Çifteköprü Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin çağrısıyla Cankurtaran’da buluşan Artvinliler yaşam nöbeti tuttu.
Reşit Kibar’ın katledilişinin 1. ayında Cankurtan’da Çifteköprü Kırsal Kalkınma Kooperatifi çağrısı ile onlarca kişi yaşam nöbetinde toplandı.
Cankurtaran’da saat 16.00’da başlayan yaşam nöbetinde Artvinliler, Artvin’in doğa ve yaşam alanlarını talana açan tüm ruhsat ve projelerin iptal edilmesi, Cankurtaran Orman alanının “Reşit Kibar Ormanı” ilan edilmesi, tutuklanan arkadaşların serbest bırakılması ve Reşit Kibar’ın ölümünden sorumlu olanların yargılanması talep edildi.
Gerçekleşen yaşam nöbetinde konuşma yapan Avukat Haktan Özkan, sürecin başından itibaren zor durumda olduklarını ifade etti.
“Çaresiziz”
Adaletin tecelli etmesi için gerekli dilekçe ve itirazlara başvurduklarını kaydeden Özkan, “Tekrardan yaşam nöbetindeyiz. Sürecin başından bu yana avukatlar olarak çok zor durumdayız. Bu zor durumu şöyle ifade edeyim şuanda burada, bu direnişin içinde olmaktan mutluyuz. Buraya ayağımızı bastığımız andan itibaren bütün gözler, bütün yüzler bizi arayıp ne olacak bu iş? Reşit’i öldürenler hukuk önünde hesap verecekler mi diye soruyorlar. Ya da Dursun, Mutlu, Yıllar’ın alıkonulduğu bu süreç ne zaman bitecek. Yok mu bir çareniz diye bize soruyorlar. Ne yazık ki bundan biz değil yargı sistemi utansın. Çaresiziz. Çünkü ilk günden itibaren süreci bize kapattıklarını defalarca söyledik. Aksine biz bu kadar çaresiz durumda olduğumuz için buraya geliyoruz. Çünkü çare burası. Bizlere dilekçelerimize, itirazlarımıza, görüşme taleplerimize kulaklarını tıkayan yargı görevlileri belki buraya bir bakar da adaletin tecelli etmesi için gerekeni yaparlar diye adliye koridorlarında değil burada çare arıyoruz. Esas hukuki mücadelenin burası olduğunu, bu nöbetlerin olduğunu ifade edelim. Ne yazık ki ilk günden itibaren hiç sesimizi duymadılar” dedi.
Cankurtaran bölgesinde gerçekleşen yaşam nöbetine katılan Yüksek Çevre Mühendisi Cemalettin Küçük, Cankurtaran bölgesinde hiçbir şekilde proje düşünülmemesi gerektiğini dile getirdi.
Cankurtaran ormanının artık Reşit Kibar ormanı olduğunu söyleyen Küçük, mücadeleye kararlılıkla devam edeceklerini şu sözlerle dile getirdi; “Cankurtaran olan yerde can almıştır. Ancak bunun kötü olan tarafı bir canı kaybetmenin ötesinde bunun geleceğe çatışma biçiminde kan davası biçiminde de yansıtmaya çalışılmaktadır. Sermaye bunu ilk defa yapmıyor. Kardeşi kardeşe kırdırtma meselesini geçmiş dönemden beri her alana taşıyor ve bugün gelinen noktada da az önce arkadaşlarımızın bahsettiği gibi Türkiye coğrafyasının neredeyse birçok yerinde nöbet tutulan ve bugün anmaya çalışılan bu noktada da kardeşi kardeşi kırdırtmaya çalışan bir çaba içerisindeler. Burada söyleyeceklerimin bir kısmı sizlere ters gelebilir açıklama yapan arkadaşlara ters gelebilir ama rica ediyorum lütfen bu söylediklerimin üzerinde biraz düşünün tasarlayın sonra yeniden bana ters de olsa söyleyeceklerinizi söyleyin. Mesele şudur asla ve asla burada bir proje düşünmeyin burada olacak bir proje varsa sermaye onu size bırakmaz. Çünkü proje karlılık ve alıp götürme üzerine kuruludur bir karlılık meselesi varsa sanıyor musunuz ki onu size bırakacaklar. Bizim esas görevimiz yerküreyi geleceğe taşımak olmalıdır bunun için sizlere sanki sizin ihtiyacınızmış gibi bazı projeleri getirir önünüze koyarlar sanırsınız ki oradan size bir şey çıkacaktır. Örneğin bugün kullanmış olduğunuz sistemlerin çoğunun ham maddesi olarak size yansıtmaya çalıştıkları bu madencilik faaliyetlerinin sizin ihtiyacınız olduğunu mu sanıyorsunuz? Sizi otomobillere mahkum eden toplu ulaşımdan uzaklaştıran köyden kente göç ettirmeye zorlayan bu sistemde elbette ki bu ihtiyaçlar sizin değil karlılıkla yok etmek üzere, biriktirmek üzere olan sermayenin ihtiyacı olduğundan kaynaklı olarak onların size sunduğu projelere karşı lütfen proje sunmayın. Toprağınıza sahip çıkın yani sınırları kaldırın bakın burada kadastro geçti kadastro size yer mi verdi. Hayır, kadastro nereye kullanamayacağınızı tespit etti size dedi ki bu ormana artık giremezsiniz o yüzden bu ormanlar doğasıyla birlikte kurduyla, kuşuyla, böceği ile birlikte yaşam alanımızdır onu siz koruyordunuz onu kadastro elimizden aldı.
Şimdi buralara proje geliştiriyor ve sizi proje üzerinden tartışmaya çalışıyorlar burada yapılacak tek iş vardır. Reşit'in adı ile alınacak bir orman olmuştur artık bu ve Reşitin ormanıdır bu orman Reşit olmuştur artık. Sadece Reşit arkadaşımız gibi ölümle sonuçlanmış biçiminde algılamayalım bu şiddetin ölümle sonuçlanmış bir biçimidir ama şiddetin her türlüsü devam ediyor. Yani Dursun Ali arkadaşımız ve diğer arkadaşlar üzerinde yapılan yargı tacizi de aynı zamanda bir şiddettir bu şiddete karşı direnişimize örgütleyeceğiz muhakkak ki bir gün kazanacağız.”