Eğitim Sen Artvin Şubesi, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü vesilesiyle bir basın açıklaması yaparak hem kutlama mesajı verdi hem de eğitim ve bilim emekçilerinin haklarını savunmaya yönelik mücadeleye vurgu yaptı.
Dünya genelinde eğitim emekçileri için önemli bir gün olan 5 Ekim, 1966 yılında Paris’te düzenlenen bir hükümetler arası özel konferansta kabul edilen “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi” ile anlam kazandı. UNESCO ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), bu tarihi belgeye dayanarak 1994 yılında 5 Ekim’i Dünya Öğretmenler Günü ilan etti.
Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş, 5 Ekim’in sadece bir kutlama günü olmadığını, aynı zamanda öğretmenlerin haklarını savunmak için uluslararası bir mücadele günü olduğunu belirtti. Gümüş, yaptığı açıklamada, "Öğretmenlerin uluslararası birlik ve dayanışma gününde, Türkiye’de eğitim emekçilerinin karşı karşıya olduğu baskılara ve ekonomik zorluklara karşı mücadelemizi sürdürüyoruz" dedi. Ayrıca, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik itirazlarını dile getirdi.
Eğitim Sen, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun öğretmenlerin haklarını koruyamadığını ve mesleği zayıflattığını vurguladı. Gümüş, kanunun öğretmenlik mesleğini tanımlamadığını, öğretmenlerin sosyal haklarını ve mesleki güvencelerini görmezden geldiğini belirterek, "Bu kanun, öğretmenlerin sorunlarını çözmekten çok uzak" dedi. Ayrıca sözleşmeli ve ücretli öğretmen istihdamının artmasına da karşı olduklarını ifade etti.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında basın metnini okuyan Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş şu ifadeleri okudu;
“Türkiye, ekonomik kriz altında “geçinemeyen”, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü üzerindeki baskılar yüzünden “nefes alamayan”, ücretli ve sözleşmeli öğretmen istihdamıyla güvencesizliğin tehdidi altında yaşayan, özel sektörde ağır sömürü koşullarında çalıştırılan öğretmenler ve eğitime destek emekçileri, sorunlarının çözülmesini beklerken karşılarında yeniden eğitimde hiç bir sorunu çözmeyen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu bulmuştur.
Öğretmenlik Mesleği Kanunu teklifi ile ilgili itirazlarımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz. Kanuna dair temel itirazlarımız şu şekildedir;
Meslek Kanunu Tanımı Yanıltıcıdır: Bu kanun teklifi, öğretmenlik mesleğini tanımlamıyor; bir meslek kanunu niteliği taşımıyor. Öğretmenliğin temel özellikleri, görev ve sorumluluklar, mesleki haklar, sosyal haklar, örgütlenme özgürlükleri gibi konular hiçbir şekilde kapsamda yer almıyor.
Anayasa Mahkemesi Kararları Göz Ardı Edilmiştir: Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükümler yeniden düzenlenmeden teklifte yer alıyor. Özellikle aday öğretmenlik süreci, bu sefer hazırlık eğitimi adı altında güvencesiz bir hale getirilmiştir.
Unvan Ayrımı Kabul Edilemez: Uzman öğretmen ve başöğretmen unvanları, görevde herhangi bir yetki farklılaştırması olmadan korunmuştur. Meslek kıdemi esas alınarak yapılan ücret düzenlemesi, tüm öğretmenlere unvan şartı aranmaksızın verilmelidir.
Eğitim Fakülteleri Suçlanıyor: Kanun teklifine göre Millî Eğitim Bakanlığı başarılı, eğitim fakülteleri ise başarısız olarak gösterilmektedir. Bu gerçek dışı bir iddiadır ve öğretmen yetiştiren kurumların itibarını zedelemektedir.
Öğretmenlik Mesleğini Güçlendirmiyor, Aksine Zayıflatıyor: Kanun teklifi, öğretmenleri otoriteye uygun şekilde seçmeyi amaçlamaktadır. Bu anlayış, öğretmenleri güçlendirmeyi değil, tam tersine zayıflatmayı hedeflemektedir.
Mesleki Güvence Yok, Güvencesiz İstihdam Var: Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam biçimleri bu kanun teklifiyle daha da yaygınlaştırılmakta, hazırlık eğitimi adı altında yeni bir güvencesizlik basamağı eklenmektedir.
Öğretmen Yetiştirme Sistemi Değiştiriliyor: Kanun teklifi, öğretmen yetiştirme sürecinde ciddi bir değişimi içeriyor. Öğretmenlik lisans eğitimi üzerine kısa süreli bir eğitimle mesleği kazanma öngörülüyor, bu da öğretmenliğin niteliğini düşürecektir.
Öğretmenlerin Hakları Görmezden Gelinmiştir: Bu kanun teklifinde öğretmenin hakları yoktur. Görev ve sorumluluklar detaylandırılırken, öğretmenin sosyal hakları, kürsü dokunulmazlığı, dinlenme ve tatil hakları gibi konular yok sayılmıştır.
Milli Eğitim Akademisi’ni Kabul Etmiyoruz: Öğretmenlik, öğretmen yetiştiren kurumlarda edinilen beceri ve bilgiye dayalı bir uzmanlık mesleğidir. Öğretmenlik mesleğini, sadece MEB’in belirleyeceği hazırlık eğitimine dayandıran bu anlayışı reddediyoruz.
Bu gerekçelerle bizler eğitim alanında örgütlü sendikalar olarak, yeniden TBMM gündemine getirilecek olan kanun teklifine itiraz ediyoruz.
Unvanlarda ayrıştırmayı kabul etmiyoruz! Kıdem yılına göre tüm öğretmenlere ödemeler yapılmalı, bu ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
Milli Eğitim Akademisi’ni kabul etmiyoruz! Öğretmenlik diploması esastır, başka bir yapıya ihtiyaç yoktur.
ÇEDES gibi protokollerle öğretmenlik mesleği dışında bizlere dayatılan görevleri kabul etmiyoruz! Öğretmenler kanunda belirtilen asli görevlerini yapmalı, kanunlarda açıkça yazdığı gibi okullarda öğretmenler dışında hiç kimse eğitim öğretim hizmeti vermemelidir.
Disiplin hükümleriyle baskılanmak istemiyoruz! Haklarımızı kısıtlayan ve bizleri keyfi ceza uygulamalarıyla baş başa bırakacak olan her türlü düzenlemeye karşıyız.
Özel sektör öğretmenlerinin ücretleri güvence altına alınmalıdır! Taban maaş yasasıyla, kamu-özel farkı ortadan kaldırılmalıdır.
Güvencesiz istihdamı reddediyoruz! Ücretli, sözleşmeli değil, kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır.
Meslek Kanunu’nda haklarımız ve taleplerimiz olmalıdır! Bu teklif, sadece görev ve sorumluluklardan bahsederken, öğretmenin haklarını ve taleplerini görmezden geliyor.
ÖMK kanun taslağı gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği açısından meslek kanunu olmaktan çok uzaktır. Öğretmenlik mesleği gibi 17 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonun üzerindeki öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını böylesine sığ ve dar bir çerçevede düzenlemekte ısrar etmek doğru değildir.
Eğitim Sen olarak, bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik, örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor, yaşadığımız tüm baskılara ve olumsuzluklara rağmen bütün öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü kutlu olsun.
Son olarak Artvin’de yaşanan doğa ve yaşam alanı mücadelesine dönük sözlerimizi söylemek istiyoruz. Artvin halkı 30 yıldır Cerattepe’de madencilik yapılmasın, Artvin’de yaşam bitmesin diye mücadele ediyor. Cerattepe’de madencilik yapılamayacağına dair anayasa mahkemesi kararının olduğu halde Cengiz Holding yeniden ÇED sürecini başlatmıştır. Eğitim Sen olarak tıpkı son 30 yıldır yaptığımız gibi yine yaşam alanlarımızı ve doğamızı koruma mücadelesinin en ön safında olacağız.”