Eğitim Sen Artvin Şubesi 12. Olağan Genel Kurulu 25 Kasım Cumartesi (Bugün) günü saat 11.00’de Artvin Öğretmen Evi’nde başladı. 7 kişilik yönetim kurulu belirleneceği kongre İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşu ile başladı.
Kongreye Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçin, Artvin Baro Başkanı Ayla Varan, DİSK Artvin Şube Başkanı Selim Bilgin, SOL Parti Artvin İl Örgütü üyeleri, Halk Evleri üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Kongrenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş şu ifadeleri kullandı;
“AKP iktidarı kurulduğu günden bu yana din maskesi takmış piyasacı bir partidir. Emperyalistlerin proje iktidarıdır. 22 yıllık iktidarı süresince Cumhuriyetin yani Mustafa Kemal önderliğindeki kurucu iradenin yarattığı bütün değerleri yok etmek onların temel hedefleridir.
Devleti küçültme adı altında; kamuya ait ne varsa haraç-mezat satmışlardır. Bu sebepledir ki en ufak krizde ülke ekonomisi alt üst olmakta tabiî ki fatura da emekçilere yoksullara çıkarılmıştır.
Sivas kongresinde manda ve himayeciliği savunanlar bugün iktidardalar arkadaşlar.
İktidarın eğitim alanına yönelttiği ideolojik dinsel saldırılar sessizlikle savuşturulacak gibi değil ancak örgütsel ve toplumun her kesimini kapsayacak seferberlikle karşılanabilecek niteliktedir. MEB in yıllardır laiklik düşmanı dernek ve vakıflarla yaptığı protokoller aracılığı ile eğitimi tamamen dinselleştirmeyi hedeflemektedir.
Son olarak MEB, Diyanet, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ortaklaşa yaptıkları üçlü protokol marifeti ile ÇEDES ( Çevremi Seviyor Değerlerime Sahip Çıkıyorum) isimlendirilen dernek üzerinden; okullara ‘ manevi danışman’ olarak atadığı; imam, vaiz din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğretmenlerinin değerler eğitimi vermesi hedefleniyor.
Bu topraklarda laiklik düşmanları hiç bu kadar cüretkar olmamışlardı. ÇEDES projesi ile Türkiye Cumhuriyeti anayasasının değişmez maddelerinden biri olan laiklik açıktan hedef alınmıştır.
İşte tamda bu noktada yaşamın her alanında ortaklaşmak, birlikte mücadele etmek bu din tüccarlarının kirli işlerini açığa çıkararak geri püskürtmek hepimizin tarihi sorumluluğudur.
Eğitim-Sen tarihi fiili meşru mücadele tarihidir. Eğitim-Sen yaşamın her alanında toplumsal muhalefetin yanında olmuştur.
Savaşa karşı- Barışı Karanlığa karşı – Aydınlığı Gericiliğe karşı- Laikliği Emperyalizme karşı- Tam Bağımsızlığı Doğanın talanına karşı- yaşamı savunmuştur. Bu salonda olan herkes bu ülkenin ve çocuklarımızın geleceği için bedel ödemiş insanlardır. Cerattepe mücadelesinde tarih yazan Artvin halkının mücadele sembolü olan Yeşil Artvin Derneği’nin yanında olmak, bedel ödemek, bizlerin gururu ve madalyası olmuştur. Yaşasın Artvin halkının onurlu mücadelesi. Seçilmiş milletvekili aynı zamanda bir çevre aktivisti olan Can Atalay’a selam olsun. Bizleri ötekileştirmeye, üzerimize etiket yapıştırmaya çalışanlarla da mücadele ettik. Toplumu ilgilendiren hangi konu varsa insan onuruna yakışan tarafında olduk.
Dün 24 Kasım Öğretmenler Günüydü. Yılardır iktidarlar afaki nutuklarla öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal ve değerli olduğunu söylerler. Bizler mesleğimizin önemini en iyi bilenlerdeniz. Fakat şunun da farkındayız; gün geçtikçe daha da yoksullaşıyoruz.
Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli gibi çalışma statüsü farklılıkları üzerinden çalıştırılan, başöğretmen, uzman öğretmen gibi yapay ayrımlar üzerinden ayrıştırılan, ihtiyaç olduğu halde ataması yapılmayarak işsiz bırakılan öğretmenlerin saygınlığı ciddi anlamda aşındırılmış, öğretmen emeği hızla değersizleştirilmiştir.
Türkiye’de görev yapan eğitim ve bilim emekçileri, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda yer almayı sürdürmektedir. Siyasi iktidar yıllardır “bütçeden aslan payını eğitime ayırdıklarını” iddia etse de yüz binlerce eğitim emekçisi açlık sınırına yakın, ücretle geçinmeye çalışmaktadır.
Türkiye ekonomisinde son yıllarda, özellikle geçtiğimiz yıllar içinde yaşananlar, döviz kurları ve altın fiyatlarındaki ani yükselişler ve TL’deki değer kaybı, resmi enflasyonun yükselmeye devam etmesi vb. gibi nedenler, sayıları bir milyonu geçen eğitim ve bilim emekçisinin çalışma ve yaşam koşullarını ciddi anlamda olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir.
Eğitim emekçileri gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl, bir önceki yılı mumla arar hale getirilmiştir. Eğitim, öğretim ve bilim hizmeti alanında yıllardır büyük bir özveriyle görev yapan idari ve teknik personel, memur ve yardımcı hizmetler sınıfında çalışan eğitim emekçilerinin durumu çok daha vahimdir. Eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde büyük emekleri olan, ancak diğer eğitim emekçileri ile eşit haklara sahip olmayan arkadaşlarımız, kendilerine yüklenen her türlü angaryayı tartışmasız yerine getirmek zorunda bırakılmaktadır.
Dünyanın her yerinde eğitim emekçileri hükümetlere değil; öncelikle öğrencilerine ve halka karşı sorumludur. İktidarın öğretmenlik mesleğini değersizleştiren, eşit işe eşit ücret ilkesini yok sayan tüm dayatmacı politika ve uygulamalara rağmen hükümetin değil, halkın öğretmenleri olmanın bilinciyle hareket etmeyi sürdüreceğiz bilinmelidir.
Öğretmenlerin her türlü otoriteye koşulsuz itaat eden ‘hükümet memurları’ haline getirilmek istenmesine, kariyer basamakları üzerinden bölünmesine, öğretmen ve eğitim yöneticileri atamalarının ‘siyasi torpil’ gölgesinde yapılmasına itiraz ediyoruz.
Sadece öğretmenlerin değil, kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; tamamen hukuksuz ve siyasi kararlarla ihraç edilen, hakkını aradığı için sürgün ve soruşturmalara maruz kalan bütün eğitim ve bilim emekçilerinin ekonomik, sosyal ve özlük sorunlarına çözüm üretilmelidir.
Eğitim Sen olarak, bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın, eğitim ve bilim emekçilerinin örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor; haklarımız ve geleceğimiz için bütün eğitim ve bilim emekçilerini ortak talepler etrafında birleşmeye ve birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.”
Ali Eray ÇELİK