Pazarcılar, artan maliyetlerden, düşen alım gücünden ve nakit paraya ulaşamamanın getirdiği darboğazdan mustarip. Veresiye vermek artık risk, kredi kartıyla satış yapmak ise neredeyse imkânsız. Tezgâhlardaki fiyat etiketleri vatandaşın cüzdanıyla uyuşmazken, üreticiden pazarcıya, pazarcıdan vatandaşa uzanan zincirde herkes kendine düşen payı zarar olarak alıyor.
30 yıldır Artvin’de pazarcılık yapan Dursun Noyan, fiyatların geldiği noktayı kiraz örneğiyle açıklıyor:
“Şu anda kirazın kilosu 400 ila 500 lira arasında. Normalde pazarda marketin yarı fiyatına satardık ama artık bu mümkün değil. Bu yıl yerli kiraz yok. Hava şartları kötü geçti, don vurdu. Amasya’dan hiç kiraz gelmedi. Mersin ve Adana'dan gelen az miktarda kiraz ise pahalıya mal oluyor. Önceden bir araçla 100 kasa kiraz gelirdi, şimdi sadece 10 kasa geliyor.” Noyan, hem nakit sıkıntısı hem de ödeme sistemlerinin yarattığı engeller yüzünden kredi kartı kabul edemediklerini söylüyor: “Karttan çekilen 100 lira bize 91,5 lira olarak geçiyor. Bu farkı biz nasıl karşılayalım? Nakit para bulamıyoruz. Bu dönemde pazarın en yoğun zamanı olması gerekirdi ama umduğumuzu bulamıyoruz.”
Uzun yıllardır pazarcılık yapan Recep Bilir ise fiyatları halkın alım gücüne göre belirlemeye çalıştıklarını söylüyor:
“Vatandaşın menfaatine satıyoruz; 3 kilo 100 lira ama satışlarımız çok düşük. El arabasıyla üzüm satarak başladık bu işe, şimdi ise bir domatesi 15 liraya almam gerekirken 30 liraya satmak zorunda kalıyoruz.” Bilir, esnafın ayakta kalabilmesi için hem maliyetlere hem de müşteri psikolojisine aynı anda yetişmek zorunda kaldığını ifade ediyor.
Benzer sorunları dile getiren pazarcılardan Muhammet Çimen de, hem esnafın hem de çiftçinin içinde bulunduğu çıkmazı şöyle özetliyor:
“Fiyatlar piyasaya göre ucuz ama insanlar almakta zorlanıyor. Kredi kartı kullanamıyoruz çünkü müşteri fiyat sorarken kartla uğraşırsak gidiyor. Market gibi sıra yok burada. Veresiye isteyen çok ama sonra ortadan kayboluyorlar. 15 lira kazanacağım diye 300 lirayı çöpe atamam.” Çimen, çiftçinin de zarar ettiğini belirterek, "20 liraya çikolata alınan yerde patates 12,5 liraysa çiftçi batmış demektir" diyor.
Patates satan bir diğer pazarcı ise özellikle son aylarda kredi kartı ve veresiye taleplerinin arttığını ancak sistemin buna uygun olmadığını dile getiriyor: “Veresiye verirsek 4 araba mal satarız ama sonra ne olacağı belli değil. Kredi kartını da kabul edemiyoruz. Pos cihazı kullanmak, komisyon ödemek, her şey ek yük. Bu yükü kaldıracak durumda değiliz.”
Pazar alışverişi yapan vatandaşlar da durumun zorluğunu her geçen gün daha fazla hissediyor. Mahmut Akyıldız, bütçesinin yetersizliğinden yakınıyor:
“Şu an karpuz aldık, kilosu 15 lira. Bütçemize göre pahalı. Kredi kartı kullanmıyorum, kullansam da nasıl ödeyeceğim belli değil. Alım gücümüz çok düştü.”
Ardanuç Pazarı’nda yaşanan bu tablo, sadece yerel bir ekonomik sıkıntının değil, ülke genelinde hem üreticiyi hem de tüketiciyi kuşatan yapısal sorunların küçük bir yansıması. Pazarcı, üretici, tüketici; herkes borçla, eksikle, dertle yaşamaya çalışıyor. Alışveriş torbaları hafifliyor, ama omuzlardaki yük her geçen gün daha da ağırlaşıyor.