EKONOMİ

Orta Koridor Türk Dünyasının Küresel Rolünü Ortaya Koyacak

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Orta Koridor'u geliştirme konusunda yapılacak çalışmaların, hem Türk devletleri arasındaki işbirliğini güçlendireceğini hem de Türk dünyasının küresel rolünü ortaya koyacağını bildirdi

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Azerbaycan'ın Şuşa şehrinde gerkçekleşitirilen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Gayriresmi Zirvesi'ne katıldı. Zirvenin düzenlendiği Şuşa Özel Temsilciliği İdari Binası'nda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından karşılanan Yılmaz, toplantıda konuşma yaptı.

  • TDT Devlet Başkanları Gayriresmi Zirvesi'nde "Karabağ Deklarasyonu" imzalandı
  • Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile Şuşa'da bir araya geldi
  • Dışişleri Bakanı Fidan: İmkanlarımızı müşterek refahımız için kullanmalıyız

Yılmaz, "Türkiye Yüzyılı" vizyonu çerçevesinde yürütülen dış politikanın esaslarından birinin, Türkiye'nin ötesinde Türk dünyasında da barış, refah ve güvenliğe katkı sunmak olduğunu söyledi.

Günümüzdeki küresel sınamalar karşısında en güçlü dayanağın, Türk dünyasının birlik ve beraberliği olduğunu vurgulayan Yılmaz, TDT'nin bu birlik ve beraberliğin en somut tezahürü olduğunu, büyük çabalarla gerçekleştirilen atılımlar sayesinde, aile meclisi olan TDT'nin işbirliği düzeyinin kendilerini gururlandırdığını ifade etti.

Yılmaz, dünyanın ekonomi ağırlık merkezlerinin değiştiği ve Türk coğrafyasının öneminin giderek arttığı bir dönemde, TDT'nin Türk devletleri arasındaki bağları daha da güçlendireceğine inandığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türk Yatırım Fonu'nun 18 Mayıs 2024 itibarıyla açılış toplantısının yapılmasının bu yöndeki ortak iradenin açık göstergesi olduğunu, bu fonun Türk dünyasının ekonomik ve ticari kalkınmasına önemli katkı sağlayacağına yürekten inandığını kaydetti.

Macaristan'ın da fona üye olmak için başvuruda bulunmasından memnuniyet duyduğunu anlatan Yılmaz, geçen yıl Ankara'da kurulmasına karar verilen Sivil Koruma Mekanizması başta olmak üzere, müzakereleri sürdürülen çalışmaların birer birer hayata geçirileceğini umduğunu ifade etti.

Yılmaz, bu çalışmaların süratli şekilde takip edilebilmesi için sekretaryanın güçlendirilmesinin öncelikli bir mesele olduğuna işaret ederek, bu doğrultuda atılan tüm adımları destekleyeceklerini bildirdi.

"Azerbaycan'a destek, adaletin de gereğidir"

Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkileri taçlandıran "Şuşa Beyannamesi"nin 15 Haziran 2021'de imzalandığını hatırlatan Yılmaz, 8 Kasım 2020'de Şuşa'nın işgalden kurtarılmasıyla Azerbaycan'ın 44 günlük Vatan Muharebesi'ndeki zaferinin de resmi olarak ilan edildiğini anımsattı.

Yılmaz, azad olan tüm bölgelerde olduğu gibi Şuşa'daki kalkınma ve gelişime gururla şahit olduklarını vurgulayarak, bu zaferi sadece işgalin sonu değil, Güney Kafkasya'da barış, istikrar ve refah yolunda tarihi bir fırsat penceresi olarak gördüklerini belirtti.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının bir an önce imzalanmasının, Güney Kafkasya'da kapsamlı bölgesel çözümün önündeki en büyük engeli ortadan kaldıracağına inandığını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:

"Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrarın tesisi, sadece bölge ülkeleri için değil, bölgesel ulaşım hatlarının nihayet açılacak olması nedeniyle, küresel güvenlik ve bağlantısallık bakımından da büyük önem taşımaktadır. Söz konusu hatların açılması, bölgesel iş birliğini artırarak Orta Asya, Karadeniz ve Hazar havzaları dahil tüm Türk dünyası için büyük avantajlar yaratacak, yeni fırsatları beraberinde getirecektir. Uluslararası kurumların on yıllar boyunca Azerbaycan'a yönelik adaletsizliğe kayıtsız kalmasına rağmen Azerbaycan halkı, İlham Aliyev'in kararlı liderliğinde kendi kahramanlığı sayesinde hakkını geri almıştır. Birinci Karabağ Savaşı sonrasında yerlerinden edilen 1 milyon Azerbaycanlı kardeşimiz için sesini çıkarmayan devletlerin, bugün haksız ve temelsiz suçlamalarla, kardeş Azerbaycan'ı hedef almaları hiçbir şekilde kabul edilemez. Türk dünyası olarak, bu temelsiz suçlamalara karşı Azerbaycan'a güçlü destek vermemiz, kardeşliğimizin olduğu kadar, adaletin de bir gereğidir."

Yılmaz, küresel düzlemde yaşanan gelişmelerin enerji arz güvenliğinin ve enerji alanında iş birliğinin önemini bir kez daha ortaya koyduğuna dikkati çekerek, kaynak açısından zengin ve önemli coğrafi konumda yer alan Türk devletlerinin rolünün bu düzlemde kritik önem taşıdığına işaret etti.

"Enerji mekanizmasının kurulmasından memnuniyet duymaktayız"

Doğu ile Batı'yı birbirine bağlayan büyük ölçekli enerji ve ulaşım altyapısı projelerini başarıyla hayata geçirdiklerini dile getiren Yılmaz, Azerbaycan ile bu alanda gerçekleştirilen projelerin örnek niteliğinde olduğunu kaydetti.

"Başta Türkmen doğal gazı olmak üzere, Hazar ötesi kaynakların Türkiye ve Avrupa'ya taşınması, hem bizlerin ulusal refahına hem de Avrupa'nın enerji güvenliğine katkı sağlayacaktır. TDT bünyesinde enerji mekanizmasının kurulmasından memnuniyet duymakta, ortak projeler geliştirilmesini desteklemekteyiz." diyen Yılmaz, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve piyasa regülasyonları gibi konularda üye ülkelerle deneyimleri paylaşmaya hazır olduklarını belirtti.

Yılmaz, Doğu-Batı ekseninde artan ticaretle bölgenin, önemli ulaşım koridorlarının kavşağına yerleştiğini bildirerek, "Orta Koridor'u geliştirme konusunda ülkelerimizce yapılacak çalışmalar hem işbirliğimizi güçlendirecek hem de Türk dünyasının küresel rolünü ortaya koyacaktır." diye konuştu.

İklim değişikliği ve çevre sorunlarının en zorlu küresel krizler arasında yer aldığına işaret eden Yılmaz, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çabalara sürdürülebilir kalkınma ve yeşil dönüşüm temelinde katkıda bulunduklarını, bu kapsamda 2053 yılı için net-sıfır emisyon hedefini ve Yeşil Kalkınma Vizyonu'nu ilan ettiklerini, ulusal katkı beyanında sera gazı emisyon azaltım hedefini iki katına çıkardıklarını ifade etti.

Yılmaz, 2026'da düzenlenecek BM İklim Değişikliği 31. Taraflar Konferansı'na ev sahipliği için aday olduklarını belirterek, Azerbaycan'ın BM İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı'na ev sahipliği yapacak olmasından memnuniyet duyduklarını, özellikle iklim finansmanı konusunda önemli kararların alınacağı bu konferans kapsamında ve hazırlık sürecinde, birçok başlık altında yakın işbirliği ve desteklerini sürdüreceklerini söyledi.

Azerbaycan'ın bu konferansa ev sahipliği yapmasının bölgesel işbirliği açısından da büyük önem taşıdığını ifade eden Yılmaz, Azerbaycan'ın konferansta TDT'nin bir girişimine yer verilmesi veya ortak bir yan etkinlik düzenlenmesi önerisini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

"KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'ı aramızda görmekten mutluyuz"

Cevdet Yılmaz, Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı, sürdürülebilir ve adadaki gerçekleri esas alan bir çözüme ulaşmasına yönelik çabaları sürdüreceklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"2022'deki Semerkant Zirvesi'nde KKTC'ye gözlemci statüsü verilmesi kararı, Kıbrıs Türklerine, Türk dünyasının dayanışma ruhunu göstermekle kalmamış, aynı zamanda KKTC'nin uluslararası sahada görünürlüğünü artırmasına da imkan sağlamıştır. Bugün Şuşa'da KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar'ı aramızda görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sayın İlham Aliyev'e de göstermiş olduğu hassasiyet için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sayın Tatar'ın bir sonraki Bişkek Zirvesi'ne de katılmasını arzu ediyoruz. Bu konuda sizlerin desteğinizi bekliyoruz."

Krizlerin tüm uluslararası düzen için sınama teşkil ettiğine dikkati çeken Yılmaz, TDT olarak burada üretilecek huzur ve istikrarın yakın çevreye de sirayet etmesini arzuladıklarını, Ukrayna'da savaşın ilk gününden beri barışın tesis edilmesine yönelik çağrı ve diplomatik çabalarını sürdürdüklerini, uluslararası toplumu da bu yönde uyarmaya devam ettiklerini anlattı.

"Birlikten kuvvet doğar"

Başta Gazze olmak üzere, bölgedeki çatışmaların kalıcı biçimde sonlandırılmasının en büyük öncelik olduğunu belirten Yılmaz, sorunun, İsrail'in on yıllardır devam eden Filistin topraklarını işgali olduğunu ve bu işgal sona ermeden Filistin halkının direnişinin bitmeyeceğini ve kalıcı ateşkesin bir an önce sağlanması, insani yardımların kesintisiz şekilde Gazze halkına ulaştırılması gerektiğini vurguladı.

Yılmaz, Filistin'de 1967 sınırları temelinde iki devletli çözümün hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirerek, Türkiye olarak bu konuda ellerinden gelen her türlü gayreti büyük bir açıklık ve samimiyetle gösterdiklerini ifade etti.

"Birlikten kuvvet doğar. Gazze'deki mezalime karşı el ele verdiğimizde eninde sonunda bu zulmün sona ermesini sağlayacağımıza yürekten inanıyorum" diyen Yılmaz, "Birliğimiz gücümüzdür" şiarıyla her türlü sınamaya karşı ortak çaba göstermeye devam edeceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konuşmasının sonunda "Ulaştırma, Bağlantısallık ve Müşterek İklim Eylemleriyle Sürdürülebilir Geleceğin İnşası" temasıyla düzenlenen TDT Gayriresmi Zirvesi'nin ve bugün imzalanacak olan Karabağ Deklarasyonu'nun hayırlara vesile olmasını diledi.

Zirvede, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TDT Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev ve TDT Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım da konuştu.

Konuşmaların ardından "TDT Sekretaryasının Personel ve Bütçesinin Artırılmasına İlişkin Karar" imza altına alındı.

Daha sonra heyet başkanlarının katılımıyla "Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmi Zirvesi Karabağ Deklarasyonu" İmza Töreni gerçekleştirildi ve Şuşa Kalesi'nin önünde aile fotoğrafı çektirildi.