Şavşat Meydanı’nda yapılan toplantıda, ülkede son dönemde yaşanan siyasi gelişmeler, kayyum atamaları, ekonomik sıkıntılar ve adalet sistemine yönelik eleştiriler dile getirildi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve SOL Parti temsilcileri, halkın iradesine yapılan müdahaleleri sert bir dille eleştirerek demokrasi mücadelesinin önemine vurgu yaptı.
CHP Şavşat İlçe Başkanı Mehmet Bora Öztürk, konuşmasında geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ön seçimlerine değindi. Partilerinin düzenlediği ön seçimlerde yüksek bir katılım sağlandığını belirten Öztürk, halkın demokrasiye olan inancını vurguladı. Açıklamalarında özellikle kayyum atamalarına dikkat çeken Öztürk, şunları söyledi:
“Ülkemizde son beş ayda yaşananları hepimiz görüyoruz. Önceki Esenyurt Belediye Başkanı Sayın Ahmet Özer, hukuksuz bir şekilde tutuklandı ve Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı. 1 milyon insanın iradesi yok sayıldı. Ahmet Özer kimdir? Profesörlük unvanını almış, bu ülkeye üniversiteler kazandırmış, dünya tarafından takdir edilen bir isimdir. Fakat CHP’den belediye başkanı seçildiği için bir yıl bile geçmeden hapse atıldı.”
Kayyum uygulamalarının yalnızca Esenyurt ile sınırlı kalmadığını belirten Öztürk, Beykoz ve Beşiktaş belediye başkanlarının da iddianame bile hazırlanmadan tutuklu olduğunu hatırlattı. Hukuk sisteminin bağımsız olmadığını savunan Öztürk, demokrasiye yapılan müdahaleleri sert bir şekilde eleştirdi.
Öztürk, konuşmasının devamında CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik baskılara da değindi. İmamoğlu’nun aday gösterilmesinin ardından hakkında bir iddianame hazırlandığını belirten Öztürk, bu süreçte hukuksuzlukların yaşandığını vurguladı:
“Ekrem Başkan’ın diploması olmadığı iddiasıyla bir tiyatro oynuyorlar. İstanbul Üniversitesi diplomanın gerçek olduğunu yazılı olarak bildiriyor, fakat başsavcının baskıları sonucu yeni yönetim sahte olduğuna dair yazı yazıyor. Hukuksuzluk diz boyu.”
İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini hatırlatan Öztürk, 2019’da Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçimlerin iptal edilmesini ve halkın tepkisiyle tekrar kazanmasını örnek göstererek, benzer bir direnişin şimdi de sergileneceğini belirtti.
Kayyum atamalarının sadece belirli belediyelerle sınırlı kalmadığını söyleyen Öztürk, Şişli Belediyesi’ne de kayyum atanmasının ardından halkın sosyal haklarının nasıl kısıtlandığını anlattı:
“Şişli’de kayyum atandıktan sonra ilk icraat olarak Kent Lokantaları kapatıldı. Bu lokantalardan kimler faydalanıyordu? Yoksul emekliler, eğitim için büyük şehirlerde zor şartlarda yaşamaya çalışan öğrenciler… Peki neden kapattınız? Çünkü bu düzen, halkı değil yandaşı gözetiyor.”
Toplantıda söz alan SOL Parti Şavşat İlçe Başkanı Ebabekir Keskin de hükümetin ekonomi ve adalet politikalarını eleştirdi. Keskin, özellikle sağlık ve eğitim sistemindeki çöküşe dikkat çekerek şunları söyledi:
“Milli eğitim yok. Sağlık sistemi çöktü. Yenidoğan çetesi skandalı ortaya çıktı. Devlet hastaneleri yerine özel hastaneler teşvik ediliyor, halkın sağlığı yandaşlara peşkeş çekiliyor. Randevu sistemi artık işlemiyor, vatandaş muayene olamıyor.”
Ekonomik istikrarsızlığın ülkeyi belirsizliğe sürüklediğini belirten Keskin, “Bugün hepimiz, yarın başımıza ne geleceğini bilmiyoruz. Hukuksuz bir yönetim var. Her geçen gün baskılar artıyor” dedi. Hükümetin baskıcı politikalarına karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Keskin, sokakların halkın en büyük gücü olduğunu belirterek şu çağrıyı yaptı:
“Zulüm ve baskının olduğu bir ülkede sokaklar bizimdir. Direniş haktır. Yasaklar bizi yıldıramaz, sokakları terk edersek karanlık büyür. Sokakları bırakmayacağız!”
Toplantıya katılan vatandaşlar, konuşmalara sık sık alkışlarla destek verdi. Bazı vatandaşlar, ekonomik krizin kendilerini giderek daha zor durumda bıraktığını ifade ederken, kayyum atamalarının halk iradesine yapılmış bir müdahale olduğunu belirtti.
Şavşat’ta düzenlenen bu halk toplantısı, ülkede yaşanan adaletsizlikleri gündeme taşımak açısından büyük bir önem taşıdı. Demokrasi mücadelesi için sesini yükselten siyasi partiler ve vatandaşlar, seçimlerde halkın iradesine sahip çıkılması gerektiğini bir kez daha vurguladı.
Mehmet Bora Öztürk’ün konuşmasını Atatürk’e atıfla bitirmesi, alandaki coşkuyu daha da artırdı. Öztük şu ifadeleri kullandı:
“Bir kişinin değil halkın söz sahibi olduğu bir ülke için mücadele edeceğiz. Yorulmayacağız, yılmayacağız. Biz kazanacağız, halk kazanacak. Atatürk’ün çocukları kazanacak!”