Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İzak Dalva, prostat kanserinin özellikle 50 yaş üstü erkeklerde daha sık görüldüğünü vurgulayarak, farkındalığın artırılmasının, erken teşhisin ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının hayati önem taşıdığını belirtti.

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olarak öne çıkan prostat kanseri, prostat bezindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla gelişiyor. Erken evrede belirti vermeyen bu kanser türü, ilerleyen dönemlerde idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma ve idrarda kan gibi şikayetlerle kendini gösterebiliyor.

Sağlık Bakanı Memişoğlu’ndan vatandaşlara randevu tüyosu
Sağlık Bakanı Memişoğlu’ndan vatandaşlara randevu tüyosu
İçeriği Görüntüle

Özellikle 50 yaş üstü erkeklerde sık görülen hastalık, erken evrede belirti vermeyebiliyor. İdrar yaparken zorlanma, sık idrara çıkma, idrarda kan ve bel veya sırt ağrısı gibi şikayetler hastalığın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle düzenli kontroller ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları, prostat kanseri riskini azaltmada ve erken teşhiste hayati önem taşıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Dalva, prostat kanseriyle ilgili farkındalığın artırılmasının, erken teşhisin ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının tedavi sürecinde hayati önem taşıdığını belirtti.

Hastalığın ilişkili olduğu risk faktörlerine değinen Dalva, 'Ailede prostat kanseri öyküsü olan erkeklerin risk oranı daha yüksektir. Baba veya kardeşi 60 yaşından önce prostat kanseri olmuşsa veya birkaç nesilde prostat kanseri saptanmışsa risk artar. Ayrıca BRCA1 ve BRCA2 gibi gen mutasyonları agresif prostat kanseri riskini yükseltebilir. Şeker hastalığı, obezite, D vitamini eksikliği, erkek tipi kellik ve düşük boşalma sıklığı da risk faktörleri arasındadır.' bilgilerini paylaştı.

Dalva, prostat kanserinin erken evrede belirti vermeyebileceğine değinerek, 'Hastalığın ilerleyen aşamalarında tümörün prostat dokusuna basısına bağlı olarak idrar yaparken zorlanma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ereksiyon zorluğu ve ağrı görülebilir. Ayrıca bel, kalça ve sırt ağrıları, halsizlik ve kansızlık şüphe uyandırmalıdır. Bu tür belirtiler varsa, vakit kaybetmeden doktora başvurmak çok önemlidir.' ifadelerini kullandı.

Erken teşhisin tedavi başarısını artırdığını vurgulayan Dalva, prostat kanserinin vücudun diğer bölgelerine yayılmadan tespit edilebilmesi durumunda tedavi şansının yüksek olduğunu kaydetti.

Dalva, bu vakaların yaklaşık yüzde 80'inin kontrol altına alınabildiğini vurgulayarak, 'İleri evrelerde ise tedavi şansı düşüyor. Bu nedenle düzenli kontroller ve risk faktörlerinin bilinmesi hayati önem taşıyor.' değerlendirmesinde bulundu.

- Doğru beslenme hastalıktan korunmada önemli

Prostat kanseri taramasında Prostat Spesifik Antijen (PSA) testinin kullanıldığını aktaran Dalva, 'Kandaki PSA düzeyine göre risk belirlenir, ancak PSA testi tek başına tanı koydurmaz. 2.5-4 ng/ml arasında PSA değerine sahip kişilerde prostat kanseri riski yaklaşık yüzde 15, 4-10 ng/ml arasında ise yüzde 30 civarındadır. 50 yaşından itibaren, risk grubundaki erkeklerde daha erken yaşlarda PSA testi önerilebilir. Ailede prostat kanseri mevcutsa, test 40 yaşından itibaren yapılmalıdır.' bilgisini paylaştı.

Dalva, tarama sürecinde rektal muayene ve PSA yüksekliği durumunda MR bulguları eşliğinde transrektal USG ve füzyon iğne biyopsisiyle kesin tanı konduğunu belirtti.

Prostat kanserinde teknolojik ve güncel tanı yöntemlerine değinen Dalva, 'Prostat kanseri tanısı için PSA testi, Prostat Health Index, PCa3 testi, Prostat MR incelemesi, transrektal USG ve füzyon iğne biyopsisi kullanılmaktadır. Operasyon olarak ise laparaskopik radikal prostatektomi gerçekleştirilmektedir.' ifadelerini kullandı.

Dalva, prostat kanserinden korunma yöntemlerine de değinerek, şu değerlendirmede bulundu:

'Prostat kanserinden korunmak için sağlıklı beslenmek, düzenli spor yapmak, kilo kontrolünü sağlamak, şeker hastalığını kontrol altında tutmak ve alkol ile yağlı gıdaları sınırlamak gerekir. Süt ve süt ürünleri sınırlı, etli gıdalar az olmalı; antioksidan açısından zengin nar, yeşil çay, brokoli, domates ve taze meyve-sebzeler bol tüketilmelidir.'

Kaynak: AA