2025 yılı asgari ücreti 22 bin 104 TL olarak açıklanırken, 628 dolar seviyesine çıktığı vurgusu da sıklıkla yapıldı. Böylelikle alım gücünün yükseldiği savunuldu. Ancak enflasyon ve döviz kurlarındaki değişimle bu artışın etkisi zayıflamaya devam etti. Dolar kurundaki yükseliş, ücretlerin reel değerini düşürerek çalışanların temel ihtiyaçlarını karşılama kapasitesini her geçen gün biraz daha zorluyor.
2024 yılına 29,53 TL seviyesinden başlayan dolar kuru, yıl sonunda 35,25 TL seviyesine ulaştı. 2024 yılında 17 bin 2 TL olan asgari ücret de bu artışın etkisiyle 482 dolara kadar geriledi. Benzer bir tablo 2025 yılı için de geçerli oldu. Yıl başında belirlenen 22 bin 104 TL’lik asgari ücret, ilk açıklandığında 628 dolara denk geliyordu. Ancak döviz kurundaki yaklaşık yüzde 10’luk artışla birlikte bu rakam 570 dolara kadar düştü. Asgari ücretteki 57 dolarlık gerileme, TL cinsinden yaklaşık 2 bin 200 liralık bir kayba karşılık geliyor.
Ekonomistler ve emek örgütleri, bu gerilemenin çalışanlar üzerindeki etkisinin sadece rakamsal kayıpla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda gıda, barınma ve ulaşım gibi temel yaşam kalemlerinde ciddi bir daralma anlamına geldiğini ifade ediyor. Enflasyon karşısında ücretlerin korunamadığını vurgulayan uzmanlara göre, kısa vadeli önlemler yetersiz kalıyor. Yurt içinde son aylarda oynaklık dönem dönem yükselirken, faiz artışları, döviz satışı gibi önlemlerle TL desteklenmeye çalışılsa da, yapısal sorunlar ve siyasi belirsizlikler kur üzerindeki baskıyı sürdürüyor.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan DİSK/Genel İş Artvin Şube Başkanı Selim Bilgin, “Asgari ücretin dolar karşısında bu denli hızlı erimesi, çalışanların yalnızca bugünkü yaşam koşullarını değil, geleceğe dair umutlarını da tehdit ediyor. Bizler her yıl yapılan zam açıklamalarında geçici bir rahatlama yaratılmaya çalışıldığını görüyoruz. Ancak bu artışların birkaç ay içinde nasıl eridiğini hep birlikte yaşıyoruz. Reel alım gücümüz sürekli geriliyor. Çalışanlar artık markete girdiğinde temel gıdayı alıp çıkmayı düşünüyor, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geliyor. Bu tablo kabul edilemez. Asgari ücret, sadece açlık sınırının biraz üzerinde kalmamalı, insanca bir yaşamı sağlayacak düzeyde ve döviz karşısında korunmalı. Hükümetin günü kurtaran değil, kalıcı çözümler üretmesi gerekiyor” dedi.
Bilgin, yapısal reformlar yapılmadan ücretlerin kalıcı olarak değer kazanamayacağını belirterek, sosyal adaleti sağlayan, vergi yükünü adil şekilde dağıtan ve emekçiyi koruyan politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Aksi takdirde, milyonlarca çalışanın her yıl aynı belirsizliğe mahkûm olacağını vurguladı.