ARTVİN

Artvin Barosu'ndan Torba Yasa Tepkisi

Artvin Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu, Türkiye Barolar Birliği'nin eş zamanlı olarak hazırladığı ortak metin kapsamında bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Abone Ol

Artvin Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) eş zamanlı olarak hazırladığı ortak açıklama metni kapsamında, çevre, tarım, orman ve mera alanlarını ciddi biçimde tehdit eden torba yasa teklifine karşı sert bir açıklamada bulundu. Artvin Baro Başkanlığı makamında yapılan açıklamada, söz konusu yasa teklifinin yalnızca şirketlerin çıkarlarını gözettiği, kamu yararını ise hiçe saydığı belirtildi.

TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu tarafından hazırlanan açıklama, Artvin Barosu’nda kamuoyuyla paylaşıldı. Komisyon Başkanı Avukat Özay Özarslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda kabul edilen yasa teklifinin içeriğini ve olası sonuçlarını detaylı şekilde aktararak, teklifin çevre, tarım ve yaşam alanları açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu dile getirdi.

19 Haziran 2025 tarihinde TBMM’ye sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 20 Haziran’da komisyondan geçti. Bu süreçte TBB adına komisyona katılan avukatlara ve görüş bildirmek isteyen sivil toplum temsilcilerine yönelik fiziksel müdahalede bulunulduğu, bazı hukukçulara kaba kuvvet uygulandığı açıklandı. Özarslan, tüm itirazlara rağmen teklifin komisyonda kabul edildiğini vurguladı.

Teklifin yasalaşması halinde Maden Kanunu, Zeytincilik Kanunu, Mera Kanunu, Orman Kanunu ve Çevre Kanunu gibi birçok yasanın hükümsüz kalacağını belirten Özarslan, “Bu düzenleme ile kamu yararından çok belli şirketlerin çıkarları gözetilmekte, Türkiye’nin dört bir yanındaki doğal alanlar maden sahalarına dönüştürülmek istenmektedir” dedi.

Torba yasayla birlikte, ormanlar, zeytinlikler, meralar, tarım alanları ve doğa koruma bölgelerinin madencilik faaliyetlerine açılmasının önü açılıyor. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinde büyük ölçüde kısaltmalar yapılması, hatta bu süreçlerin tamamen devre dışı bırakılması hedefleniyor. Özarslan, bu düzenlemelerin Anayasa’nın 56. ve 169. maddeleri başta olmak üzere, çevre koruma hükümleriyle açıkça çeliştiğini ifade etti.

Özellikle zeytinliklerin madenciliğe açılması, orman izinlerinin gevşetilmesi, meraların enerji projelerine kurban edilmesi ve kaçak yapıların affedilmesi gibi düzenlemelerin uzun vadede telafisi olmayan zararlar yaratacağını belirten Özarslan, “Sağlıklı bir çevre olmadan ekonomik kalkınma da sürdürülebilir olamaz” dedi.

Teklifin, stratejik veya kritik maden projeleri için acele kamulaştırma yapılabilmesine olanak tanıması ise en büyük hak ihlallerinden biri olarak gösteriliyor. Cumhurbaşkanı kararıyla köylülerin meralarının, tarlalarının bir anda ellerinden alınabileceğine dikkat çeken Özarslan, bu düzenlemenin mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkı açısından kabul edilemez olduğunu ifade etti. Ayrıca, yargısal denetimin devre dışı bırakılması ve idari işlemlerin keyfiliğe açık hale gelmesi, hukuk devleti ilkesine büyük bir darbe olarak nitelendirildi.

Torba yasa ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde “Üstün Kamu Yararı Kurulu” adlı yeni bir yapı oluşturulmasını öngörüyor. Bu kurulun, çevre izinleri süreçlerini tek elden hızlandıracağı, orman, tarım, kültür gibi alanlarda yetkili kurumların izin vermemesi halinde devreye girerek madencilik lehine nihai kararı alacağı belirtiliyor. Bu durumun, özellikle IV. Grup madenler ile stratejik madenlerde, çevresel ve kültürel koruma statülerini fiilen ortadan kaldırabileceği ifade ediliyor.

Kurulun olumlu karar vermesi durumunda, ilgili kurumun bir ay içinde izni vermek zorunda kalacağı ve maden ruhsatı düzenleneceği vurgulandı. Ayrıca, koruma altındaki alanlarda madenciliğe fiilen kapı aralayacak olan bu düzenleme ile kurumların sessiz kalması halinde, sessizliğin onay olarak sayılacağı ifade edildi. Bu durum, doğal sit alanları, milli parklar ve sulak alanlar gibi korunması gereken yerlerin tehdit altına girmesi anlamına geliyor.

Ekonomik gerekçelerle bu madenlerin çıkarılmasının savunulduğunu belirten Özarslan, planlama yapılmadan ve kaynakların değeri gözetilmeden yapılan bu tür düzenlemelerin ekonomik israfa da yol açacağını söyledi. “Yalnızca çevresel değil, ekonomik varlıkların da yok edilmesi söz konusudur” diyen Özarslan, Türkiye’nin yer altı kaynaklarının bir kurul aracılığıyla Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımına sunulmasının da kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

Artvin Barosu’nun açıklamasında, teklifin TBMM Genel Kurulu’ndan geçmemesi gerektiği vurgulanarak, tüm meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, yurttaşlar ve siyasi partiler birlikte mücadeleye çağrıldı. Açıklamanın sonunda “Bu topraklar tüm yurttaşlara ve gelecek kuşaklara aittir… Bir avuç şirkete değil” ifadeleri yer aldı.