Cumhuriyet Halk Partisi Artvin İl Başkanı Yusuf Orhan Atan, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yer alan ve tartışmalara neden olan İklim Kanunu Tasarısı hakkında sert bir açıklama yaptı. Söz konusu yasanın, yıllardır doğayla iç içe, uyum içinde yaşayan Artvin halkının yaşam biçimine ve üretim kültürüne açıkça aykırı olduğunu belirten Atan, bu düzenlemenin doğayı korumaktan ziyade sermayeye yeni alanlar yaratmayı hedeflediğini ifade etti.
Atan, açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Bugüne kadar nehirlerini HES projeleriyle, ormanlarını maden sahalarıyla korumasız bırakan anlayış, şimdi de köylümüzün emeğini ve üretim hakkını bir yasa eliyle dönüştürmeye çalışıyor. Artvin halkı yıllardır doğasını savundu, şimdi de geçim kaynaklarını, üretim hakkını savunmak zorunda bırakılıyor. Bu yasa, ne doğayı ne halkı koruyor; yalnızca büyük sermaye gruplarına yeni rant kapıları açıyor.”
Artvin’in dağ köylerinde, yaylalarında, vadilerinde üretim yapan halkın doğayla kurduğu ilişkinin, yüzyılların birikimiyle oluşmuş bir yaşam kültürü olduğunu hatırlatan Atan, "Karadeniz’in dik yamaçlarında çay üreten, hayvancılık yapan, arıcılık ve ormancılıkla geçinen köylümüz doğanın ritmini, mevsimlerin dilini, toprağın ne söylediğini zaten bilir. Onlara dışarıdan, masa başında hazırlanmış modeller dayatmak, bu birikimi yok saymaktır. İklim değişikliğiyle gerçekten mücadele edilecekse, bu mücadele üreticiyi dışlayarak değil, onu sürecin merkezine koyarak yapılmalıdır" dedi.
Tasarıda yer alan “sertifikalı üretim” modeli ile küçük üreticilerin büyük şirketlerin denetimine gireceğini ifade eden CHP İl Başkanı, bu uygulamanın kırsalda yaşayan binlerce çiftçiyi mağdur edeceğini vurguladı.
“Artvin’in yüksek yaylalarında, kırsal köylerinde üretim yapan yurttaşlarımız bu tür yükümlülüklerin altından kalkamaz. Tarıma ve hayvancılığa böyle bir kısıtlamayla yaklaşmak, üretimi zayıflatmakla kalmaz, kırsal göçü de hızlandırır. Sertifika zorunluluğu, adı konulmamış bir eşitsizliktir. Büyük şirketlerin denetimi ve standardizasyonu altında yürütülecek bir sistem, küçük üreticiyi sistemin dışına iter.”
Tasarı hazırlanırken halkın, üreticinin, yerel aktörlerin görüşlerine başvurulmadığını belirten Atan, bu durumun meşruiyet sorununu da beraberinde getirdiğine dikkat çekti.
“İklim mücadelesinin en güçlü paydaşı halktır. Ancak bu yasa hazırlanırken köylüye, çiftçiye, yerel topluluklara tek bir kelime sorulmamış. Bu anlayışla yazılan hiçbir yasa meşru olamaz. İklim adaleti ancak demokratik katılımla sağlanır. Ankara’daki salonlarda yazılan raporlar değil, dağ köylerinden, yaylalardan, tarlalardan gelen ses dikkate alınmalıdır.”
Açıklamasının sonunda CHP’nin iklim kriziyle mücadelede adil ve eşitlikçi politikaların savunucusu olacağını belirten Atan, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, doğayı koruyan ama aynı zamanda üreticiyi ezmeyen bir iklim politikası için mücadelemizi sürdüreceğiz. Artvin’in sesi bu topraklardan yükseliyor. Biz o sesi, Ankara’nın koridorlarına, Meclis kürsüsüne taşımaya devam edeceğiz. Artvin’in yeşili de, üreticisi de, geleceği de sahipsiz değildir” ifadelerini kullandı.