ARTVİN

“Sorumluluk taşıyan herkes adım atmalıdır”

Artvin İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH), Kadın ve Genç İHH öncülüğünde kadın hakları konusunda basın açıklaması düzenledi.

Abone Ol

Artvin Genç İHH Hanım Başkanı Fatmanur Söğütcü, açıklamasında kadına yönelik cinayet, vahşet ve istismar gibi insanlık dışı suçlara vurgu yaparak, kadınların ve çocukların başta olmak üzere toplumun tüm unsurlarının güvenliği için her kesimin sorumluluk alması gerektiğini belirtti.

Söğütcü, “Cezasız kalan bir suçtan daha teşvik edici bir kötülük olmadığını düşünüyor ve bu konuda kati yaptırımların üzerinde durulması gerektiğini yineliyoruz. Önce kendimizi, sonra en yakınımızdakileri bilinçlendirerek mahallemize, sokağımıza, okullarımıza ve toplumumuza sahip çıkmalıyız.” diyerek, toplumsal duyarlılığın önemine değindi.

“Dur demedikçe son da olmayacaklar”

Vicdanın, merhametin ve şefkatin rehberliğinde, insani değerleri yok sayan her türlü eyleme ve zihniyete karşı tek bir bilinçle mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Söğütcü,  “İstanbul’un tarihi ilçesi Fatih’te 04.10.2024 tarihinde bir Cuma günü herkesi sarsan elim olayla ilgili sizleri davet ettik. Acı kayıplarıyla tüm ülkeyi hüzne boğan kız kardeşlerimiz; İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in ardında bize dair gerçekler apaçık ortaya çıktı. Onlar içinde yaşadığımız toplumun, mükerrer şiddet, nefret, kadına ve çocuğa yönelik istismar eylemlerinin ulaştığı, kötülüğün masum kurbanları oldular. Bu eylemlerin ilk mağduru değiller; korkarız, dur demedikçe son da olmayacaklar.” şeklinde konuştu.

“Şiddetsiz Toplum Güvenli Sokaklar”

Suçluların cezalandırılmasının ve ıslahının önüne geçen infaz yasasında değişiklik yapılmasının gerektiğini vurgulayan Söğütcü, açıklamasını devamında şunları söyledi:

“Kötülüğün, vahşetin sıradanlaşmasıyla yitirdiğimiz çocuklarımız ve kadınlarımız ile beraber toplum vicdanını da zamanla yitireceğimiz açıktır. Çocuklarını, kadınlarını koruyamayan toplumun, güvenli bir geleceği olmayacaktır. Güvenli gelecek için dil, din, ırk ayırt etmeksizin tüm topluma barış ve huzuru vaat etmeliyiz. Bugün, uzun zamandır uyardığımız olağan görülen ve aşina olunan haksız eylemlerin, istismarın, şiddetin, uyuşturucu kullanımının acı meyvelerini toplamaktayız. Adalet Bakanlığı'nın 2024 verilerine göre, ceza infaz kurumlarındaki, hükümlülerin yüzde 33,7’si uyuşturucu madde ile bağlantılı suçlardan ceza almış durumda. Başka bir deyişle, ülkemizde işlenen her üç suçtan biri uyuşturucu nedeniyle gerçekleşmektedir. Bu istatistik, uyuşturucu ile mücadelenin ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bir tarafta bağımlılıkla mücadele konulu kamu spotu, diğer tarafta uyuşturucu kullanımının suç olmadığı, savunusunun tezatlığı ile karşılaşıyoruz. Bir tarafta kadın cinayetleri, çocuk katliamları, hayvanlara işkence kınanırken, diğer tarafta bu duyguları besleyen akımların ve inançların toplum nezdinde muteber addedilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Bizler her şeyden önce, toplum güvenliği noktasında tehlike arz eden, fikir, inanç, sanat ve her ne isim altında olursa olsun, sınırlarının çizilmesi gerektiğini düşünüyor ve meşru görülmemesi için gerekli çalışmaların yapılmasını istiyoruz. Çocukların istismarı ile sonuçlanan bilinçsiz ve kontrolsüz internet kullanımı, dijital zorbalık, siber suçlar, çocuk pornografisi ve çocukların maruz kaldığı daha birçok konuyu konuştuğumuz bir zeminde, toplumsal farkındalığın önemine vurgu yapıyoruz.

Türk Ceza Kanunu’nun 1. Maddesi ‘’kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir’’ şeklinde düzenlenmiştir. Yargının tüm unsurlarını toplumun huzur ve güven ortamını tesis etmek ve toplumsal barışın korunması amacıyla lokomotif olmaya çağırıyoruz. Ne yazık ki cezasızlık algısının toplumun her kesimine yerleşmeye başlamış olduğunu endişe ile görüyoruz.

Sivil toplum kuruluşları, hükümetler, cemaatler, kurum ve kuruluşlar toplumsal değişime öncülük etmeli ve toplumun huzur ve güven ortamının sağlanması için harekete geçmelidir. Bu çirkinliğe ve yeryüzünün tüm kirliliklerine karşı, akışı değiştirecek güçlü bir ses oluşturmak için tüm vicdanlı yürekler bir araya gelmelidir. Sorumluluk taşıyan herkes, bu acıyı derinden hissedip gereken adımları atmalıdır. Şefkate ve merhamete sığınmalı, bu acıları paylaşarak bir daha yaşanmaması için somut tedbirler almalıyız.”

Basın açıklamasına, Kadın ve Genç İHH temsilcilerinin yanı sıra bazı kadın sivil toplum kuruluşu başkanları, kadınlar ve çocuklar katıldı.