Seçim sürecinde “katılımcı demokrasi” anlayışı ve halk odaklı projeler inşa edeceğini anlatan Erdem, göreve geldikten sonra bu projeler için somut bir adım atmamış olmasıyla eleştirilerin hedefinde. Özellikle Kent Konseyi ve Halk Meclisi gibi katılımı artıracak platformlar, seçim öncesi vaat edilen projelerden yalnızca birkaçı.
Başkan Erdem, seçim öncesinde yayımladığı proje tanıtım kitapçığında Kent Konseyi’nin önemine vurgu yaparak, bu platformun şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımı güçlendireceğini belirtmişti. Kitapçıkta şu ifadeler yer alıyordu:
“Karar alma süreçlerine aktif katılım sağlanacak.”
“Sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği güçlenecek.”
“Kent yönetimi daha şeffaf ve hesap verebilir olacak.”
Ancak aradan geçen aylarda Kent Konseyi’nin kurulması yönünde herhangi bir girişim gözlemlenmedi. Bu durum, Erdem’in seçim sürecinde verdiği iddialı sözlerle mevcut eylemsizliği arasında derin bir tutarsızlık olduğunu gösteriyor.
Erdem’in 11 Mart’ta gundemartvin.com haber sitemize verdiği demeçte, Kent Konseyi’nin “kentin tüm renklerini ve unsurlarını barındırması” gerektiğini savunarak, “Daha demokratik ve eleştirel bir kent konseyi ile yönetimin kararlarında halkın ve kamunun lehine adımlar atılmasını sağlayacağız” ifadelerine yer vermesi, bugün gelinen noktada daha da dikkat çekici bir çelişkiye dönüşmüş durumda.
Halk Meclisi: Katılımcı Demokrasi Nerede?
Başkan Erdem’in proje kitapçığında detaylıca yer alan Halk Meclisi projesi de hayata geçirilmeyen vaatler arasında bulunuyor. Kitapçıkta, Halk Meclisi’nin alt bileşenleri olan Kadın Meclisi, Gençlik Meclisi ve Çocuk Meclisi’nin işlevlerinden bahsedilmişti:
Kadın Meclisi: Kadınların sorunlarına, taleplerine odaklanacak ve çözüm önerileri geliştirecek bir platform sunacak.
Gençlik Meclisi: Gençlere yönelik eğitim, kültür, sanat ve spor faaliyetlerinin yanı sıra sosyalleşme ve fikir alışverişi alanları sağlayacak.
Çocuk Meclisi: Çocukların şehirle ilgili sorunları ve taleplerini dile getirebileceği, çözüm önerileri geliştirebileceği bir ortam yaratacak.
Bu meclislerin, kadınların, gençlerin ve çocukların toplumsal yaşama daha fazla dahil olmalarını ve karar alma süreçlerinde söz sahibi olmalarını sağlaması hedefleniyordu. Ancak bu projelerden hiçbirinin hayata geçirilmemiş olması, Başkan Erdem’in “katılımcı demokrasi” anlayışına dair iddialarını boşa çıkarıyor.
Erdem, seçim öncesi yaptığı açıklamalarda önceki yönetim dönemlerinde Kent Konseyi oluşumlarına siyasi müdahalelerde bulunulduğunu ve bu yaklaşımın doğru olmadığını belirtmişti. Kent Konseyi’nin Artvin’in tüm bileşenlerini kapsayan bağımsız bir yapıya sahip olması gerektiğini vurgulamıştı. Ancak bugün gelinen noktada, Erdem yönetiminin bu konuda herhangi bir adım atmaması, önceki yönetimlerde de gözlemlenen “pasif kent konseyi” geleneğinin devamı niteliğinde görünüyor.
Erdem’in seçilmesinin ardından gerçekleştirilen Hüseyin Gür Konukevi’nin yeniden açılması, Atatepe Sosyal Tesisleri’nin canlandırılması ve mahallerde çocuk şenlikleri dışında seçim öncesi vaat edilen projelere yönelik hiçbir somut adım atılmadı.
Bilgehan Erdem’in, seçim sürecindeki umut dolu söylemlerine karşın, eylemsizliği ile halkın güvenini zedelediği bir gerçek. Özellikle Kent Konseyi ve Halk Meclisi projelerinin askıda kalması, Erdem’in katılımcı demokrasi vaadini yalnızca bir seçim propagandası malzemesi olarak kullandığı eleştirilerini beraberinde getiriyor.
Artvin halkı, başkanlık döneminin devamında Erdem’den verdiği vaatleri gerçekleştirmesini bekliyor. Ancak şu anki tablo, Erdem’in seçim öncesi söylediği “şeffaflık, katılımcılık ve hesap verebilirlik” vaatlerinden uzaklaştığını gösteriyor. Eğer bu projeler hayata geçirilmezse, Erdem’in “sözde” bir yönetim anlayışı sergilediği algısı daha da güçlenecek. Artvin halkı, yalnızca söylemlerin değil, somut adımların atılmasını bekliyor.