İstanbul Alibeyköy'de Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Oktugan’ın 5 ay önce uzaklaştırma cezası almış bir öğrenci tarafından silahla vurulmasının ardından yaşamını yitirmesi olayından sonra eğitim sendikaları tepkilerini iş bırakarak gösterdi.
Eyüpsultan ilçesine bağlı Alibeyköy semtinde dün sabah saatlerinde yaşanan olayda Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Oktugan (74), 5 ay önce uzaklaştırma cezası alan 18 yaşındaki Y.K. tarafından odasında silahla vurularak ağır yaralanmış, hastaneye kaldırılan Oktugan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.
Eğitim Sen Artvin Şubesi, 10 Mayıs Cuma günü iş bıraktı. Saat 11.00’de Kapalı Otopark önünde basın açıklaması gerçekleştiren Eğitim Senliler, şiddetin hedefi olan bir meslektaşlarını daha kaybettiklerini belirterek “Okulda şiddet sona ermeli, can güvenliğimiz sağlanmalıdır” dedi.
Toplum olarak hayatın her aşamasında evde, sokakta, iş yerlerinde her gün şiddetin okullarda da yaşanmaya başlaması nedeniyle çok sayıda öğretmenlerin şiddetin hedefi haline gelmesine neden olduğunu söyleyen Eğitim Senliler, “Yıllardır yaptığımız tüm uyarılara rağmen alınmayan önlemler nedeniyle 40 yılını çocukların eğitimine adamış bir öğretmen arkadaşımızı, maalesef bakanlığın ideolojik örgütlenme alanına çevirdiği, yapboz tahtasına dönüştürdüğü eğitim politikalarının sonucu olarak kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Basın metnini Eğitim Sen Artvin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Alev Hanoğlu Erdem, “okullarda yaşanan şiddetin sona ermesini ve can güvenliğimizin sağlanmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
Okullarda şiddet sıkça gündeme gelmesinde Milli Eğitim Bakanlığı, tüm yetkililerin ve toplumun tüm kesimlerin sorumluluğu olduğunu belirten Erdem, “Bir öğretmen öldürüldü. Bir öğretmen okulda öldürüldü. Bir öğretmen öğrencisi tarafından okulda öldürüldü.” Bu cümle biz öğretmenler için bir çocuğun annesini ya da babasını evinde öldürmesiyle eşdeğer bir cümledir ve bir çocuğun bir katile dönüştüğü yola dizilen taşlar irdelenmeden, ortadan kaldırılmadan sorunun çözümü mümkün değildir” dedi.
Ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir öğretmenin hayattan ve öğrencilerinden koparan ne öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgili olmadığını aktaran Erdem, “Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur” ifadelerini kullandı.
Öğretmenleri hedef haline getirenlerin her fırsatta öğretmenliği küçümseyenler ve itibarsızlaştıranlar olduğunu belirten Erdem, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in İbrahim öğretmenimizin cenazesine dahi katılmaması bakanlığın öğretmenine verdiği değerin en açık göstergesidir” dedi.
Eğitim ulusal bir konu olduğunu ve eğitim-öğretimde yaşanan sorunlara ancak ulusal ölçekte bütün paydaşların katkı sağlamasıyla çözüm bulabileceğini belirten Erdem, “Apar topar Öğretmene şiddetle ilgili açıklamalar yapıp inandırıcılıktan uzak üzüntü cümleleri kuranların aslında neleri saklamak istediklerinin farkındayız. Mesela bahsi geçen öğrencinin normal şartlarda psikolojik desteğe yönlendirilip örgün eğitimden uzak tutulması gerekirken özel okula kabul edilmesi, lise öğrencisinin istediği zaman bir silah alabilmesi, uyum programları olmadan yabancı uyruklu öğrencilerin doğrudan örgün eğitime alınması gibi sorulardan kaçınıldığı için mi bu telaş? Ya da özellikle son bir yılda artan şiddet olaylarına karşı ciddi bir yaptırım uygulanmaması mı” ifadelerini kullandı.
Eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gitmesinin engellenmesi için sendikanın taleplerini açıklayan Erdem şu ifadeleri kullandı;
“Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler ortaya çıkarılmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır.
Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır.
Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır.
Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.
Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK’ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır.
İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam dersleri içeren öğretim programları hazırlanmalıdır.
Okullar toplumun aynası ve yansımasıdır, gerek sosyal yapıdaki değişim gerekse ekonomik koşulların sonuçlarını en net gören kesim biz öğretmenleriz ve üzülerek, korkarak söylemek istiyoruz ki acil eylem planları oluşturulmazsa bu sorunlar çığ gibi büyüyerek geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracaktır. Öğretmene şiddet sadece öğretmene şiddet değildir, yaşananların benzerini öğrencilerimizin, velilerimizin yaşamayacağını kimse garanti edemez.
Eğitim Sen olarak İbrahim Oktugan öğretmenimizin ailesi başta olmak üzere tüm meslektaşlarımıza ve eğitim camiasına başsağlığı diliyor, okullarda yaşanan şiddetin sona ermesini ve can güvenliğimizin sağlanmasını talep ediyoruz.”