Hopa Belediyesi ve Hopa Kültür ve Sanatevi’nin düzenlediği 2. Kazım Koyuncu Kültür, Sanat ve Çocuk Şenliği kapsamında Hopa’da söyleşi yapan Gazeteci Merdan Yanardağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye borçlarının kaynağından tahsiline başlanması talimatı ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) belediyelerden prim borçlarını yatırmasını istemesi üzerine konuştu. Yanardağ, AK Parti’li belediyelerden CHP’ye geçen belediyelerin bu borçların ödenmesinde zorluk yaşayacağını ve başarısız olduklarında siyasi İslamcıların bunu kullanıp ömürlerini uzatmak isteyeceğini belirterek erken seçimin yapılması gerektiğini söyledi.
Kazım Koyuncu Kültür, Sanat ve Çocuk Şenliği, Hopa Kültür Evi’nde (Müze) Erdal Kara ile Çocuklara Öykü Atölyesi ile başladı. Ardından Hopa Meydanı’nda düzenlenen çocuk etkinlikleriyle minikler eğlendi. Şenlik kapsamında gerçekleşen Çocuk Şenliği’nde minikler piyano dinletisiyle Hopa Kültür Sanat Evi Çocuk Korosu, Kazım Koyuncu’nun sevilen şarkılarını söyledi. Müzik dinletisinin ardından minikler, akıl oyunları, yüz boyama, çuval yarışı, halat çekme gibi geleneksel çocuk oyunları ile doyasıya eğlendi.
Ardından Gazeteci Merdan Yanardağ, Hopa Meydanı’nda “Aydınlanma” konusunu ele alan bir söyleşi gerçekleştirdi. Hopa halkının yoğun ilgi gösterdiği söyleşi, Yanardağ’ın Hopalı vatandaşlar için kitaplarını imzalamasıyla sona erdi.
Yanardağ söyleşisinde şu ifadeleri kullandı:
“Dünyadaki endüstriyel temel değişiyor. 50 yıllık bir dönemden sonra belki de benzinli araç kalmayacak. Uçaklarda ve gemilerde kullanılmaya belki devam edilebilir ama ona da çözüm üretecekler. Dolayısıyla petrole dayalı zenginlik kaynağı kuruyacak. Şu yeniden çöl haline gelmesi mümkün. Bunu gördükleri için ne yaptılar biliyor musunuz? 2018’de Suudi Arabistan’da yerli sinema açıldı. Bunu devrim diye sunmaya kalktılar. İki yıl önce kadınların yanlarında birinci dereceden bir erkek yakınları olmak kaydıyla spor karşılaşmalarını izlemelerine izin verdiler. Muhammed Bin Selman’ın büyük reformu diye sundular bunu. Ayıp ya, 2021-2022’den söz ediyoruz. Türkiye’ye gösterilen yön bu işte, iktidar, Türkiye’ye bu yönü gösteriyor. Öyle yaparsak büyük kalkınacağız, gelişeceğiz.
Ama Cumhuriyetin gösterdiği yön başkadır, akıl ve bilim yönüdür. Dünya İslam dünyasında bu çemberi kıran bir ülke var, o da Türkiye Cumhuriyeti’dir ve Cumhuriyetçi Kemalistlerdir. Kemalist devrimin, bir sürü eksiği, kusuru vardı; ayrı bir şey ama şu hataya düşmeyin, Cumhuriyete yönelik tarihsel olarak iki eleştiri var:
Tarihsel olarak ilerici, kategorik olarak devrimci eleştiridir. O bizim eleştirimizdir. Cumhuriyeti daha toplumsal, daha eşitlikçi ve daha demokratik yapmak için yönelttiğimiz eleştiri, onun için mücadele ettik bugüne kadar. Diğeri ise tarihsel olarak gerici, kategorik olarak karşı devrimci, İslamcı eleştiridir.
Bu iki eleştiriyi birbirine karıştırmamak lazım. Türkiye’de liberaller, dönek solcular, o liberaller var ya yetmez ama evetçiler, bugünkü cehennemin yolunu döşeyenler onlardır. Halkın direniş refleksini kırdılar. Demokratikleştireceğiz dediler Türkiye’yi, çünkü ceberut rejimi, bugünkü baskıcı tek adam rejiminin kurulmasına yol açtılar. Karşı çıkanı Ergenekoncu, darbeci ilan ettiler. Herkesin aklıyla alay ettiler. Onların iddia ettiği gibi bu iki eleştiriyi öncelikle birbirine karıştırmamak lazım.
Cumhuriyet adı konulmamış bir aydınlanmayı gerçekleştirdi. Kur'an-ı Kerim’i Türkçe’ye çevrilmesi en devrimci adımdı. Onları tarikat şeyhlerinin, medrese hocalarının tekelinden çıkarttı ve sıradan insanların okuyabileceği bir kutsal kitap haline getirdi.”