Belediye binası önünde toplanan grup ara sokaktan yürüyerek Hopa meydanında basın açıklaması yaptı.
Hopa Belediye Başkanı Taner Ekmekçi, Hopa Belediye Başkan Adayı Utku Cihan, CHP Hopa ilçe örgütü, Hopa Sol Parti, Hopa Halkevi ve çok sayıda vatandaşın katıldığı yürüyüşte “Deprem değil, rant ve yağma düzeni öldürdü. Deprem değil yaşamı yok sayan sermaye düzeni öldürdü. Bir yıldır sorumlular hesap vermedi, halkın yaraları sarılmadı.” şeklinde sloganlar atıldı.
Depremlerde hayatını kaybeden vatandaşları temsili olarak Hopa meydanına karanfil bırakıldı.
Burada basın açıklaması yapan Halkevleri Artvin Temsilcisi Dursun Ali Koyuncu, 6 Şubat depremlerinin üzerinden tam bir yıl geçtiğini ifade ederek, “Unutmuyoruz, Affetmiyoruz, Helalleşmiyoruz. Depremlerde kaybettiğimiz canlarımızı saygıyla anıyoruz. 6 Şubat depremlerinden sonra hayatta kalanların acılarını hafifletmenin, yeni acıların önüne geçmenin yolu; bu yıkıma neden olanların hesap vermesini sağlamaktır.” dedi.
Koyuncu, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Kentsel yağmayı, ekolojik yıkımı, sömürü düzenini devam ettiren ve yeni katliamlara davetiye çıkaran rant ve yağma düzenine son vererek yeni katliamların yaşanmasının önüne geçeceğiz. Bugün burada bir kez daha canlarımızı kaybetmemize, kentlerimizin yok olmasına, bir doğa olayının katliama dönüşmesine neden olanları affetmediğimizi, hesap soracağımızı haykırmak için biraradayız. Yıkıntıların arasından kentlerimizi, ülkemizi ve yeni bir yaşamı inşa edeceğimizin sözünü vermek üzere buradayız.
Deprem değil, rant ve yağma düzeni öldürdü
Acımız, öfkemiz çok büyük. Canlarımızı aramızdan alan doğal afet değildir.Bu iktidarın para hırsıdır. Rant odaklı belediyecilik anlayışı, imar aflarıyla kentleri deprem sonrası toplu mezarlığa çevirdi. Bu nedenle 6 Şubat depremleri asrın felaketi değildir, asrın katliamıdır. Bugüne kadar yapılan bütün bilimsel uyarılara ve meslek örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen devlet yetkilileri depreme karşı gerekli tedbirleri almamıştır. Aksine kendi sermayelerini büyütmüştür. 6 Şubat depremlerinde on binlerce ölüm, yüz binlerce yaralı ile devletin ihmali göz önüne serilmiştir. Sorumlu sermaye düzenidir, tek adam diktatörlüğüdür.
Deprem değil yaşamı yok sayan sermaye düzeni öldürdü
Acımız, öfkemiz büyük; çünkü pek çok canın kurtulabilecekken ölüme terk edildiğini biliyoruz. Ölüm sessizliğini yırtan haykırışlar bugüne ulaşıyor. Oysa deprem kaçınılmazsa alınacak önlemler de kaçınılmaz olmalıydı. Deprem kaçınılmazsa depremin ilk saatlerinde, ilk günlerinde yapılacak ilk müdahaleler planlanmış olmalıydı. Devlet, bütün olanaklarını yaşam kurtarmak üzere seferber etmeliydi. Ama en yetkili kurum AFAD ve Kızılay deprem bölgesine ilk iki gün ulaşmadı bile. Çünkü Kızılay çadır satarak karını büyütmenin peşindeydi. Pek çok hayat geç kalındığı için kurtarılamadı. Kentlerin acil ihtiyaçları günlerce karşılanmadı.
Bir yıldır sorumlular hesap vermedi, halkın yaraları sarılmadı.
Depremin ardından katliamın siyasi sorumluları ve kamu görevlileri hesap vermedi. 1 yıldır ne çürük binaları yapan müteahhitlerden, ne de imar affı çıkaranlardan hesap sorulmadı. Adalet Bakanı binlerce soruşturma açıldığını söylüyor ama nafile. Geçmiş depremlerden bildiğimiz cezasızlık politikası işlemeye devam ediyor. Hayatta kalanlar 20 milyon tona yakın enkazdan kalan moloz ve asbest içinde yaşamaya mahkum edildi. Halk sağlığı hiçe sayıldı. Sadece 6 Şubat depremleri için 115 milyar lira toplandı ama nerede ve ne için kullanıldı bilmiyoruz. Kayıp çocuklar tarikat yurtlarında bulundu ama hala kayıp çok fazla yetişkin ve çocuğun akıbetini bilmiyoruz. Depremin üzerinden bir yıl geçti ancak deprem bölgelerinde yaşam normale dönmüş değil. Barınma, beslenme, sağlık, ısınma ve eğitim gibi en temel insanı haklara ulaşım çok sınırlı.
6 Şubat sonrası deprem tedbirleri alınmazken, Kentsel yağma; rezerv alan gibi yeni yasal düzenlemelerle devam ediyor
6 Şubat depremlerinden sonra deprem bölgelerinde alınması gereken tedbirler alınmamıştır. İstanbul depremi yaklaşan bir felaket gibi beklenmektedir. İstanbul depreme hazırlanması gerekirken rezerv alan yasasıyla yeni yapılaşma alanları açılmak istenmektedir. Türkiye genelinde kent yağmasını yöneten Murat Kurum İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterildi. Göz göre göre yaşanan katliama yenileri eklenmek istenmektedir. Ama izin vermeyeceğiz.
Deprem bölgesinin bütün ihtiyaçları karşılansın, deprem tedbirleri derhal alınsın
Depremin acılarının unutulmaması, yeni yıkımların yaşanmaması için; 6 Şubat kaybettiklerimiz adına anma günü ilan edilmelidir. Afetlerle ilgili alınan ve alınması gereken tedbirler halka açıklanmalıdır. Halkın barınma, eğitim, sağlık, ulaşım, beslenme hakkı karşılanmalıdır. İşsizlik ve yoksulluğa terk edilen halkın bütün talepleri derhal karşılanmalıdır. Deprem suçlarını işleyenlerin tamamı yargı önünde hesap vermelidir.
Yıkımın içinden yeni bir yaşam inşa edeceğiz!
Depremin ilk anından itibaren devletin yapması gerekenler, halk dayanışmasıyla yapıldı. Bu dayanışmayla yaşamı yeniden kurma çabaları halen devam etmektedir. Dayanışma devam ederken katliamın sorumlularından hesap sormak için mücadeleyi büyütüyoruz. Bugün depremin birinci yılında bir kez daha sözümüz olsun, yıkıntıların arasından yeni bir yaşam kuracağız. Sözümüz olsun, tüm sorumlular hesap verene, bu rant düzeni, yağma düzeni, katliam düzeni yıkılana kadar mücadele edeceğiz. Kentlerimizi, yaşamlarımızı yağmacılara teslim etmeyeceğiz. Halkın söz sahibi olduğu ve yönettiği kentler kuracağız. Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok. Hesap Soracağız!”
Ayşe ÖZDER