Yeşil Artvin Derneği, Erzincan iline bağlı İliç'te yığın liçi sahasında meydana gelen heyelan sonucunda yaşamlarını kaybeden maden emekçileri yanında, Fırat Havzasındaki doğal varlıkların bir ekokırımla karşı karşıya olduğunu belirterek Ekoloji Birliği tarafından başlatılan çağrı ile Artvin Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

Benzer felaketlerin Artvin’de işletilen çok sayıdaki maden sahasında da yaşanmaması için vahşi madenciliğin yasaklanması ve İliç'teki faciaya sebep olan firma ve ilgili kamu kurum çalışanlarının gerekli cezaları almalarının sağlanması için Yeşil Artvin Derneği, Hazır dilekçe örnekleri ile Artvin Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

Yeşil Artvin Derneği ayrıca Atatürkçü Düşünce Derneği ile birlikte Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid'in 4. kuşak torunu olan Orhan Osmanoğlu'nun kızı Berna Sultan Osmanoğlu’nun düğün töreninde nikah şahidi olan eski Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz’ı “Osmanlı’yı süren soysuzları lanetliyorum" sözleri nedeniyle Artvin Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu.

Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, suç duyurusu öncesi Artvin Adliyesi Önünde basın açıklamasında yaşanan bu felaket tüm uyarılara rağmen önlem alınmaması ve daha fazla kar için kapasite artışlarına göz yumulması, gerekli denetimin yapılmaması sebebiyle göz göre göre geldiğini söyledi.

Karahan gerçekleştirilen basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

“İktidar şirketler lehine maden kanununda değişiklikler yapma derdindeyken yaşanan bu facia maden yasasını şimdilik askıya aldırdı. Bu güne kadar çeşitli kanunlarda ve yönetmeliklerde yapılan değişiklikler sayesinde maden firmalarının istedikleri her yerde ve her şeye rağmen madencilik yapabilmelerinin önü açılmış ve adına “kamu yararı” denmişti.

10 milyon metreküp siyanür dahil ağır metal içerikli kimyasal atık işçilere mezar oldu. UYGAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, “Dünya literatüründe, maksimum 150 metre olan ‘liç yığını’nın burada 257 metreye ulaştığını tespit ettiklerini; Kontrol edilemeyen bir ‘liç yığınında su içeriğinin fazla olduğunu ve üretim sahasındaki patlamalara çok yakın yığıldığını, felaketin göz göre göre geldiğini” belirtiyor.

Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal ise “Siyanür dışında yüksek derecede tehlikeli toksik kimyasallar Fırat'a eninde sonunda karışacak: Uluslararası boyutta bir skandala doğru gidecek' diyor. Yaşanan felaketin ekolojik boyutunu ve halk sağlığı kısmını yönetemeyen iktidar krizi kendi adına yönetmeye çalışmaktadır. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski bakanı Murat Kurum daha da ileriye gitmiş ve “ÇED raporuyla heyelanın ne ilgisi var” “Faaliyet Raporunu biz vermiyoruz” gibi bakanlığın ve kendisinin sorumluluğunu yok sayan açıklamalarda bulunmuştur. Bu zihniyet Bursa Orhaneli’de, Eskişehir’de, Fatsa’da yeni oluşacak suç mahallilerinin de işaretini vermektedir. Her zaman dediğimiz gibi “Sistem değişmedikçe yaşadıklarımız yaşacaklarımızın teminatıdır” Bu sebeple tüm yurtta ekolojistler olarak firma yöneticileri, dönemin bakanı Murat Kurum, ilgili birim ve müdürlükler için suç duyurusunda bulunuyoruz. Birazdan konu ile ilgili dilekçemizi savcılığa teslim edeceğiz.

Tarihi Doğru Öğrenmenin Önemini Vurguladı Tarihi Doğru Öğrenmenin Önemini Vurguladı

Yeryüzünü yok oluşa sürükleyen, canlı yaşamını umursamayan sadece belli azınlığın çıkarı için hareket eden sistemin sonucudur İliç’te yaşananlar ve bu yaşananlar ilk değildi.

2021 yılında Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde, Yedikardeş köyü yakınlarında Yıldızlar Holding’e ait Nesko Maden’in işlettiği Kurşun, Çinko, Bakır Ocağı’nda yaşanan atık barajı duvarında çökme gerçekleşti. 4500 ton ağır metal içerikli kimyasal atık önce Darabul Deresi’ne ardından da Kelkit Vadisi’ne yayılarak Kılıçkaya Barajına ulaştı. 9 ay sonra 30 Ağustos 2022’de TEMA Vakfı tarafından alınan numunelerin analizinde görüldü ki, bakanlıkça yapılan tüm çalışmalara rağmen doğal varlıklar üzerindeki kirlilik sınır değerlerin altına indirilememiştir. Ağır metaller, limitlerin çok üzerindedir ve Yetişkinler için “dikkat çekici”, çocuklar için ise “yüksek kanser riski” söz konusudur.

Üstelik bölgedeki kirlilik ve kanser riski uzun yıllar boyunca devam edecek düzeydedir. TEMA’nın Şebinkarahisar’daki numunelerden elde ettiği analiz sonucu yaşanan felaketin yıllarca süren etkisini göz önüne sermiştir. Firmaya karşı ise çevre izin ve lisans belgesinin iptali ve idari para cezası gibi ceza bile sayılamayacak uygulamalar hayata geçirilmişti. 3 ay sonra ise sanki felaket yaşanmamış gibi firma tekrar çalışmaya başlamıştı. Şimdi Erzincan İliç’te de benzer şekilde süreç yaşanıyor. Firmanın Çevre İzin ve Lisans Belgesi’nin iptal edilmesi yeterli değildir.

İliç’te tüm madencilik faaliyetleri durdurulmalı maden derhal kapatılmalıdır. Kapatılacak madende çalışan işçilere emeklerinin sömürülmeyeceği yeni istihdam alanları yaratılmalıdır.

Etkin bir yargı süreci başlatılmalı, sadece şirket yetkilileri değil, işletme ve kapasite artırımına izin veren mülki amirler ve bürokratlar da yargılanmalıdır.

Vahşi madencilikten vaz geçilmeli; halkı ve ekosistemi önceleyen yasalar konmalıdır.”

Ali Eray ÇELİK

Editör: ALİ ERAY ÇELİK