SAĞLIK

Astım Hastalarına "Eyyam ı Bahur" Uyarısı

Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nurdan Köktürk, "Sıcak havanın etkisiyle artan ozon gazı öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi şikayetleri tetikleyebileceği için astım hastaları için özellikle zararlıdır." dedi

Abone Ol

Sıcak havanın etkisiyle artan ozon gazının öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi şikayetleri tetikleyebileceğinden astım hastalarında atak gelişimini artırabileceği, aşırı sıcakların akciğerlerin derinliklerine nüfuz edebilen ve solunum şikayetlerini şiddetlendirebilen küçük parçacıkları yoğunlaştırabileceğinden tedbirli olunması gerektiği belirtildi.

Türk Toraks Derneği (TTD) Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nurdan Köktürk, bu hafta etkisini gösterecek "eyyam-ı bahur" olarak da adlandırılan aşırı sıcak havanın, akciğer sağlığı üzerine olumsuz etkilerine ilişkin açıklamada bulundu.

Küresel ısınmanın da etkisiyle dünya genelinde hava sıcaklıklarının arttığını anımsatan Köktürk, Türkiye'nin birçok bölgesinin rekor kıran sıcaklıklarla karşı karşıya kaldığını söyledi.

Köktürk, mevsim normallerinin üzerinde seyreden aşırı sıcak havanın milyonlarca kişinin sağlığını riske attığını vurgulayarak, "Sıcak havaların astım gibi uzun süreli (kronik) bir akciğer rahatsızlığı olanları etkileme riski daha yüksek. Copernicus İklim Değişikliği Servisi'nin yaptığı açıklamaya göre, Mayıs 2024 küresel olarak kaydedilen en sıcak mayıs ayı olmuştur ve sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmeye devam etmesi beklenmektedir." dedi.

Sıcak havanın genellikle ozon oluşumu ve artan partikül madde nedeniyle hava kalitesinin düşmesine neden olduğunu aktaran Köktürk, arabalardan, fabrikalardan ve diğer kaynaklardan gelen kirleticilerin güneş ışığıyla reaksiyona girdiğinde ozon gazını oluşturduğunu ifade etti. Köktürk, "Sıcak havanın etkisiyle artan ozon gazı, öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi şikayetleri tetikleyebileceği için astım hastaları için özellikle zararlıdır. Ek olarak aşırı sıcak, akciğerlerin derinliklerine nüfuz edebilen ve solunum şikayetlerini şiddetlendirebilen küçük parçacıkları yoğunlaştırabilir." uyarısında bulundu.

Sıcak havayla polen ve alerjenlerin de artış gösterdiğine işaret eden Köktürk, "Daha yüksek sıcaklıklar polen mevsiminin uzamasına sebep olabilir ve havadaki alerjenlerin miktarını artırabilir. Polen alerjisi olan astım hastaları için yüksek düzeyde polene maruz kalmak astım ataklarını tetikleyebilir. Ayrıca sıcak ve nemli ortamlarda, havadaki küf yoğunluğu artacağı için küf alerjisi olan astım hastalarının şikayetleri artabilir." bilgisini verdi.

"Zihinsel stres ve etkileri, kronik solunum yolu hastalığı olanları daha fazla zorlayabilir"

Prof. Dr. Köktürk, aşırı sıcaklığın, solunum sistemine etkilerinin yanı sıra stres kaynağı da olabildiğine dikkati çekerek, "Astım hastaları, vücutları soğumak için daha fazla çalıştığından ve bu durum oksijen ihtiyacının artmasına neden olabileceğinden nefes almakta daha fazla zorluk yaşayabilirler. Sıcak havalarda yaygın bir sorun olan susuz kalma, solunum yollarındaki balgamı da yoğunlaştırarak nefes almayı zorlaştırabilir ve enfeksiyon riskini artırabilir." diye konuştu.

Aşırı sıcaklığın neden olduğu rahatsızlık ve stresin, astımı da dolaylı olarak etkileyebildiğine vurgu yapan Köktürk, şunları kaydetti:

"Yüksek sıcaklıklar açık hava aktivitelerini sınırlandırabilir, egzersiz kapasitesini azaltabilir ve sosyal izolasyona yol açabilir. Bunların tümü genel sağlığı ve refahı etkileyebilir. Aşırı sıcakla baş etmenin getirdiği zihinsel stres ve etkileri, kronik solunum yolu hastalığı olanları biraz daha fazla zorlayabilir."

"Astım ilacı her zaman kişinin yanında bulunmalı"

TTD Astım ve Allerji Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Uzman Dr. Özge Öztürk Aktaş da sağlığın korunması için sıcak havalarda yapılması gerekenlere ilişkin bilgi verdi.

Sıcak hava dalgasının ne zaman beklendiğinin ve ne kadar süreceğini bilmenin tedbirli olmak açısından önem taşıdığını dile getiren Aktaş, "Yüksek polen ve kirlilik seviyelerinin sıcaklıkla birleşerek şikayetlerinizin alevlenme olasılığını artırabileceği unutulmamalı, bu durumda ne yapılacağına dair plan hazırlanmalı." ifadelerini kullandı.

Aktaş, sıcak hava dalgası bekleniyorsa, günün en sıcak saatlerinde, normalde saat 11.00-15.00 arasında dışarı çıkılmamaya özen gösterilmesi gerektiğini belirtti.

Dışarı çıkılması gerekiyorsa sabah erken saatlerde veya havanın daha serin ve hava kalitesinin daha iyi olduğu akşam saatlerinde planlanmasının önerildiğini aktaran Aktaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Dışarıdayken gölgede yürünmeli ve mümkünse ana yollardan ve kalabalık caddelerden kaçınılmalı. Gün içinde dışarı çıkılması gerektiğinde uzun süre güneşte kalmaktan kaçınılmalı. Bol, serin tutacak giysiler ve şapka giyilmeli. Temel ihtiyaçlar için dışarı çıkarken bir çanta hazırlanmalı. Çantaya, ihtiyaç olabilecek ilaçlar, bol su ve el vantilatörü konulmalı.

Akciğer rahatsızlığı olanlar, sıcak bir ortamda spor yapmamalı. Serin, iyi havalandırılmış bir odada veya spor salonunda kapalı alanda egzersiz yapılmalı. Ev işi ve bahçe işleri gibi aktiviteler sabahın erken saatlerinde veya havanın serin olduğu akşam saatlerinde uygulanmalı. Çok sıcak bir dönemde, hava soğuyuncaya kadar yorucu aktiviteler azaltılmalı.

Susuz kalınmamalı. Çay, kahve veya kola gibi kafeinli içecekler ve şeker oranı yüksek içecekler aksine vücudun daha fazla susuz kalmasına neden olduğundan mutlaka su tüketilmeli. Perdeleri kapatmak evin serin kalmasına yardımcı olabilir. Evin içi dışarıya göre daha soğuksa, serin havanın içeride kalması için pencereler kapatılmalı. Dışarıdaki havanın daha serin olduğu gecelerde, eğer güvenliyse pencereler açılmalı. Vücut aşırı ısındığında serin bir duş alınmalı. Cilt, serin, ıslak bir bez, su spreyi kullanarak suyla soğutulmalı."

Aktaş, sağlıklı beslenmenin de önemine değinerek, "Aç olunmasa dahi normal şekilde yemek yenilmeli. Terlemeyle kaybedilen tuzu geri alabilmek için normal beslenme düzenine uyulmalı. Salata ve meyve gibi soğuk yiyecekler bol miktarda su içerdiklerinden özellikle tüketilmeye çalışılmalı." dedi.

Sıcak havanın astımı tetikleyebildiğinden mutlaka tedbirli olunması gerektiğinin altını çizen Aktaş, ilaçların saklama koşullarına da özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Aktaş, "İIaçlar evde, 25 derecenin altında veya buzdolabında ambalajın üzerindeki saklama talimatlarına uygun şekilde saklanmalı. Gerektiğinde kurtarıcı olarak kullanılan astım ilacı her zaman kişinin yanında bulunmalı." uyarısında bulundu.