Günümüzde zulmün her çeşidinin çok yaygın olduğunu belirten Saadet Partisi Artvin İl Başkanı Gültekin Soydan yaptığı açıklamada “Allah-u Teâlâ'nın koyduğu kuralları ve otoritesini tanımayanlar ile adaletten sapmış, emri altındakilere zulmeden her mevkideki kişilerin çokluğu, Allah-u Teâlâ'nın arzının zalimler topluluğuna döndüğünü göstermektedir” dedi.
Soydan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;
“Zulüm kavramı, Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde en çok zikredilen ve üzerinde durulan kavramlardan birisidir. Kur'an-ı Kerim'in ve hadis-i şeriflerin beyanına göre zulüm, en çok iki şekilde kullanılmaktadır.
Bunlardan birincisi, "Allah-u Teâlâ'ya ve Resulü'ne iman etmemek, emir ve yasaklarına uymamak ve kötülük işlemekte ısrar etmektir. Bu tür zulüm, insanların Allah-u Teâlâ’yı inkâr etmeyi, şirk koşmayı, gönderdiği peygamberlerine iman etmemeyi, kitaplarına inanmamayı, ahrete inanmamayı, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyi (Maide, 51), Allah'ın indirdiğiyle hükmetmemeyi (Maide, 45), mucizeleri inkârı (Kasas, 36-37) ve buna benzer Kur'an-ı Kerim'de ifade edilen fiilleri ihtiva eder. "İtikadi açıdan zulüm" diyebileceğimiz bu zülüm, Allah-u Teâlâ'nın koyduğu kuralları ve sınırları tanımamak, şirk, küfür, fisk, fücurla (günahkârlıkla) ortaya çıkan zulümdür ki, gerçekten de en büyük zulüm budur.
İkincisi ise zulüm, "adaletsizlik" demektir ve insanların birbirlerine karşı işledikleri her türlü haksızlık, hayâsızlık ve adaletsizliği ihtiva eder. Zulmün bu çeşidi ahlâkî ve sosyal boyutu itibariyle Kur'an-ı Kerim'de en çok zikredilen kavramlardan birisidir. Toplumda yaygın şekilde gördüğümüz bireysel ilişkilerde, yönetici ve yönetilen arasındaki ilişkilerde açıkça görülen bir zulüm türüdür. Kısacası, bir insan adaletli değilse zulmediyordur, zalimdir. Bu yönüyle zulüm, adaletin tersidir.
Günümüzde, zulmün her iki çeşidinin de çok yaygın olduğu görülmektedir. Allah-u Teâlâ'nın koyduğu kuralları ve otoritesini tanımayanlar ile adaletten sapmış, emri altındakilere zulmeden her mevkideki kişilerin çokluğu, Allah-u Teâlâ'nın arzının zalimler topluluğuna döndüğünü göstermektedir.
Allah-u Teâlâ dilerse, yeryüzündeki bütün zulmü ve küfrü hemen engelleyebilir. Sadece yeryüzü ve içindekiler değil bütün kâinat, Allah-u Teâlâ'nın mülküdür. Mutlak güç ve kuvvet sahibidir; yerlerin ve göklerin orduları Allah'ındır. Kur'an-ı Kerim'de bu gerçek şöyle bildirilir:
"Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir" (Fetih, 7). O bir şey istediği zaman sadece "ol" der ve her istediği olur: "Göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Bir işin olmasını isterse ona yalnızca 'ol' der, o şey de oluverir" (Bakara, 117). Yok, edebilme kudreti de, var edebilme kudreti kadar büyüktür. Yerleri, gökleri, dağları, denizleri; gökte, yerde, denizlerde, gökle yer arasındaki her türlü canlıyı yaratan, göklerin ve yerin mülkünü elinde bulunduran; milyarlarca yıldızı, gezegeni ve galaksileri yaratan; karada ve denizde yaşayan yüz binlerce canlı türünü en mükemmel şekilde yaratan ve hepsini idare eden bir yaratıcı var edebildiği gibi yok edebilme kudretine de sahiptir.
Dünya'yı, Güneş'i, Ay'ı bir boşlukta tutan, Ay'ın ve Güneş'in ısı, ışık ve enerjisini kıyamete kadar var eden, Dünya'yı kendi ekseni etrafında hareket ettiren, Ay'ı ve Güneş'i aynı şekilde belirli bir yörüngede hareket ettiren; milyarlarca yıldızı, gezegeni, galaksiyi belirli bir düzende idare eden; içinde "Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Pluton" gibi 200 milyar gezegenin, güneş gibi 100 milyar yıldızın olduğu Samanyolu Galaksisi'ni var eden; bu galaksi gibi 2 trilyon galaksiyi yaratan ve belirli bir düzen içinde, yörüngesinden sapmadan hayatiyetini devam ettiren Allah-u Teâlâ, elbette zalimlerin zulmüne dur diyecek, kâfirlerin küfrünü bitirecek güçtedir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır: "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah'ın ilmi, kudreti her şeyi kuşatıcıdır" (Al-i İmran, 126). "O Rabbin ki, (her şeyi) yaratmış da düzenine koymuştur" (Âla, 2).
Yaratan, elbette kontrol de edebilir. Kalpleri kontrol ettiğinden zalimlerin kalbine iyilik tohumları eker ve zulüm ortadan kalkar. Aynı şekilde müşriklerin ve kâfirlerin kalplerine müdahale eder ve yeryüzünde şirk, küfür, zulüm ve kötülük kalkar. Kur'an-ı Kerim'deki, "Bütün göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır ve bütün işler (netice itibariyle) O'na döndürülür" (Hadid, 5) ayeti, yerlerin ve göklerin mülkünü elinde bulundurduğuna işaret eder.”
Ayşe ÖZDER