamedeki kimi eksikleri gidermeye çalışarak hızlıca yeniden iddianame düzenlemiştir. İddianame değerlendirme aşamasındadır. Ancak hukuk aykırı usullerle yürütülen, hukuka aykırı delillerle oluşturulan, Borçka’daki soruşturmalara rağmen mükerrer soruşturma niteliğinde olan iddianamenin düzelebilmesi mümkün değildir. İddianamede yer alan suçlamaların bir kısmı ile ilgili Borçka’da soruşturmalar devam etmektedir. Mahkemenin iade kararında belirttiği üzere suç olarak gösterilen eylemlerin yoğunluğu Borçka’dır. Hopa Savcılığı veya Hopa Mahkemeleri yetkili değildir. Savcılık Borçka Kaymakamı’nın ifadesini alma gereği dahi duymamıştır. Yani sonuç olarak yeniden düzenlenen iddianame pek çok hukuka aykırılık içermeye devam etmektedir. Ve en somut sonuç ise Dursun Ali Koyuncu’nun 82 gündür hukuka aykırı şekilde tutuklu olduğu; Reşit Kibar’ın katledilmesinden sorumlu olanların ise serbest dolaştığıdır.”

Halkevleri Hukuk Sekreteri Haktan Özkan, bu aşamada Koyuncu’nun derhal, duruşma beklenilmeden serbest bırakılması için hem gerekli itirazları yapacaklarını hem de tahliye taleplerini yineleyeceklerini ifade ederek şunları söyledi:

“Bu durum artık Dursun Ali Koyuncu’nun tutukluluğunun adli makamlarca sürdürüldüğünün en açık ispatıdır. Bizce de soruşturma savcısı yetkisizdir. Zaten herhangi bir suçu olmayan ve buna rağmen 81 gündür tutuklu yargılanan müvekkilimiz, sadece ifade özgürlüğünü kullanarak Reşit Kibar cinayetine ilişkin açıklama yapmıştır. Fakat esasında doğasına, ormanına, suyuna ve maden şirketinin yağma ve talanına karşı çıktığı için yargılanmaktadır. Mahkemenin yeni iddianameyi kabul edip etmeyeceğini bilmiyoruz. Ama bu aşamada müvekkilimizin derhal, duruşma beklenilmeden serbest bırakılması için hem gerekli itirazları hem de tahliye talebimizi yineleyeğiz. İtiraz ve taleplerimizin güçlendirilmesi için de tüm kamuoyunu destek olmaya, sesimize ses katmaya çağırıyoruz.”

Koyuncu'nun Tutukluluğu Hukuk Tartışması YaratıyorDursun Ali Koyuncu’nun hazırlanan iddianameye dair ilettiği mesajda şu ifadeler yer aldı:

“Tutuklandığım ilk günden beri söylüyoruz. Bugün de iddianameyi okuyunca çok iyi anlıyoruz ki, bu tutuklama süreci talimatla başlatılmıştır. İddianame de talimat üzerine hazırlanmıştır. Bu iddianame bir korku ve panik halinin iddianamesidir. Aynı zamanda çürümüş adalet sisteminin ifşasıdır. Bize gözdağı vermek, bizi susturmak istediler. Bugün uzayan tutukluluk süreci de bu gözdağı ve susturma politikasının bir sonucudur. Yargıyı sopa gibi kullanan iktidar, bu sefer bu sopayı “maden baronları” için kullanmak istiyor. Asla geri adım atmayacağız. Yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım, dostlarım, ailem ve avukatlarıma, bütün yaşam savunucularına teşekkür ederim. Asla yalnız değilim. Bu mücadelede çok büyük bedeller ödedik; Reşit abimizi kaybettik. Ama binlerce Reşit’in yanımızda olduğunu biliyorum. Kars’tan bütün yoldaşlarıma sevgi ve selam ederim. Mücadeleye devam!”

Koyuncu'nun Tutukluluğu Hukuk Tartışması Yaratıyor

Editör: ALİ ERAY ÇELİK