Halkevleri Doğu Karadeniz Bölge Temsilcisi Kamil Ustabaş, Artvin’de yapılan maden faaliyetleri ve turizm başlığı atında el değmemiş doğanın talan edilmesi hakkında açıklamalarda bulundu.
Ustabaş, Hopa Cankurtaran mevkiinde yapılması planlanan turizm köyü projesinin doğanın kalbine vurulan olan bir hançer olarak nitelendirdi.
Artvin’deki doğa faciaları için canlarının yandığını ve doğaya sahip çıkmak için her zaman mücadele edeceklerini kaydeden Ustabaş, “Cerattepe direnişinde bugün maden şirketi orada maden çıkarıyor olabilir ama mücadelemiz asla vazgeçmedik bitmedi. O dönemde de kolluk kuvvetleri ve iktidarın bütün olanaklarıyla, güçleriyle Artvin halkına saldırısından kaynaklı böyle bir durum oldu. Biz doğa katliamı derken sadece maden aramaları, HES’lerin ötesinde son dönemde de orman katliamı var. Aslında bütün ekolojik dengeyi bozan iklim faktörlerini değiştiren bir doğaya yoğun saldırılar var. Bunun karşısında da biz şubelerimizde var olan ekoloji komisyonlarımızla hem hukuksal hem de doğrudan fiili mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu anlamda doğa katliamların olduğu köylerde veya ormanlık bölgelerdeki insanın yaşadığı yerlerde biz bunun doğrudan oradan örgütlenmesini sağlıyoruz. Köylülerle birlikte oralarda kooperatifler, platformlar, komisyonlar üzerinden bir araya gelişleri sağlayarak orman katliamının olduğu yerlerde fiili müdahalelerde bulunuyoruz. Bunun yanında da hukuksal mücadelemizi sürdürüyoruz. Tabii bu fiili müdahalelerde bulunurken karşımızda sadece ormanı katleden şirketler değil, uluslararası sermayenin de oradaki bağlantıları ortaya çıkıyor. O sermayenin bağlantısından kaynaklı da o kentte o ilçede bulunan kolluk kuvvetlerinin fiziki bize karşı gösterdikleri müdahalelerle de karşılaşıyoruz. Gücümüz oranında oralardaki katliamları durdurma noktasına mücadelemizi sürdürüyoruz.” dedi.
Cankurtaran mevkiinde yapılması planlanan konaklamalı turizm alanı projesi hakkındaki Halkevlerinin tutumu hakkında da açıklamalarda bulunan Ustabaş, “Cankurtaran’da doğanın kalbine hançer sokuluyor. Orada ciddi anlamda doğrudan yaşayanların yaşamsal kaygılarını ortadan kaldıracak, oradaki Çiftepınar köylülerinin doğayla iç içe yaşayabileceği herhangi bir proje olsa doğaya dokunmadan doğayı katletmeden olsa orada bir sıkıntı yok. Ama bugün bir sermayedar gelmiş doğayı katletmeye çalışıyor, ismini de turizm yolu diyor veya turizm tesisi diyor. Aslında var olan gerçek şu, kendi rantına yeni rantlar katmak üzere geldi. Kendi rantına yeni rantlar katmanın yolunu da doğayı katlederek oradaki bütün o köyün içme sularının geldiği bölgede bir ticari faaliyeti yürüterek oteller veya başka şeyler kurarak ve oranın ticari faaliyetlerinden kaynaklı da oluşacak çöp atıklarını köylünün kucağına bırakma projesi biz böyle bakıyoruz. Orada ciddi anlamda bir köylülerin direnişi de söz konusu ve oradaki köylüleri de bir kooperatifleşme üzerinden de işi götürüyorlar. Geçenlerde yine Hopa Ticaret ve Sanayi Odası’nda bir köy toplantısı oldu ve o köy toplantısında da köylülerin talepleri çok net doğayla bizi bırakın, dokunmayın, doğayla barışık yaşamak istiyoruz diyorlar. Biz o köylülerin takipçilerini örgütlüyoruz.” diye konuştu.
