AKP iktidarının talan ve yıkım politikalarını hız kesmeden sürdürdüğünü belirten Eğitim Sen Artvin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Alev Hanoğlu, Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde kadın talepleri ayrı bir başlıkta ve gündemle ele alınması, mutabakat metninde de aynı şekilde tek başlık altında toplanması gerektiğini söyledi.
Kamu kurumların kapandığını, açıktan özelleştirilmemiş kurumlarda da güvencesiz ve parçalı istihdamla bir dönüşüme yol yapıldığını belirten Hanoğlu, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği bu koşullarda AKP/Saray iktidarının, milliyetçi, tekçi, dinci, muhafazakâr, neoliberal politikalarını sürdürmesinin bedelini en çok kadınlar ödüyor” dedi.
İş ve aile yaşamını uyumlaştırma propagandasıyla ev içi işler ve bakım emeği kadınların sırtına yüklendiğini belirten Hanoğlu, “Ataerki krizlerle, süregelen cinsiyetçi politikalarla, kadın ve LGBTİ+ düşmanı söylemlerle yaşam alanlarımızı daraltmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
LAİK BİLİMSEL DEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ
Artan kadın işsizliği, parçalı istihdamın örgütlülüğün önüne koyduğu engel, diğer yanda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan, 6284’ü rafa kaldırmanın telaşına düşen tek adam rejimi var olan eşitsizlikleri daha da büyüdüğünü belirten Hanoğlu, şiddet, taciz, mobbing ve ayrımcılıklar artarken kadını, çocuğu, LGBTİ+’ları erkek şiddetinin hedefi haline getirdiğini belirtti.
Her fırsatta toplumda kutuplaşmayı ve eşitsizliği kışkırtan tek adam rejimi eşitsizliklere çözüm üretmek yerine kız çocukların okullaşma oranının düşüklüğünü karma eğitime bağladığını belirten Hanoğlu, yoksulluğu, çocuk yaşta evlendirmeyi ve çocuk işçiliğini görmezden gelinerek sorunun kız okulları açılarak çözüleceğini düşündüklerini söyledi. Kadın emekçilerin kendi talepleri ile ayrı bir kadın gündemi oluşturmanın ne derece elzem olduğu belirten Hanoğlu “KESK’li kadınlar altı dönemdir yaptığımız gibi yaşamlarımıza, emeğimize, kimliğimize hep birlikte sahip çıkmaya, kadın temsilinin olduğu, kadın taleplerinin ayrı başlıkta görüşüldüğü bir masanın kurulması için mücadele etmeye çağırıyoruz. Kamu emekçisi kadınları taleplerimize sahip çıkmaya KESK’te örgütlenmeye, yıllardır yılmadan sürdüğümüz eşitlik, özgürlük, emek, barış, laiklik, demokrasi mücadelemizi birlikte yükseltmeye davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.
TALEPLERİMİZİ BİRLİKTE YÜKSELTMEYE ve HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ
Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı;
2024-2025 yılları için imzalanacak TİS sözleşmesinde yer almasını istediğimiz taleplerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz ve takipçisi olacağımızı belirtmek istiyoruz.
Grevli, gerçek bir toplu sözleşme yasası yapılmalı, kadınların görüşmelerde temsiliyeti sağlanmalıdır. TİS görüşmelerinde kadın talepleri ayrı bir başlıkta ve gündemle ele alınmalı, mutabakat metninde de aynı şekilde tek başlık altında toplanmalıdır.
Güvenceli, tam zamanlı hak kayıpları yaratmayan çalışma esas alınmalı, eşdeğer işe eşdeğer ücret politikası hayata geçirilerek parçalı istihdam politikalarından vazgeçilmelidir.
İktidarın kendi siyasi planlarına göre gece yarısı kararnameleriyle bir anda uygulamaya koyduğu OHAL/KHK’leri iptal edilmeli. KHK’lerle işten atılan kamu emekçileri tüm hakları ile birlikte görevlerine iade edilmelidir.
ILO standartları ve kamu emekçisi kadınların fiziksel ve sosyal koşulları dikkate alınarak, çalışan hamile kadına doğum öncesi 8 hafta, doğum sonrası 24 hafta olmak üzere en az 32 hafta ücretli doğum izni verilmelidir. Doğum sonrası ücretli-ücretsiz izin ile süt izni kullananlar sosyal ve özlük hak kaybı yaşamamalıdır.
İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iptal edilmeli, sözleşmenin etkin bir biçimde uygulanması sağlanmalıdır.
ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi imzalanmalıdır. Kadınlara ve LGBTİ+lara uygulanan ayrımcılık, fiziksel cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve taciz, sözlü sataşma, ısrarlı takip ve dijital taciz son bulmalı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir çalışma yaşamı ve ortamı sağlanmalıdır.
Mobbinge, şiddete, tacize ve istismara uğrayan kadın emekçilerin tayin ve yer değişikliği taleplerinin herhangi bir belge ibrazı istenmeksizin kabul edilmesi sağlanmalıdır.
Kamuda çalışan erkek emekçilerin kadınlara ve çocuklara dönük şiddet uyguladığının tespiti durumunda, olayın işyerinde geçip geçmemesine bakılmaksızın, adli soruşturmanın yanında etkin idari soruşturma da yürütülmelidir.
Çalışma yaşamında şiddet ve taciz aynı zamanda çalışanların sağlığı sorunu olarak görülmeli ve İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’nun çalışmalarının bir parçası haline getirilmelidir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddet ve tacizin önlenmesine yönelik eğitimler ve farkındalık çalışmaları kadınların ve LGBTİ+ bireylerin ihtiyaç duyabileceği sağlık ve/veya psikolojik destek kurul çalışmalarının parçası haline getirilmelidir.
8 Mart’ta tüm kamu çalışanı kadınların ücretli izinli sayılması için yasal düzenleme yapılmalıdır.
Kamu kreşleri yeniden açılmalıdır. Kadın erkek fark etmeksizin en az 50 çalışanın olduğu işyerlerinde, ücretsiz, nitelikli, anadilinde ve gerektiğinde 7/24 hizmet verecek, istihdam biçimine bakılmaksızın tüm çalışanların yararlanacağı kreşler açılmalıdır.
Nüfusu 50 bini geçen belediyelerde şiddete ve istismara uğrayan kadın ve çocuklar için sığınma evleri açılmalı, sığınma evlerinin uluslararası standartlara uygun hizmet verecek hale getirilmesi sağlanmalıdır. Bu hizmetlerden trans kadınların da yararlanması sağlanmalıdır.
Bütçe süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınmalıdır.
Kamuda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini ortadan kaldırmak ve kadınların yönetim düzeylerinde yer almalarını sağlamak için cinsiyet eşitliği sağlayan mekanizmalar uygulanmalıdır.
Eğitim alanında müfredat toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınarak düzenlenmeli, cinsiyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ayrımcılığının ortadan kalkması için okul öncesinden itibaren tüm kademelerde ve üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimi zorunlu ders olarak okutulmalıdır.
Tüm kamu kurumlarında yüzde üç engelli kotası hayata geçirilmeli, engelli kamu emekçileri içindeki kadın istihdamı arttırılmalıdır.
Eğitim alanında müfredat toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınarak yeniden düzenlensin, cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığının ortadan kalkması için okul öncesinden itibaren tüm kademelerde ve üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği zorunlu ders olarak okutulmalıdır.
Tüm kamu çalışanlarına yılda en az bir defa hizmet içi eğitim kapsamında toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verisin.
HPV aşısı (rahim ağzı kanser aşısı) ücretsiz olmalıdır ve özellikle risk grubundaki kadın emekçiler başta olmak üzere 26 yaşından büyük olsalar dahi tüm kadınlar açısından aşıya ulaşımın önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Talepleri halinde kadınlara regl dönemlerinde ayda 2 gün ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
Regl döneminde kullandığımız ürünlerdeki vergi kaldırılmalı, başta okullar olmak üzere tüm kamu kurumlarında ücretsiz ulaşılabilir olmalıdır.
Ali Eray ÇELİK