3 Eylül 2024 tarihinde Artvin’in Hopa ilçesine bağlı Cankurtaran mevkiinde, orman kesimine karşı dururken açılan ateş sonucu yaşamını yitiren çevre savunucusu Reşit Kibar’ın davasında ikinci duruşma, 30 Mayıs 2025 Cuma günü saat 09.00’da Artvin Adliyesi’nde görülecek. İlk duruşmada faillerin ve sorumluların tam anlamıyla ortaya çıkarılamaması ve adaletin sağlanamaması, gözleri bu kritik ikinci duruşmaya çevirdi.

Yaşam savunucuları, bu davanın yalnızca bir cinayet dosyası değil, Karadeniz’de yıllardır süren doğa talanına karşı verilen mücadelenin bir parçası olduğunu vurguluyor. Reşit Kibar’ın hayatını kaybettiği gün, yalnızca bir insanın değil, doğanın da canı yandı.

Cankurtaran Yaşam Savunması öncülüğünde yapılan dayanışma çağrısı, Türkiye’nin dört bir yanında yankı buldu. Siyasetçilerden sanatçılara, çiftçilerden ekoloji mücadelesi yürüten sivil toplum örgütlerine kadar birçok isim ve kurum Reşit Kibar için adalet talebine ortak oldu. Gönderdikleri video mesajlar ve yazılı açıklamalarla dayanışmalarını ifade eden destekçiler, 30 Mayıs’ta Artvin Adliyesi önünde bir araya geleceklerini duyurdu.

Dayanışma çağrısına destek verenler arasında CHP Hopa İlçe Başkanı Şükrü Aydemir, Polen Ekoloji Kolektifi, Hopa Halkevi Şube Başkanı Handan Ustabaş, CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, Hopa-Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Olcay Muti, Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, çay emekçisi Erkut Kibar, Hopa Çavuşlu Köyü’nden Emekçi Kadınlar, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Umut-Sen Hopa Temsilcisi Serpil Hacımuratoğlu ve Sonbahar filmiyle tanınan oyuncu Raife Yenigül yer alıyor.

Kafkasör İçin Adalet Kararı
Kafkasör İçin Adalet Kararı
İçeriği Görüntüle

Bu isimler, Reşit Kibar’ın yalnızca kendi köyü için değil, tüm ülke için verdiği doğa mücadelesine sahip çıktıklarını ifade etti. “Bu dava sadece Reşit Kibar’ın değil, yaşamı ve doğayı savunan herkesin davasıdır. Reşit Kibar’ın kanı yerde kalmasın” çağrısı, yapılan açıklamalarda öne çıkan ortak mesaj oldu.

Cankurtaran Yaşam Savunması adına konuşan Kamil Ustabaş, Reşit Kibar’ın Karadeniz’in ormanlarını, derelerini ve yaşam alanlarını korumak için mücadele eden bir çevre savunucusu olduğunu belirtti. Ustabaş, “Reşit, sermaye ve rant politikalarına karşı yaşamı savunurken katledildi. Bu dava yalnızca bir adalet arayışı değil, aynı zamanda Karadeniz’de süregelen doğa talanına karşı verilen mücadelenin de bir parçasıdır” dedi.

Reşit Kibar’ın ölümünün tek bir kişinin kaybı değil, doğaya ve halka karşı işlenen bir suçun sembolü olduğunu ifade eden yaşam savunucuları, yalnızca tetikçilerin değil, aynı zamanda görevini ihmal eden kamu görevlilerinin ve doğayı tahrip eden projeleri onaylayan mercilerin de yargılanması gerektiğini dile getirdi.

“Bu duruşma yalnızca bir mahkeme salonunda değil, aynı zamanda sokaklarda, ormanlarda ve derelerde verdiğimiz mücadelenin de bir parçasıdır” diyen Kamil Ustabaş, taleplerini şöyle sıraladı:

Reşit Kibar’ın katillerinin adil ve şeffaf bir şekilde yargılanarak cezalandırılması,

Olayda görev ihmali bulunan jandarma ve diğer kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma başlatılması,

Hopa Cankurtaran’da ve Karadeniz genelinde doğayı tahrip eden madencilik, HES ve diğer projelerin durdurulması,

Yaşam alanlarını savunan halka yönelik baskı ve şiddetin son bulması,

Çevre savunucularının güvenliğinin sağlanması ve ifade özgürlüklerinin korunması.

Cankurtaran’da yaşanan olay, Karadeniz’de Metin Lokumcu’dan bu yana süregelen doğa nöbetlerinin yeni bir halkası olarak görülüyor. Doğasına, suyuna, ormanına sahip çıkan insanların sistematik biçimde karşılaştığı baskı, şiddet ve cezasızlık politikaları, bu davayla birlikte bir kez daha kamuoyunun gündemine taşındı.

30 Mayıs Cuma günü görülecek olan duruşma, sadece Reşit Kibar için değil, doğayı savunan herkes için bir eşik olarak değerlendiriliyor. Yaşam savunucuları, bu tarihte Artvin Adliyesi önünde omuz omuza durarak, hem adalet hem de doğa için mücadele edeceklerini vurguluyor.

Reşit Kibar’ın mücadelesi, yalnızca bir köyün ya da bir bölgenin değil, tüm Karadeniz’in, hatta tüm ülkenin doğasını ve geleceğini savunan bir mücadele olarak büyümeye devam ediyor. Metin Lokumcu’dan Reşit Kibar’a uzanan bu direniş hattı, Karadeniz’in vicdanı olmaya ve toprağına, suyuna, ormanına sahip çıkmaya kararlı.

“Reşit Kibar için adalet, doğa için adalet” talebiyle 30 Mayıs’ta bir araya gelecek yaşam savunucuları, bu davayı bir son değil, yeni bir başlangıç olarak görüyor. Çünkü bu dava, yalnızca geçmişin hesabı değil, geleceğin garantisi olarak görülüyor.

Muhabir: Ali Eray ÇELİK