Güney ile Kuzey kutupları arasındaki asimetrik erime iklim değişikliğiyle bağlantılı Güney ile Kuzey kutupları arasındaki asimetrik erime iklim değişikliğiyle bağlantılı

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, son yıllarda kış aylarının sıcak geçtiğini ve Türkiye'yi çevreleyen denizlerde yüzeydeki ısınmanın derinlere yansıdığını söyledi.

Denizlerde son 40 yıldır ölçümler yaptıklarını anlatan Salihoğlu, elde ettikleri son bulgulara ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Aralık ayı ortalamaları artık Mersin ve İskenderun körfezlerinde 22 dereceleri buluyor, normalde 20 derece civarı olması gerekiyor. Marmara'da 2 dereceye yakın artışlar görmeye başladık. Bunda hem iklim değişikliğinin hem de endüstri faaliyetlerinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Karadeniz'in doğusuna gittiğimizde 2 dereceyi aşan, batısında 1,5 derecelik artışlar görüyoruz. Karadeniz ve Marmara'da mevsim normalleri 11 dereceyken, 13 derece seyrediyor. Ege Denizi'nin ortalamasında ise sıcaklık artışı 1,5 derece oldu, mevsim normalleri 17,5 dereceyken 19 dereceye çıktı."

Özellikle Akdeniz'de sıcaklık artışlarının ciddi boyutlara ulaştığına, Doğu Akdeniz'de artışların ortalama 2,5 dereceyi bulduğuna değinen Salihoğlu, Ege Denizi'nde de bugüne kadar hiç görülmemiş sıcaklıklar yaşandığını bildirdi.

Salihoğlu, "Saros Körfezi'nde 28 dereceyi gördük, Bodrum'da 27 derece sıcaklık vardı, bunlar yaz için rekordu. İzmir Körfezi'nde de anlık sıcaklıklar ciddi değerlere çıktı." dedi.

"Denizlerdeki koruma alanları yüzde 30 kadar artırılmalı"

Deniz suyu sıcaklıklarındaki artışın deniz ekosistemleri üzerinde olumsuz değişimlere neden olabileceğini, bu değişimlerin sadece doğal yaşamı değil, aynı zamanda insan faaliyetlerini de etkileyeceğini vurgulayan Salihoğlu, turizm faaliyetlerinin de etkilenecek sektörler arasında yer aldığını ifade etti.

Prof. Dr. Salihoğlu, şunları söyledi:

"Akdeniz ve Ege popüler yaz tatil destinasyonları ancak deniz suyu ısınmasının bu bölgeleri etkileyeceği konusunda ciddi endişeler var. İklim değişikliği etkisiyle deniz seviyelerindeki artış kıyı erozyonunu artıracak, ısınma, fırtınaların şiddetini artıracak, biyoçeşitlilik kaybı olacak ve turizm olumsuz etkilenecek. Bu nedenle turizm sektöründe çeşitliliğe ve sürdürülebilirliğe odaklanılması gerekiyor. Deniz bilimci olarak bir an önce denizlerdeki koruma alanlarının yüzde 30 kadar artırılması gerektiğini düşünüyorum."

"Turistik tesislerde tek kullanımlık plastikler yasaklanmalı"

Turistik aktivitelerin daha çevreci, iklime uyumlu, karbon sıfır hale gelmesi gerektiğinden otellerin yenilenebilir enerjiye bir an önce geçmelerinin ve kıyılar üzerindeki baskılarını azaltmalarının öneminden bahseden Salihoğlu, turistik tesislerde tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması gerektiğini dile getirdi.

Salihoğlu, Karadeniz'in zengin biyoçeşitliliği ve doğal güzelliklerinin turizm açısından büyük potansiyele sahip olduğunu belirterek, bunun değerlendirilmesi tavsiyesinde bulundu.

"Belki gelecekte hamsili pilavı göremeyeceğiz"

ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ekin Akoğlu, deniz suyundaki sıcaklık artışının, birçok deniz canlısı için olumsuz etkilere neden olduğunu, özellikle toksik türlerin artmasının balıkçılık ve turizm açısından ciddi riskler oluşturabileceğini kaydetti.

Son yıllarda yaz aylarında yoğun görülen denizanalarındaki artışın kirlilikle ilişkilendirilebileceği tespitini paylaşan Akoğlu, "Denize bırakılan atıklar ve aşırı bitkisel plankton büyümesi, denizanası popülasyonunu artırabilir. Bu durum, deniz turizmi için olumsuz bir etki oluşturabilir ve denizlerdeki ekosistemin dengesini bozabilir. Çözüm olarak, kirliliğin kontrol altına alınması ve sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarının hayata geçirilmesi önerilebilir." diye konuştu.

Denizlerdeki ısınmayla mücadelede çabaların küresel çapta olması ve tüm paydaşların işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğine işaret eden Akoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Gastronomi turizmi açısından yerel balık türlerinin korunması önemli. Yabancı türlerin yerel türler üzerindeki baskısının azaltılması ve geleneksel balık yemeklerinin devamlılığı sağlanmalı. Aksi takdirde yerel mutfak kültürü ve turizmi olumsuz etkilenebilir. Uskumru stoklarındaki azalmada bunu gördük, şimdi hamsinin üzerinde benzer bir baskı var. Belki gelecekte gastronomimizde önemli bir yeri olan hamsili pilavı göremeyeceğiz."

"Aşırı sıcak hava dalgaları turistlerin seyahat alışkanlıklarını değiştirebilir"

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, iklim değişikliğinin; küresel ölçekte sıcaklık artışı, deniz seviyesindeki yükselme, aşırı hava olayları ve kuraklık gibi bir dizi etkiyle birlikte seyahat ve turizm sektörünü önemli ölçüde etkilediğini belirtti.

Dünya genelinde, özellikle tropikal adalar ve kıyı bölgelerde deniz seviyesindeki yükselmenin altyapıya zarar verdiğini ve turizm tesislerini olumsuz etkilediğini aktaran Erenoğlu, Türkiye'nin sahip olduğu kıyı şeridinin, iklim değişikliğinin etkilerine karşı hassas konumda olduğunu bildirdi.

Erenoğlu, "Antalya, Muğla, İzmir gibi popüler turizm destinasyonları, iklim değişikliğinden kaynaklanan risklerle karşı karşıya. Özellikle yaz turizmi açısından deniz suyu sıcaklığındaki artışlar turistlerin deniz keyfini azaltabilir ve su sporlarına olan ilgiyi etkileyebilir. Ayrıca, aşırı sıcak hava dalgaları turistlerin seyahat alışkanlıklarını ve tercihlerini değiştirebilir." sözlerini sarf etti.

Bu olumsuzluklarla başa çıkabilmek için iklim değişikliğine dayanıklı turizm stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Erenoğlu, bu stratejileri sera gazı emisyonlarının azaltılması, enerji verimliliğinin artırılması, su tasarrufu önlemlerinin alınması ve sürdürülebilir turizm uygulamalarının teşvik edilmesi olarak sıraladı.

Erenoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sonuç olarak iklim değişikliğinin etkileri artıyor ve bu durum turizm sektörünün sürdürülebilirliği açısından ciddi tehdit oluşturuyor. Ancak uygun politika ve uygulamalarla turizm sektörü iklim değişikliğine uyum sağlayabilir ve çevresel olarak sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerleyebilir."

AA

Kaynak: aa