Borçka Cankurtaran mevkiinde Orman Alanı Projesine karşı çıkan köylülere yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırıda hayatını kaybeden Reşit Kibar için Bursa’da basın açıklaması gerçekleşti.
Bursa Kent Meydanında gerçekleşen basın açıklamasında vatandaşlar “Her yer Hopa her yer direniş” sloganları atarak Bursa’nın Artvin’in yanında olduğunu ve gerçekleşen mücadelede yanlarında olduklarına vurgu yapıldı.
Ahmet Keskin tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; “3 Eylül Salı sabah saatlerinde Artvin’in Hopa ilçesi Cankurtaran Mevkiinde devleti 600 milyon zarara uğratması ile tanınan EFOR maden şirketinin sahibinin diğer şirketi olan Yapı-Soy Beton’un ormanlara yönelik saldırısı ve ağaç kesim işlemlerine başlamasını engellemeye çalışan halka karşı silahlı saldırıda bulunulmuştur. Ormanına, ağacına, deresine suyuna sahip çıkan halka ateş açılmıştır. Yapı Soy Beton şirketinin yöneticisinin şirket adına kayıtlı silahıyla şirket çalışanı resme bir katliam gerçekleştirmiştir. Açılan ateş sonucunda Reşit Kibar hayatını kaybederken bölge halkından Ersan Koyuncu ve Gökhan Koyuncu’da yaralanmıştır. Reşit Kibar, topraklarının rant uğruna satılmasına, ormanlarının talan edilmesine karşı direnen iradenin, Cankurtaran köyü direnişinin bir temsilidir. Onurlu mücadelesini, her şehirde, uğruna direndiğimiz topraklardan, Artvin'den, Uludağ’dan, Akbelen'den, Kazdağları'ndan Nilüfer Çayı Temiz Aksın Mücadelesinden, Eymir Köyü Direnişinden ve nicelerinden tanıyoruz. Olayın bu aşamaya gelmesinin sorumlularını da tanıyoruz. Yaşanan cinayetten önce, ormanlarının yok edilmesine direnen köylü, hukuk yoluyla yapılabilecek her şeyi yaptı. Parayla tetikçi tutulduğu ihbar edildi. Defalarca dilekçeyle suç duyurusunda bulunuldu. Köy muhtarının tehdit edildiği bildirildi. Fakat bunların hiçbiri, bağıra bağıra gelen cinayeti durduramadı.
Tüm bu yaşananlar iktidar ve sermayenin kar hırsının bir sonucudur. Bu kar hırsıyla yıllardır ormanlarımıza derelerimize, vadilerimize saldıran sermaye, doğamızı katlettiği gibi canlarımızı da almaktadır. AKP iktidarının talan ve yağma politikalarının bir sonucu olarak yaşam alanlarımızı yok etmek isteyen sermaye doğayı ve yaşamı savunan köylüleri gözaltılar, tutuklamalar ve tehditlerle yıldırmaya çalışmış, yıldıramadığını anlayınca da doğrudan hedef gözeterek silahlı saldırılarla mücadelemizi geriletmeye çalışmaktadır. Bu saldırı ilk değil, son olacak gibi de görünmüyor. 2011'de yine Hopa’da doğasını ve yaşam alanını savunduğu için katledilen Metin Lokumcu'nun, 2017 yılında Finike’de ormanları yok eden mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadele sonucunda katledilen Ali Ulvi- Aysin Büyüknohutçu’nun deliller ortada iken bir türlü sonuçlanmayan dava süreçleri devam ederken, şimdi yine Hopa’dan açık bir cinayet haberiyle sarsıldık. Bu talan ve yağmanın kimlerin çıkarını gözeterek, hangi amaçla yapıldığını çok iyi biliyoruz. Artvin'de Cerattepenin kalbini söken, İşkencedere vadisini talana açan, Akbelen'i yağmalayan, Heslerle derelerimizi kurutan, maden faaliyetleri ile sularımızı zehirleyip, yaşam alanlarımızla beraber yaşam hakkımızı da elimizden alan çetelerin ve yağmacıların karlarına kar katması için yapılan tüm bu saldırıların önü iktidar tarafından açılmaktadır. Haberlerden sadece tetikçinin tutuklandığını, silahın sahibinin ise serbest bırakıldığını öğrendik. Ali Ulvi-Ayşin Büyüknohutçu cinayetinden de biliyoruz ki bu tür girişimler asıl azmettiriciyi örtbas etme ve koruma girişimleridir. Sadece tetikçi değil, cinayet işlenen silahın sahibi ve firmanın sahipleri, onları siyasi himayesini sağlayan Artvin’de, Artvin halkına karşı, beşli çeteden ve ardıllarından yana olanlar esas suçlulardır ve hesap vermelidirler.
Ormanlarımızı, vadilerimizi, derelerimizi, topraklarımızı, maden şirketlerine, yağmacılara, talancılara ve AKP'ye teslim etmeyecek, sermayenin saldırısına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu mücadelede katledilen bütün arkadaşlarımızın bütün çevre savunucularının hesabını hem AKP'den hem de şirketlerinden soracağız. Hem yaşam alanlarımızı kar uğruna talan edip hem de doğasını korumak isteyen halkın, yaşam savunucularının üzerine ateş açarak katleden çeteler bilsin ki; bu memleketin hiçbir yerinde eksilmeyecek, dünden daha güçlü ve daha kararlı bir şekilde karşılarında duracağız. Biliyoruz ki Hopa halkı, Artvin halkı Reşit’in mücadelesini omuzlayacak ve yurdun cennet köşelerinden biri olan Artvin’i korumaya devam edecek. Bursa’da yaşayan Artvinlilerin de bir gözü, bir kulağı hep Reşit’in miras bıraktığı mücadelede olacak. Reşit Kibar sadece Cankurtaran’ı savunmak için orada değildi. Uludağ’ı da savunuyordu. Eymir Köyünü de savunuyordu. Nilüfer Çayının toprağını zehirlediği Bursa’nın hakkını da savunuyordu. Reşit Kibar o ormanda, yaşadığımız dünyayı kendi türümüzün en azgın, en zararlı kısmına karşı canı pahasına koruyordu. Reşit, insanlığın yüz karalarına karşı insan olmanın gereğini yaptı. Biz de Bursa halkı olarak Reşit’in mücadelesini savunmaya devam edeceğiz. Katillerin güvendiği siyasi iktidar ve onun işbirlikçilerini, şirketlerini, iş makinalarını, silahlarını yaşam alanlarımızdan def edinceye kadar mücadelemiz devam edecek. Reşit Kibar yoldaşımızın yiğitliği, cesareti, fedakarlığı her birimize örnek olacak. Direne direne kazanacağız.”