Bu akşam saat 20.30’da yapılması planlanan açık oturum programının iptal edilmesi üzerine AK Parti Borçka İlçe Başkanı Ahmet Alpaydın, yazılı bir açıklama yayımlayarak kamuoyunu bilgilendirdi. Alpaydın, Borçka Belediye Başkanı’nın programa katılmamasını eleştirerek kamuoyuna yönelik önemli iddialarda bulundu.
Açıklamasında Borçka halkının hizmet beklediğine dikkat çeken Alpaydın, belediye ile parti arasında son dönemde yaşanan karşılıklı açıklamaların vatandaşları yorduğunu ifade etti. Alpaydın, “Son zamanlarda belediye başkanı ile partimiz arasında gerçekleşen karşılıklı basın açıklamalarımızdan rahatsızlık duyduğunuzun ve artık hizmet beklediğinizin farkındayız. Fakat kamuoyu önünde tarafsız bir moderatör eşliğinde karşılıklı konuşma davetimize icabet etmeyen belediye başkanımız tek icraatı olan partimizi ve devletimizi suçlayıcı basın açıklamalarına devam ettiğinden dolayı biz de tüm süreci sonlandıracak detaylı açıklamalarımızı siz değerli hemşehrilerimizle paylaşıyor bundan sonraki süreci sizlerin vicdanına bırakıyoruz” dedi.
Belediye Başkanı'nın sıkça dile getirdiği İller Bankası kesintileri iddialarına ilişkin de açıklama yapan Alpaydın, "Sayın başkandan rakamsal verilerle açıklama bekliyoruz. Gelen miktar ne kadar, kesinti ne kadar? Hangi kalemlere harcandı?" sorularını yöneltti. AK Partili belediyelere pozitif ayrımcılık yapıldığı yönündeki iddiaları da yalanlayan Alpaydın, Ardanuç Belediyesi'ne ait kesinti verilerini kamuoyuyla paylaştıklarını söyledi. Alpaydın, “Bugün bu yazımızla belediye başkanımızın sıkça dile getirdiği ve adeta bir kalkan gibi kullandığı bir konuya açıklık getirmek istiyoruz: "İller Bankası'ndan gelen paraların kısıtlandığı" iddiası. Evet, biliyoruz ki merkezi idareden gelen kaynaklar, belediyeler için önemli bir yer tutar. Ancak sizlere sormak istiyoruz, bir belediye başkanının tek icraatı, bu kaynakların kısıtlandığından şikayet etmek mi olmalıdır? Sayın başkandan rakamsal verileri paylaşmasını talep ediyoruz. İller bankasından gelen parasal miktar ne kadardır? Kesinti miktarı ne kadardır? Kesinti yapılmayan kısmı nerelere harcamaktadır? İddia ettiği gibi hükümet tarafından pozitif ayrımcılığa uğrayan ak partili belediyelere kesinti ne kadar yapılmaktadır? Ak partili belediyelere kesinti yapılmadığını ispat edebilecek midir? Tüm bu sorulara rakamsal verilerle cevap verilmemesi bugüne kadar iddia edilen tüm hususların bahane olduğunu dogrulayacaktır. Belediye başkanımızın görevi, mazeret üretmek değil, çözüm üretmektir. İller Bankası'ndan gelen para azaldıysa, bu durum bir felaket senaryosu değil, aksine yaratıcılığınızı ve alternatif kaynaklarınızı devreye sokmanız gerektiğinin bir işaretidir. Başka belediyeler, daha kısıtlı imkanlarla bile nasıl projeler üretiyor, nasıl hizmetler sunuyor? Bunu sorgulamak zorundayız.
Bir belediye başkanı, sadece merkezi bütçeden gelen parayla değil, aynı zamanda belediyenin kendi öz kaynaklarını geliştirerek, yatırımcı çekerek, uluslararası fonlara başvurarak ve en önemlisi mevcut kaynakları verimli ve şeffaf bir şekilde kullanarak hizmet üretir. Bizim belediyemizde ise ne yazık ki bu adımların yeterince atılmadığını, kaynakların doğru yönetilmediğini ve halkın önceliklerinin göz ardı edildiğini görüyoruz. Belediye başkanımız sürekli "para yok" derken, acaba kendi döneminde yapılan gereksiz harcamaları, şeffaf olmayan ihaleleri ve önceliklendirme hatalarını hiç sorguluyor mu? Asıl kaynak kısıtlaması, belki de bu savurganlık ve plansızlık yüzünden yaşanmaktadır. Değerli Borçkalılar, bizim belediye başkanından beklentimiz, elinde internetten alınmış süslü cümlelerin yer aldığı kağıtları okuyarak sürekli şikayet etmek değil, somut projelerle, vizyoner adımlarla ve halkın dertlerine derman olan çözümlerle karşımıza gelmesidir. Biz, bu şehrin potansiyeline inanıyoruz. Bu şehir, sadece İller Bankası'ndan gelecek parayla değil, kendi dinamikleriyle de gelişebilecek güce sahiptir” dedi.
“830 Günde Hangi Sözünüzü Tuttunuz?”
Başkan Alpaydın, Belediye Başkanı’nın seçim vaatlerini de hatırlatarak, halk fırını, meydan düzenlemesi, otopark projeleri, alt yapı çalışmaları gibi vaatlerin hiçbirinin hayata geçirilmediğini ifade etti. Alpaydın, “Sayın başkan ak partinin verdiği sözleri yerine getirmediğini iddia etmektedir. Bizim siyaset anlayışımızda verilen söz senettir. 20 yılı aşkın iktidardaki siyasi geçmişimiz de bu durumun ispatıdır. Bugüne kadar bu partinin vatandaşlarına söz verip de yapamadığı bir icraat olmamıştır. Sabırla beklenmesi halinde görülecektir ki milletvekilimizin görev süresi bitmeden Borçkaya dogalgaz gelecek, macahel tünelinde sondaj çalışmaları tamamlanacak, güreşen köprüsü bitme noktasına gelecek, adliye yapılacaktır. Bizler mazeret üretmiyor hizmet yapmaya çalışıyoruz. Siz geçmiş döneminizde meydandaki kaldırımlara mermer döşemekten başka bir icraat yapmamışken Borckanin çehresinin değiştiğini iddia ediyorsunuz. Madem öyle biz de size soruyoruz; meydandaki işletmelerin dış cephelerini yenileyecektiniz neden yapmadınız, halk fırını açacaktınız neden açmadınız, alt yapı ve üst yapı sorununu sona erdirecektiniz tek bir kazı dahi yapmadınız, otopark yapacağınızı iddia etmenize rağmen göstermelik bir alandan başka otopark inşa edemediniz. Özellikle ikinci döneminizde secildiginizden bu güne kadar tam 830 günlük süreçte vaadettığıniz hangi icraatı gerçekleştirdiniz. Ak partiyi istediğiniz yönden eleştirebilirsiniz ama bir chp belediyesinin ak partiyi eleştireceği en son konu hizmet konusudur” ifadelerine yer verdi.
2019 yılında göreve başlayan Belediye Başkanı'nın mali tabloyu göstereceği yönündeki sözünü tutmadığını ifade eden Alpaydın, “İlk göreve geldiğiniz 2019 yılında belediyenin mali tablosunu gösteren pankartı belediyeye astınız. Şeffaf belediyecilik ilkesi doğrultusunda 3 ayda bir bu pankartı asacağınızı belirttiniz. Fakat bırakın üç ayda bir asmayı yaklaşık 6 yılı aşkın süredir belediye koltuğunda oturmaktasınız ve bir kere bile mali tabloyu gösterir pankartı asamadınız. Pankartın asıldığı ilk günden bu yana borcun en az 3-4 kat arttığını biliyoruz. Yani Ak parti döneminden size borçsuz belediye bırakılsaydı dahi siz belediyeyi bugünkü durumuna tekrar getirecektiniz. Sizleri sözünüzü tutmaya çağırıyor ve belediyenin mali tablosunu gösterir pankartı yayınlamaya davet ediyoruz.”
“Mağduriyet Değil, Yönetim Sorumluluğu”
Belediye Başkanı’nın belediye çalışanlarının maaşlarını ödemek için şahsi evini satılığa çıkarmasına da değinen Alpaydın, bu durumu "sorumluluktan kaçış" olarak değerlendirdi. Alpaydın, “Öncelikle belirtmek isteriz ki, belediye de çalişan işçilerimizin maaşlarını alamıyor olması kabul edilemez bir durumdur. Onların hak ettikleri ücreti zamanında almaları, belediyenin asli görevlerinden biridir. Ancak değerli borçkalılar, bu ciddi sorunun çözümüne yönelik olarak ortaya atılan "evimi satarım" söylemi, açıkçası bizde ve eminiz ki sizlerde de bazı soru işaretleri uyandırmaktadır. Mağduriyet mi, Sorumluluktan Kaçış mı?
Bir belediye başkanının en temel sorumluluğu, belediyeyi mali açıdan doğru yönetmek, kaynakları verimli kullanmak ve personelinin haklarını zamanında ödemektir. Eğer belediyenin mali durumu işçi maaşlarını ödeyemeyecek noktaya geldiyse, bu durum kişisel bir fedakarlıkla değil, yönetimsel hatalarla açıklanmalıdır. Bu tür bir söylem, yani "evimi satarım" ifadesi, bizlere daha çok bir mağduriyet edebiyatı gibi gelmektedir. Sanki sorun kişisel bir fedakarlıkla çözülecekmiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılırken, aslında arka planda yatan sistemsel sorunlar ve yönetim zaafiyetleri göz ardı edilmektedir. Bir belediye başkanından beklenen, bu tür kişisel jestler değil, şeffaf, sürdürülebilir ve kalıcı çözümler üretmesidir. Neden bu noktaya gelindi? Belediyenin bütçesi nasıl yönetildi? Hangi harcamalara öncelik verildi? Borçlanma durumu nedir? Bu soruların cevabını bulmak yerine, kişisel bir fedakarlık vurgusu yapmak, asıl sorunlardan uzaklaşmak anlamına gelecektir. Unutmayalım ki, bu koltuklar kişisel mülkleri yönetmek için değil, halkın kaynaklarını ve şehrin geleceğini yönetmek için vardır. Belediyenin gelirlerini artırmak, gereksiz harcamalardan kaçınmak, borçları yapılandırmak ve mali disiplini sağlamak, bir belediye başkanının en asli görevidir. Eğer işçi maaşları ödenemiyorsa, bunun sorumluluğu kişisel bir fedakarlıkla örtbas edilemez; yönetimsel bir başarısızlıktır.”
Açıklamasının sonunda Borçka halkına çağrıda bulunan AK Parti Borçka İlçe Başkanı Ahmet Alpaydın, “Borçka'nın gelişmesi için laf değil, icraat üretmek gerek. Biz bu hizmetin takipçisi olacağız. Kararı siz değerli komşularımıza bırakıyoruz” diyerek şu ifadelere yer verdi; “Değerli hemşehrilerimiz artık mazeretlerin arkasına sığınmayı bırakıp, icraat zamanı gelmiştir. Bu şehrin insanları, laf değil, hizmet bekliyor. Bizler de Ak parti olarak ve en nihayetinde bir borçkalı olarak bu hizmetlerin takipçisi olacak ve halkımızın refahı için üzerimize düşeni yapmaktan asla çekinmeyeceğiz. Ekte siz Borçka Halkı için Ak partili Belediye olan Ardanuç Belediyesinin İller Bankası kesintilerini sizlere taktim ediyoruz. Sayın Başkanımızın devamlı şikayet ettiği "Biz CHP'li Belediyelerden fazla ücret kesiliyor” iddiası sizinde tabloda göreceğiniz gibi tamamen mağduriyet edebiyatından ibarettir. Her belediyeden kesinti aynı olmakla birlikte Ak Parti belediyelerinin ekonomik sıkıntı çekmemelerinin nedeni bütçesini sadece iller bankasından gelen ödeneğe değil, alternatif gelir kaynakları yaratmalarından dolayıdır. Bu akşam eğer sayın başkan Borçka Platformu ve Borçka Haberin ortak düzenleyeceği açık oturum programına katılsaydı bunları kendisiyle yüz yüze konuşma ve tartışma imkanımız olacaktı. Siyaset meydanı artık ekranlarda kuruluyor. Halkın gözü önünde, mikrofonun ucunda, gerçeğin tam ortasında… Ama ne gariptir ki bazıları bu meydandan kaçıyor. Rakibi davet ediyor, halk bekliyor, kameralar hazır… Ama o yok! Canlı yayına çıkmak kolay değil elbet. Orada danışman fısıldamaz, metin yazarı arkada durmaz, montaj kurtarmaz. Gerçek zamanlı sorulara hazır olmak cesaret ister. Cevap verecek bilgi, savunacak icraat, taşıyacak omuz lazım. Olmayınca da "teknik aksaklık", "yoğun program", "ortam uygun değil" gibi bahaneler havada uçuşur. Ama biz biliyoruz. Gerçekten kaçmak, rakiple yüzleşememek, milletin gözü önünde konuşamamak bir siyasetçinin en büyük itirafıdır. Çünkü halk sorar: “Neden korktun? Neyin eksik? Neyin yanlış?” Canlı yayına çıkamayanlar, halkın güvenini de yayında kaybeder. O yüzden artık süslenmiş laflara değil, açık ekranlara bakıyoruz. Mikrofon kimde değil, kimden kaçırılıyor diye soruyoruz. Siyaset cesaret işidir. Kaçan değil, çıkan kazanır.”
AK Parti’nin açıklaması kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, Belediye cephesinden gelecek yanıt merakla bekleniyor.