Şeker Hastalığı ya da tıptaki adıyla Diyabetus Mellitus, gündelik hayatta kısaca diyabet olarak adlandırılmaktadır. Diyabetin birkaç farklı türü bulunur. Tüm diyabet hastalarında ortak olan; kandaki glukozun (şeker) hücrelerin içine alınamamasıdır.
Diyabet, insülin hormonun yeterince üretilememesi veya vücudun bu hormonu etkili kullanamaması durumunda gelişir. Ömür boyu sürebilen şeker hastalığı, erken tanımlanması durumunda kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Bunun için öncelikle belirtilerinin takip edilip gerekli tanı ve tedavi yöntemlerinin doktor gözetiminde uygulanması gerekir. Diyabet (şeker hastalığının) belirtileri arasında; Çok su içme, çok idrara çıkma (özellikle geceleri idrara çıkma), ağız kuruluğu, aşırı acıkma hissi, halsizlik ve bazen zayıflama, görme sorunları, dişeti hastalıkları, ayaklarda yanma, karıncalanma hissi, yaraların geç iyileşmesi, enfeksiyonlar (idrar yollarında, akciğerde), yüksek şeker koması (karın ağrısı, bulantı kusma, şuur bulanıklığı), cinsel işlev bozuklukları (iktidarsızlık) yer alır.
Şeker hastalığı toplumun büyük bir keskini ilgilendiren bir durumdur. Şeker hastalığı dendiğinde aklımıza ilk gelen tedavi yöntemleri beslenmeye dikkat etmek, ilaç ve insülin kullanımına dikkat etmek olurken egzersizin de şeker hastalığında önemli bir role sahip olduğu pek bilinmemektedir.
Fizyoterapist Berkant Ketenci, Şeker hastalarının egzersiz yapması gerektiğini söyledi.
“Şeker hastalığında temel problem kan şeker düzeyinin normalden yüksek olmasıdır, uygulanan tedaviler de bu yüksek şeker oranını düşürüp normal seviyelerde tutmaya yöneliktir. Düzenli egzersizin bu konudaki rolü ise aktivite artışı ile beraber kaslarda ortaya çıkan enerji açığının kapatılması için vücut şekeri parçalayıp kaslara yönlendirir. Bu durum kan şekerinin anlamlı oranda düşmesini sağlarken obez diyabetlilerde kilo vermeye de yardımcı olduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur.
Egzersizlerin sıklığı ve yoğunluğu ise elde etmeyi hedeflediğimiz kazanımlar açısından oldukça önemlidir. Doğru bilinenin aksine aç karnına yapışan egzersizler fayda vermekten çok zarar verici olabilmektedir. Çalışmalar gösteriyor ki haftanın en az 3 günü, yemek yedikten 1-2 saat sonra yapılan 30-60 dakikalık egzersizler kan şekerini düzenleme açısından en verimli olan yöntemdir. Haftanın 3 günü yapacağımız egzersizlerin peş peşe 3 gün değil gün aşırı yapılması daha verimli bulunmuştur.
Ayrıca süre olarak direkt 60 dakika ile başlamaktansa 10-15 dakika ile başlayıp 60 dakikaya çıkartmak tolerasyon açısından daha verimli buluşmuştur. Egzersiz planlaması yapılırken 3-5 dakika ısınma ile başlanıp, 10-15 dakika esneme egzersizleri ile devam edilip, 25-30 dakika kuvvetlendirme egzersizleri yapılıp ve ardından yine 3-4 dakika soğuma egzersizleri ile bitirilmesi önerilmektedir.
Detaylı bilgi ve değerlendirme için ofisimi ziyaret edebilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim.”