Mahallenin coğrafi koşullarının bu tür bir tesis için risk taşıdığını ifade eden Arslan, “Damarın coğrafi yapısıyla alakalı bazı konulardan bahsedeyim. Ben sonuç itibariyle Murgul Belediyesi'nde çalıştığım dönemlerde Damar Muhtarlığı yapıyorum, halen de yapıyorum. Oradaki her bölgede kazı çalışmaları, su hattı çalışmaları, bir sürü çalışmalar yapıyoruz. Çalıştığımız her bölgede Damar, coğrafi yapısı olarak buna uygun bir alan değil. Yani 9 tonlu, 10 tonlu patlatmaların olduğu, heyelanlı bölgelerde bu tarz işletmelerin yapılması kesinlikle uygun değil” dedi.
Arslan, Etibakır İşletmeleri’ne de seslenerek, geçmiş ve bugün arasındaki farkı vurguladı: “Biz bu şirkete güvenmiyoruz. Sebebini anlatayım: Karadeniz Bakır İşletmeleri burada, büyüklerimiz hepimizden daha iyi bilirler, o kadar güzel bir refah düzeyi sağlamış ki devlet o dönemde… Yeniden usta mahallesi yapmış, yeniden işçi mahallesi yapmış, Damarlı Yetmişiki Evler yapmış, üç tane sinema salonu yapmış, tiyatro salonları yapmış, kooperatifler kurmuş, beş bin personel çalıştırmış. İnsanlara çok güzel bir yaşam alanı tahsis etmiş ve ürettiği bir milyon tonun karşılığında halka bir refah düzeyi sağlamış. Şimdi Etibakır İşletmeleri yöneticileri size söyleyelim üettiğiniz üç milyon tonun karşılığında bu halka ne verdiniz? Bunu soruyorum. Bu halka ne verdiniz? Ve nasıl bir ölçü birimi bekliyorsunuz.”
Siyanürlü altın ayrıştırma konusunun Murgul’da yıllardır tartışıldığını belirten Arslan, halkın bu konuda bilinçlendiğini ifade etti: “2014 yılında Murgul Siyanüre Hayır Platformu, öncelikle Murgul siyanürle alakalı hiçbir şey bilmezken, Murgul’un evlatlarının oluşturduğu bir grup olarak ortaya çıkıyor. Böyle bir konuyla alakalı araştırmalar yapıyorlar. Zaten üçüncü defa bunlarla olduğumuz için şu anda bugün siyanürle alakalı Murgul’da herkes bir maden mühendisinin bilgisine sahip oldu. 2014 yılında bu halk ‘buna yapmayın’ demiş. 2020 yılında bu halk ‘buna yapmayın’ demiş. Yıl 2025 yılı olmuş, bu halk ‘bunu yapmayın’ diyor halen daha. Siz nasıl bir ölçü birimi bekliyorsunuz bizden ki halen daha bu tesisi burada kurmaya çalışıyorsunuz?”
“Murgul marka değerini kaybeder”
Tesisin yalnızca çevreyi değil, ekonomik yapıyı da etkileyebileceğine dikkat çeken muhtar, özellikle inşaat ve tarım sektöründeki tedirginliklere değindi: “Şu anda burada müteahhitlik yapan, bina yapan bazı arkadaşlarımız var. Onların şöyle bir tedirginliği oluştu sonuçta burada siyanürle altın ayrıştırma tesisi olursa Murgul marka değerini kaybedecek. Bal üreticilerimiz var, fındık üreticilerimiz var. Siyanürle altın ayrıştırma tesisi olan bir bölgede herhangi bir zeytinyağı olsun veya fındık olsun, onu gönül rahatlığıyla biz alıp evlatlarımıza yedirme gibi bir olasılığımız var mı? Bu şu anlama geliyor Murgul marka değerini kaybedecek. Şu anda burada binaları yapan müteahhit arkadaşlarımızın tedirginlikleri var; ‘Acaba şu anda bu binaları yapmasak mı?’ soruları gelmeye başladı. Bu, burada siyanür meselesi değil Murgul’un ortada kalmama meselesidir.”
Etibakır’ın ÇED raporunda geçen yatırım planlarını da eleştiren Arslan, Murgul’un yüzde 90’ının ruhsat alanı olduğunu hatırlatarak şunları söyledi “ÇED raporu içerisinde Etibakır İşletmesi dört buçuk milyon dolarlık bir yatırım yapacağını söylüyor. 10 yılda ürettikleri altında toplamda dört buçuk milyon doların karşılığında aynı ücretle bir altın kazanacaklarını söylüyorlar. Ama iki tane atık havuzu bittikten sonra yeni bir atık havuzu alanı olmadığı için üçüncü atık havuzu olacağı söyleniyor. Bizi burada kandırıyorlar. Şöyle kandırıyorlar; Murgul’un zaten yüzde 90 alanı ruhsat alanı. Sen dört buçuk milyon dolarlık bir yatırım yapıp karşılığında dört buçuk milyon dolar kazanacaksın ve bu tesisi burada yapmak için mücadele içerisine girmişsin. Murgul’da bizi kandırma politikasına giriyorlar.”
“Balık yetiştiriciliği risk altında”
Damar deresine ilişkin riskleri şirket yetkililerinden bizzat duyduklarını belirten Arslan, sızıntı ihtimalinin kabul edildiğini söyledi. Arslan, “Özellikle balık yetiştiriciliği ile alakalı şöyle bir risk durumumuz var: Bu derede siyanürle alakalı sızma olma ihtimalini şirket yetkilileri bize bizzat söyledi. Buradaki balık yetiştiriciliği çok önemli, valiliğimiz bu konuda güzel çalışmalar yürütüyor. Ama geçmişte akan gri deremizi durdurduk. Murgul insanı zaten burada bakır madenleri çıksın diye herkes bir cefakâr tavır göstermiş. Çevresel etkiler, çamurla tozla yaşıyoruz ama diyoruz ki bizim arkadaşlarımız burada bu işletmede çalışıyorlar; o yüzden bunları görmemezlikten geliyoruz. Ama biz zehiri görmemezlikten gelmek gibi bir olasılığımız yok. Biz zehire müsaade etmeyeceğiz burada. Biz damarımıza, bizde can damarımıza ayak bastırmayacağız.”




