Gençler, sosyal-kültürel aktivitelerin ve imkanların kısıtlığından yakınıyor.
Türkiye’nin en yaşlı şehirlerin arasında olan 169 bin 403 nüfuslu Artvin’de 30 yaşın altında olan insanların toplam sayısı ise 51 bin 653. Peki, Artvin gün geçtikçe neden yaşlanıyor? Eğitim hayatını tamamlayan Artvinli gençlerin memleketlerine dönmemeleri ve Artvin Çoruh Üniversitesi’ne okumaya gelen öğrencilerin ilk fırsatta Artvin’den ayrılmak istemeleri nedenler arasında yer alıyor.
Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde seçime gidiyor. 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan mahalli idari seçimlerinde il ve ilçelerde belediye başkanı, il genel meclis üyeleri ve belediye meclis üyeleri belirlenecek. Seçim yaklaşırken Artvin’de siyasi partiler ve bağımsız olarak seçime girecek olanlar çalışmalarına başladı. Yerel seçim öncesi gençler, Artvin’i www.gundemartvhttps://www.gundemartvin.com/in.com’a anlattı. Artvin’in sorunlarına değinen gençler, bağımsız adayların ve siyasi partilerin Artvin’de sosyal-kültürel aktivite ve imkanların kısıtlı olmasına çare olmalarını bekliyor.
19 Mayıs Üniversitesi Öğrencisi Aleyna Torun, Artvin’in kendisi için sıcak bir yuva ve güvende hissettiği bir şehir olduğunu belirterek, “Ben çocukluğumu, ortaokul ve lise zamanlarımı Artvin’de geçirdim fakat üniversite için başka bir şehre geldiğimde bazı şeyler fark ettim. Artvin’de çok küçük bir alanda çok kısıtlı imkanlarla hayatımızı devam ettiriyoruz. Her gün aynı mekanlarda saatlerimizi geçiriyoruz. Aktiviteler bakımdan insanların sosyalleşmesi, öğrenciyi eğlendirebilecek ve geliştirebilecek faaliyetler açısından oldukça yetersiz bir şehir. Harika bir şehir olmasına rağmen öğrenci yaşantısı insanların eğlenip güzel zaman geçirebilmesi kişinin kendini keşfetmesi ve geliştirebilmesi açısından çok yetersiz bir şehir” şeklinde konuştu.
Ailesinin işi gereği Eskişehir'e taşınan lise öğrencisi Ege Albayrak, şu ifadeleri kullandı;
“İki yıl içinde büyükşehir hayatını ve sunduğu imkanları fazlasıyla deneyimleme şansı elde ettim. Burada tanıştığım insanlara doğup büyüdüğüm toprakların daha çok güzel yanlarından bahsetsem de orada sürdüğümüz yaşamdan söz ettiğim zaman ‘’Siz orada nasıl sıkılmadan yaşıyorsunuz’’ gibi sorularla çok sık karşılaştım. İnanılmaz zengin bir doğal çevremiz olsa da biz gençler için sosyal ve kültürel aktivite ve imkanların da önemi tartışılamaz derecede.
Artvin’de evden dışarı çıkıp eğlenmek, kafanızı rahatlatmak ve en basitinden kaliteli vakit geçirmek istediğiniz zaman yapabilecekleriniz ne yazık ki bir elin parmaklarını geçmiyor. İmkanlar bu derece kısıtlı iken yöneticilerin bir sinemayı bile aktif hale getirmemesi, yıl içerisinde ve her yıl bir kere düzenlenen festivallerde bile bize kaliteli bir konseri çok görmesi, yapılmaya çalışılan kültürel faaliyetlerin yeteri kadar desteklememeleri şüphesiz biz gençler için yaşam şartları zaten zor olan memleketimizde şartları daha da zorlaştırmış ve bizi Artvin dışına itmiştir.
Sosyal ve kültürel alanlardaki bu eksikliklerin yanı sıra sağlık alanında da herhangi bir rahatsızlık durumunda farklı illerdeki hastane ve doktorlara başvurma zorunluluğu oldukça yorucu ve yıpratıcı bir süreçtir. Eğitim konusunda ise üniversite sınavına hazırlanan çoğu Artvinli gencin ortak hedefi; Bu eksikliklere ve imkansızlıklara daha fazla direnmek zorunda kalmamak için sınava girdiği ilk senesinde Artvin’den çıkıp, istediği şehirde, istediği üniversite ve bölüme yerleşmek. Eskişehir’den örnek vermem gerekirse, buradaki arkadaşlarımın ilk senesinden sınavı kazanma kaygısı, şehrin imkanları zaten yerinde ve yeterli olduğu için daha az ve doğal olarak bunun stresiyle boğuşmak zorunda kalmıyorlar. Şu an halihazırda tanıdığım üniversite okuyan veya bitirmiş ağabeylerim, ablalarım bu insanların neredeyse hiçbiri, buna ben de dahil, okurken ve okuduktan sonra iş hayatını ve gelecek yaşamını Artvin’de kurgulamıyor. Bunun ciddi bir problem olduğunu düşünüyorum. Bu noktada Vizontele filminden bir alıntı yapmak istiyorum:’’ İnsan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan... Ama biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen, burası Dünya'nın en güzel yeridir. Ama Dünya'nın en güzel yerini sevmezsen, orası Dünya'nın en güzel yeri değildir...’’ Daha önce de dediğimiz gibi bizler köklerimizle bağlı olduğumuz güzel memleketimizi, göğe komşu toprakları, Artvin’i çok seviyoruz fakat yaşamak istemiyoruz.”
Artvin’de yaşayan lise öğrencisi Efe Ayık, kendisini Artvin’de doğup büyüyen ve yaşamaya devam eden Artvin sevdalısı bir genç olarak tanımlıyor. Ayık, Artvin’i şu şekilde anlatıyor; “Türkiye’de yaşanabilecek nadir yerlerden olduğu halde, insanlar için bu kadar cazip bir şehir değil. Peki, bunun sebebi ne? Çok pahalı olan ulaşım, gezilecek ve görülecek yerlerin erişilmesinin nerdeyse imkansız olması, ulaşılabilecek yerlerin ise bakımsız ve yetersiz olması. Kimi olanakları ise direkt olarak kapatılıp yok edilmesi gibi sorunlar Artvin’i cazip hale getirmiyor. Ayrıca ben lise öğrencisi olarak eğitim hayatımı bitirdikten sonra Artvin’de mesleğimi nasıl geliştirebileceğim? Akademik olarak nasıl gelişeceğim? İş imkanı var mı? Bu gibi sorunlar bizi Artvin’den uzaklaştırıyor. Ama yetkilerin bu sorunları çözmelerini beklemekten ziyade biz gençlerin Artvin’e sahip çıkarak güzel şehrimizi yaşanılabilir hale getirebiliriz.”
Artvin Çoruh Üniversitesi Öğrencisi Uğurcan Ateş, Artvin’in yaşlılar için uygun bir şehir olduğunu ama gençlere göre bir şehir olmadığını belirterek “Artvin’e geldiğim iki sene oldu. Artvin genel olarak sakin bir şehir ama bazı konularda eksiklikleri var. Gençlere, üniversite öğrencilerine hitap edecek bir şehir değil. Büyük şehirlerde üniversite okuyan ya da yaşayan gençlere baktığımızda onların daha çok aktivite anlamında daha çok seçenekleri olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Artvin’de iş imkanı çok kısıtlı, üniversiteyi bitiren öğrenciler, iş bulma konusunda zorluk yaşıyor ve ya memleketlerine dönüyor ya da başka şehirlere yöneliyor” şeklinde konuştu.
Ali Eray ÇELİK