YUSUFELİ

“Ramazan Kazanımlarını Devam Ettirmek”

Yusufeli İlçe Vaizi Okan Helvali, Ramazan’ın bir medrese gibi olduğuna ve bu özel ayın insanlara sabır, infak, yardımlaşma ve zamanın kıymetini öğrettiğine dikkat çekti.

Abone Ol

Helvali, Ramazan’da elde edilen manevi kazanımların devam ettirilmesi gerektiğini vurguladı.

Yusufeli İlçe Vaizi Okan Helvali, Ramazan'da edinilen manevi kazanımların yalnızca bu ayla sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak, “Kulluğun en önemli özelliği devamlılık ve disiplinle sürdürülmesidir” dedi.

İslâm coğrafyasındaki zulümlere de değinen Vaiz, özellikle Kudüs ve Filistin’deki sıkıntıları dile getirerek bu zulümlerin bir an önce sona ermesini ve tüm İslam dünyasının huzura ermesini temenni etti. Helvali, “Kalbimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine'dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır” diyerek Kudüs’ün acısını yüreklerinde hissettiklerini belirtti.

Ramazan-ı Şerif’in son günlerinde insanların edindiği manevi derslerin sadece Ramazan’a ait olmadığını ifade eden Vaiz, bu kazanımların bir yıl boyunca devam ettirilmesi gerektiğine işaret etti. Helvali, Peygamber Efendimizin (s.a.s) "Oruç, sabrın yarısıdır" hadisinden yola çıkarak, Ramazan’ın bir eğitim süreci olduğunu ve bu sürecin sonunda kazanılan disiplinin devam ettirilmesinin önemini dile getirdi.

Helvalı, şu ifadelere yer verdi; “Uzun bir yolculuk neticesinde Hz. Peygamber (s.a.s)’in bizlere öğrettiği “Allah’ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır” duasıyla bu rahmet iklimine erişmiş bulunmaktayız. Üç aylar olarak bilinen bu mübarek zaman diliminde kandiller yaşadık, onlardan istifade etmeye gayret gösterdik. Rabbimize hamdolsun ki bizleri bir kez daha Ramazan ayına ulaştırdı ve iftarımızla, sahurumuzla, teravihimizle, mukabelemizle, fitremizle, fidyemizle, zekatımızla, sadakamızla Ramazan’ın sonuna ulaştık. Ramazan ayını bir medrese olarak düşündüğümüzde insan burada farklı eğitimlere tabi tutulmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s)’in “Oruç, sabrın yarısıdır” hadis-i şerifiyle beraber konuyu ele aldığımızda bu sürecin temelinde sabır eğitimini görmekteyiz. Ramazan bizlere sabrı, infak etmeyi, yardımlaşmayı, nefis muhasebesini, zamanın kıymetini öğretirken günlük yaptığımız ibadetlerimiz noktasında da daha tutarlı-tertipli olmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Nasıl ki bir öğrencinin, eğitim-öğretim sürecini başarılı bir şekilde tamamlayabilmesi için bir takım şartlar mevcutsa Ramazan medresesine katılan insanında buradan elde ettiği kazanımlarıyla beraber mezun olabilmesi için ayrıca bir takım sorumlulukları vardır. Ramazan-ı şerifte duygularımız oldukça yoğun bir hale gelmektedir. Ramazan sonrasında ise hayatın bu hızlı seli, akıntısı eğer önlem alınmazsa bizleri savrulmaya mahkum etmektedir. İşte bu noktada Ramazân-ı Şerîf’te edindiğimiz kulluk disiplinini, kazandığımız kalbî hassâsiyetleri muhâfaza ederek bir dahaki Ramazan’a aynı gönül feyziyle ulaşmamız ve böylece bütün bir ömrü, âdeta bir Ramazan ikliminde geçirebilmemiz için Rabbimizin ilahi uyarısına ve O’nun elçisi Sevgili Peygamberimizin rehberliğine oldukça ihtiyaç duymaktayız.

Yüce Rabbimiz Nahl Suresinin 92. Ayetinde bizleri şöyle ikaz etmektedir.”… İpliğini iyice büktükten sonra geri çözen kadın gibi olmayın…” Bu ayetin tefsiri mahiyetinde bazı alimler şu olaydan bahsetmektedirler: Rivâyete göre burada bahsedilen kadın Rayta binti Sa‘d idi. Aklî melekeleri yerinde olmayan bu kadın, gün boyu ip büker, sonra da onu bozardı. Dolayısıyla bütün gününü boşa harcamış olurdu. Onun bu hâli, bir ay boyunca kulluk görevlerini hassasiyetle yerine getiren ancak Ramazan sonrasında bıraktığı yerden devam eden insanlara uyarı niteliğindedir. Demek ki aklı başında her mü’min, özene bezene elde ettiği bu kulluk bilincini böyle bir akıbete kurban etmekten sakınmalıdır. Çünkü inşa etmek, imar etmek, ihya etmek zordur ama bunların yıkılması kolaydır. Son olarak Ramazanda edindiğimiz kulluk bilincimizi bütün bir ömür koruyabilmek için Hz. Peygamber (s.a.s)’in belirttiği şu ölçüye dikkat etmek gerekmektedir: “Amellerin Allah Teâlâ’ya en sevimli olanı, az da olsa devamlı yapılanıdır” buyuran Peygamberimiz kulluğun bir süreç olduğunu ve bu sürecin olmazsa olmazının “devamlılık” olduğunu belirtmektedir. Sözlerime Üstad Necip Fazıl’ın şu muazzam tespitiyle son vermek istiyorum: “Namaz, camiden çıkınca; hac, Mekke'den dönünce;, oruç Ramazan bitince başlar.” Rahmeti sonsuz merhameti sınırsız olan Yüce Rabbimiz! Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise ateşten kurtuluş olan bu aya bizleri ulaştırdığın gibi bu ayın rahmetine, affına, mağfiretine de bizleri eriştir.”