Çamlıca Doğa Koruma Platformu’nun öncülüğünü yaptığı etkinlikte, HES projeleri, madencilik faaliyetleri, su kaynakları ve bölgede devam eden hukuki meseleler masaya yatırıldı. Panelde özellikle Artvin genelindeki doğa tahribatına vurgu yapılırken, uzmanlar ve aktivistler geleceğe dair endişelerini dile getirdi.

Panelin dikkat çeken isimlerinden biri olan Avukat Bedrettin Kalın, Artvin’in büyük bir bölümünün maden sahası ilan edilmiş olmasının ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Kalın, şu ifadeleri kullandı:

“Artvin’in yüzde seksen ikisi maden sahasına ruhsatlanmış durumda. Arhavi’de ise şu an on köyü kapsayan bir çalışma başlatılmış. Biz buna nasıl dayanacağız? Tabii ki bu sürece ya hep beraber karşı çıkacağız ya da kendimize bir yer bulup gideceğiz, ama gidecek bir yerimiz yok. Bu noktada, karşı koymaktan başka şansımız yok.”

“İsyan Etmek Sizin Mesleğiniz Mi?” “İsyan Etmek Sizin Mesleğiniz Mi?”

Kalın, madencilik faaliyetlerinin şiddetli bir artış gösterdiğine ve bölgede şu ana kadar fark edilmeyen alanlara bile sızdığına dikkat çekti. Şu ifadelerle konuyu detaylandırdı:

“Maden ruhsatı verilmiş olsa da, bu demek değil ki yüzde seksenlik bölgenin tamamı bir anda madene dönüşecek. Ancak her gün yeni bir alan ihaleye açılıyor. Şavşat’ta geçen ay üç çED süreci başlatıldı. Arhavi’de de şu an on köyümüzü elimizden almaya çalışıyorlar. Bu sadece Artvin’in sorunu değil. Rize’nin %90’ı, Gümüşhane’nin %98’i. Ülke genelinde bir yağmalama süreci yaşanıyor. Buna karşı koymak zorundayız.”

Panelde su kaynaklarına dair sunum yapan Prof. Dr. Mehmet Özalp, dünya çapında suyun miktarında bir azalma olmadığını ancak suyun kalitesinde ciddi bir düşüş yaşandığını belirtti. Özalp, konuya şu sözlerle dikkat çekti:

“Dünya yüzeyindeki su miktarında bir azalma yok. Ancak temiz su kaynaklarımızın kalitesi ciddi oranda düşmüş durumda. Eskiden berrak olan derelerimiz artık kullanılamaz hale geldi. Ergene Havzası buna en iyi örnektir; artık simsiyah akan bir su görüyoruz ve ne yazık ki hiçbir önlem alınmıyor.”

Arhavi'de HES ve Madencilik Tartışıldı

Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise bölgenin biyolojik çeşitliliğine dikkat çekti. Artvin’in sahip olduğu bitki ve hayvan çeşitliliğinin korunmasının kritik bir öneme sahip olduğunu belirten Kurdoğlu, şu bilgileri paylaştı:

“Artvin’de 1.730 bitki türü bulunuyor ve bunlardan 200’ü Arhavi’de. Tıbbi bitkilerden tutun da doğal şifa kaynaklarımıza kadar çok çeşitli bir floraya sahibiz. İhlamur gibi dolaylı olarak kullanılan bitkilerimiz de mevcut. Ancak madencilik ve HES faaliyetleri, bu biyolojik zenginliği yok ediyor.”

Panelde söz alan Arhavili Reşat Dindar ise SİT alanları ve doğa koruma bölgeleriyle ilgili hukuki çerçeveyi hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

“3. derece SİT alanlarının koruma kapsamında yapılaşma konusuna genelde ıtiraz edilmiyor. Ancak bu, tahribatın önüne geçmek için yeterli değil. Bu bölgelerdeki doğal varlıkların geleceği tehlikede.”

Panel, katılımcılara önemli bir mesajla sona erdi: Arhavi ve Artvin genelinde yaşanan doğa tahribatı karşısında, halkın birlikte hareket etmesi bir zorunluluk. Avukat Bedrettin Kalın’ın sözleriyle bu durum özetlendi:

“Ya hep beraber karşı koyacağız ya da bu toprakları terk etmek zorunda kalacağız. Ancak unutmayalım, gidecek başka bir yerimiz yok.”

Editör: ALİ ERAY ÇELİK