Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 20 bin öğretmen atamasıyla ilgili mülakat sonuçlarının, Danıştay’ın kararı beklenerek açıklanacağını duyurmuştu. Ancak sonuçlar, Danıştay kararı gelmeden önceki gece saat 22.00’de e-Devlet üzerinden erişime açıldı ve kısa süre sonra tekrar kapatıldı. Sıralamaların paylaşılmaması ise eğitimcilerin tepkisini çekti.
Öğretmen adayları ve eğitim sendikaları, eğitimde şeffaflık ve adaletin sağlanması için birlikte hareket etme çağrısında bulundu. Eğitim Sen ve Eğitim-İş gibi sendikalar, mülakat sürecinin adaletsizliğini sona erdirmek, öğretmen adaylarının güvence altında bir meslek hayatına adım atmasını sağlamak için mücadelenin süreceğini ifade etti.
Bakanlığın ani sonuç açıklaması ve süreçte yaşanan belirsizlikler, eğitim camiasında hayal kırıklığı ve güvensizlik yarattı. Bu durum, eğitim politikalarının tutarsız bir şekilde yürütüldüğünü ve Bakanlığın eğitimde sürdürülebilir çözümler yerine geçici yöntemler uyguladığını ortaya koyuyor. Eğitimciler, öğretmen atamalarında şeffaflık, liyakat ve güvence sağlanana kadar sürece olan eleştirilerini sürdürmeye kararlı olduklarını vurguluyor.
Eğitim-İş Artvin Şube Başkanı Filiz Yılmaz, uzun süredir sonuç bekleyen öğretmen adaylarının mağduriyetine dikkat çekerek, Milli Eğitim Bakanlığı’nın süreç yönetimini sert bir dille eleştirdi. Yılmaz, “Bakanlığın sonuçları Danıştay kararını beklemeden, gece yarısı açıklaması, sürecin ne kadar keyfi yürütüldüğünü gösteriyor. MEB, eğitim politikalarında tutarsızlığı adeta bir ilkeye dönüştürmüş durumda” dedi. Yılmaz, mülakat sonuçlarının 63 gündür açıklanmamasının öğretmen adaylarını hem psikolojik hem de mesleki olarak belirsizlik içinde bıraktığını vurguladı.
Yılmaz ayrıca, sonuçların Danıştay kararı olmadan açıklanabilmiş olmasının Bakanlığın sürecin başından beri öğretmen adaylarını oyaladığı ve kamuoyuna yanıltıcı bilgiler verdiğinin kanıtı olduğunu ifade etti. “Adaylar sonuçları öğrenmek için günlerce bekletildi, açıklamalar geciktirildi. Oysa Danıştay kararı olmadan da sonuçlar açıklanabildi. Bu, bakanlığın süreç boyunca öğretmen adaylarına ve kamuoyuna karşı şeffaf olmayan bir tutum sergilediğini gösteriyor. Sözleşmeli öğretmenliği kalıcı bir iş modeli haline getirme hedefi açıkça görülmektedir. Bakanlık, eğitim sistemimizi, kadrolu değil, güvencesiz sözleşmeli öğretmenlerle doldurmak istiyor ve bu durum hem öğretmenlerimizin hem de öğrencilerimizin geleceğine ipotek koymak anlamına geliyor” diye konuştu.
MEB’in sonuçları açıklamasına rağmen sıralamaları paylaşmaması, sürecin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülüp yürütülmediği konusundaki endişeleri de artırdı. Yılmaz, bu duruma yönelik eleştirilerini şöyle dile getirdi şu ifadeleri kullandı;
“Açıklanan sonuçlarda sıralamaların yer almaması, adayların başarı durumlarını görmesine engel olarak sürecin şeffaf olmadığını gözler önüne seriyor. Sıralamalar kamuoyuyla paylaşılmalı, böylece süreçteki adil olup olmadığı hakkında şüpheler ortadan kalkmalıdır. MEB, bu noktada öğretmen adaylarına karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve sürecin her aşamasında şeffaf olmalıdır.”
Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş de sürece yönelik eleştirilerini dile getirerek, MEB’in mülakat sürecinde daha geniş çaplı sorunlar bulunduğunu belirterek “Sözleşmeli Öğretmenlik Tercih ve Atama Kılavuzu’nda kontenjanlara esas olan sıralamalar açıklanmadı. Adaylar ne zaman göreve başlayacaklarını, nasıl bir sistem içinde çalışacaklarını bile bilmiyor. Bu belirsizlikler, sürecin başından itibaren nasıl plansız yürütüldüğünü gözler önüne seriyor” dedi.
Ayrıca, güvenlik soruşturmalarının valilikler tarafından yapılmasının, siyasi tercihlere göre hareket edilmesine ve hak kayıplarına yol açabileceğini ifade eden Gümüş, “İktidar, mülakatları kadrolaşma aracı haline getirmiş ve liyakati göz ardı etmiştir. Bu nedenle, liyakatsizliği olağanlaştıran mülakat uygulamalarının tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Eğitim sistemine güvence getirmek için, en az 150 bin öğretmen kadrolu olarak atanmalı” şeklinde konuştu.
Eğitimciler, mülakat sürecinin yalnızca şeffaflık ilkesini değil, öğretmenlerin güvenceli bir mesleki yaşam beklentisini de derinden zedelediğini ifade etti. Eğitimciler, sözleşmeli sistemin öğretmenleri, gelecekte de güvencesiz ve geçici bir iş modeli içinde kalmaya zorlayacağını belirtiyor. Filiz Yılmaz, konu hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Sözleşmeli öğretmenlik, Bakanlığın eğitimde sürdürülebilir bir model olarak kalıcı hale getirmeye çalıştığı, ancak eğitim kalitesini düşüren bir uygulamadır. Eğitimdeki temel sorunları çözüme kavuşturmak için bu tarz geçici çözümler değil, kalıcı istihdam modelleri oluşturulmalıdır. Kadrolu öğretmenlik yerine sözleşmeli öğretmenlikle geçici çözümler aramak, eğitimin geleceğini tehlikeye atmaktadır.”
Yılmaz, öğretmenlik mesleğinin, sadece eğitimi değil, ülkenin geleceğini doğrudan etkileyen en önemli mesleklerden biri olduğuna vurgu yaparak, “Öğretmenlik mesleği, güvencesiz koşullara indirgenemez. Bu durum, öğretmenlerimizin hem mesleki gelişimlerini hem de öğrencilerle olan etkileşimlerini olumsuz etkilemektedir” dedi.