İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bundan sonraki süreçte faiz artırımlarının devam edeceğini, faizde artış trendine girildiğini ifade etti.
Merkez Bankası'nın enflasyonda iyileşme sağlanana kadar faiz artışlarına devam edeceğini aktaran Şener, reel faizlerin en azından enflasyona yakın bir seviyeye getirileceğini belirtti.
PPK metninde piyasalar açısından fiyatlanması gereken çok önemli bir nokta olduğunu vurgulayan Şener, "Sadeleşmeden bahsediyor. Bu şu demek; daha önce bankalarla ilgili kredi kartlarıyla ilgili, bankaların tahvil bulundurmalarıyla ilgili çok ciddi kararlar alınmıştı ve bu biraz kafa karışıklığına da yol açıyordu. Çok yoğun bir karar mekanizması vardı. Merkez Bankası çok açık olarak sadeleşme vurgusu yapıyor. Yani bu, bankalarla ilgili eskiye dönüş demesek bile 'piyasa koşullarına döneceğiz' anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in temaslarının önemli olduğuna dikkati çeken Şener, gelecek olan yabancı yatırımların da önem taşıdığını kaydetti.
2003 ila 2010 yılları arasında küresel çapta çok yoğun bir sermaye akımı, geçişkenliği olduğunu, şimdi bu sermaye geçişkenliğinin yeniden başladığını ifade eden Şener, "Bu sermaye geçişkenliği, belki 2003-2010 arasındaki gibi olmaz ancak ivmelenme yukarı doğru başladı ve Türkiye'nin bu fırsatı iyi değerlendirmesi lazım." dedi.
Faiz artırmanın para politikası için çözüm olduğunu ancak reel piyasa için çözüm olmadığını vurgulayan Şener, özellikle emek yoğun üretim yapan piyasaların hem özel hem de kamu bankaları tarafından desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
Şener, "Yüksek faizi en azından enflasyonla mücadele etmek için gerekli görüyoruz. Ama nihai hedef düşük faiz olmalı. Uzun vadede düşük faiz politikasının devam edeceğini ama kısa vadede gerektiği için yüksek faiz politikasının uygulanacağını düşünüyoruz." dedi.
"Beklentilerin altındaki faiz artışını dengelemiş gibi duruyor"
Alnus Yatırım Araştırma Direktörü Volkan Dükkancık da TCMB'nin önden güçlü bir faiz artışı yerine "Sıkılaştırma sürecine başlıyoruz" diyerek "kademeli bir şekilde gidileceği sinyali" verdiğini söyledi.
PPK metninin baştan aşağı değiştiğini ifade eden Dükkancık, "'Gerektiği zamanda gerektiği kadar müdahale gelecek' söylemi bu aşamada beklentilerin altındaki faiz artışını dengelemiş gibi duruyor." ifadesini kullandı.
Karar metninden açık bir şekilde anlaşılacağı üzere politika setinde bir değişimin başlamış olduğunu aktaran Dükkancık, "Ekonomideki hassas durum göz önüne alınarak bu süreç, kademeli ve bir geçiş şeklinde yapılıyor olacak. Piyasaların, özellikle borsa cephesinin son 10 gündür TCMB belirsizliğini büyük ölçüde fiyatladığını ve bu aşamadan sonra başlayan değişim sürecini daha pozitif bir eğilimle fiyatlama aşamasına geçeceği kanısındayım." değerlendirmesinde bulundu.
"Politika faizinin yüzde 15 olması beklentiler dahilindeydi"
Societe Generale Baş Orta-Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika (CEEMEA) Stratejisti Marek Drimal ise "Karar öncesi basında politika normalleşmesinin tercih edilen yolunun, kademeli olduğu öne sürüldüğü için aslında TCMB'nin politika faizini yüzde 15'e yükseltmesini bekliyorduk." dedi.
TCMB açıklamasının; enflasyonun temelinde yatan sorunlar, artan iç talep ve hizmet enflasyonunun kalıcılığını tespit etmesi açısından olumlu olduğunu dile getiren Drimal, Banka'nın para politikasını sıkılaştırmaya devam etme sözü vermesinin daha da önem taşıdığını kaydetti.
TCMB'nin, temmuz ve ağustos aylarındaki toplantılarında 500'er baz puanlık artışlar yapacağı, böylece politika faizini yüzde 25'e çıkaracağı öngörüsünde bulunan Drimal, "Bununla birlikte birçok yatırımcının büyük bir faiz oranı artışı beklediği ve umduğu gibi piyasa tepkisi olumlu olmadı. Yine de önümüzdeki yaz aylarında daha fazla para politikası sıkılaştırmasının ve güçlü turizm gelirlerinin liranın istikrar kazanmasına veya en azından zayıflamasının yavaşlamasına yardımcı olacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
AA