Gazeteci-Yazar Yusuf Nazım “Aklın Ayak İzleri” romanına dair söyleşi için Hopa Parkında okurları ile buluştu. Nazım söyleşide, yazdığı hikayelerden ve diğer öykülerinden bahsetti.
Hopa Kültür ve Sanat Evi tarafından düzenlenen söyleşiye vatandaşlar katılım gösterdi.
Yusuf Nazım, konuşmasına başlamadan önce Kazım Koyuncu’yu anarak T24’de yayımladığı ‘En az Karadeniz kadar asi’ yazısından şu satırları dile getirdi; “Hırçın dalgaları olan denizlerin, hırçın akan derelerin, hırçın bakan dağların çocuğuydu o. Kanser denen illetle amansız bir bilek güreşine girişmiş, dünyanın en büyük çevre felaketlerinden biri olan Çernobil’e şarkılarıyla meydan okumuştu.
Bu dünyanın halklarına; dağlarına, derelerine, denizlerine armağan edeceği daha nice şarkıları varken genç yaşta aramızdan ayrıldı.
"Ben bir müzisyenim,” diyordu bir röportajında, “ondan sonra biraz Karadenizliyim…” “ama” diye ekliyordu… “hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim.” Evet, bir devrimciydi o. Yıldızların altında hep “başka” şarkılar söyledi, hırçın bir nehir gibi aktı, bir fırtına gibi esti. Bir devrimci gibi dolu dolu, seve seve yaşadı hayatı. Tıpkı Karadeniz kadar asiydi, ayakta öldü.”
“Aklın Ayak İzleri”
68 kuşağı devrimcilerinden Oktay Kaynak'ın hayat hikayesinin anlatıldığı 'Aklın Ayak İzleri' romanını neden yazdığına dair açıklama yapan Nazım, "Aslında başka bir roman hazırlığım vardı. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya'ya dair yazılar yazdım. Yazdığım yazılar beğenildi. Mahir Çayan'a dair yazdığım yazıda Oktay Kaynak'ın hikâyesine ulaştım. Bundan dolayı da daha önce başladığım romana ara vererek Oktay Kaynak'ın hikayesine yöneldim" dedi.
Yusuf Nazım, etkinlik kapsamında okurlarıyla bir araya gelerek hem söyleşi yaptı hem de kitaplarını imzaladı. Katılımcıların sorularını yanıtlayan yazar, sıcak ve samimi bir ortamda okurlarıyla keyifli anlar yaşadı.