Artvin’de meydana gelen heyelan ve sel felaketleri hakkında il genelinde yeni yapılaşma için doğru yer seçiminin ve inşaat sürecinin takibinin yapılmasının önemine değinen Kılıçer, “İlimizde de son günlerde yaşanan heyelan ve neredeyse artık her yıl karşılaştığımız sel afetleri göstermektedir ki Artvin genelinde hem yeni yapılaşma için doğru yer seçimi (imar alanı) hem de inşaat sürecinin takibi vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği için büyük önem arz etmektedir.” dedi.
Afetlere dayanıklı yapılar için fay hatlarından, heyelan bölgelerinden ve dere yataklarından uzak alanlarda yapılaşmaya izin verilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçer, inşa edilecek yapının tasarımının çok önemli olduğunu kaydetti.
Türkiye’de 3 ana fay hattının bulunduğunu ifade eden Kılıçer, bu bölgelerdeki yapılar hakkında şunları söyledi:
“Bilindiği üzere Jeolojik olarak en aktif deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye'de; Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı olmak üzere 3 adet fay hattı bulunmaktadır. Özellikle uzak doğu ülkeleri başta olmak üzere diğer ülkeler şiddetli depremler ile başa çıkmayı öğrenmişken maalesef ülkemizde büyüklüğü 6 ve üzeri depremler halen maddi ve manevi kayıplara yol açmaktadır. Depreme dirençli şehirler oluşturmak için öncelikle depreme dirençli yapılar, bilinçli toplum ve geniş yaşam alanları oluşturmak gereklidir. Son depremler göstermiştir ki özellikle altı ticari amaçlı kullanılan ve deprem yönetmeliğinde yumuşak kat olarak adlandırılan zemin kat yüksekliğinin üst katlara göre daha fazla olduğu tasarımlardan kesinlikle kaçınmalıdır. Yapının inşaat aşamasında montaj, işçilik ve denetimdeki eksiklikler depreme dirençli yapı tasarımda ciddi aksaklıklar yaratmaktadır. Tüm bunların yanı sıra yapı kolonlarının ticari ve estetik kaygı nedeniyle kesilmesi, duvarların yerlerinin değiştirilmesi, bina cephesine gelişigüzel eklemeler yapılması binanın ağırlık merkezini değiştirmekte ve deprem esnasında yapının davranışını etkilemektedir. Türkiye Hazır Beton Birliği’nin 44 akademisyenden oluşan Bilim Kurulu da deprem bölgelerinde yaptıkları incelemelerde özellikle bazı yapılarda kolon kesildiği veya taşıyıcı duvarların yerlerinin değiştirildiğini ifade etmişlerdir.”
Ayşe ÖZDER